İNFAK; ADAMI ADAM YAPAN EN BÜYÜK DEĞERDİR
" Onlar ki bollukta da darlıkta da infak ederler; öfkelerini kontrol altında tutarlar ve insanların hatalarını bağışlarlar; zira Allah iyilik edenleri sever." ( Âl-i İmrân sûresi, âyet 134 )
Ayete yorum yapalım:
" Darlıkta vermeyenler varlıkta hiç veremezler. Elinize fazla servet geçince onu faizle çoğaltmayı değil, zekât ve infakta çoğaltmayı düşünün! " Artış" anlamına gelen riba servetin miktarını artırır fakat ruhunu öldürür.
Diri servet sahibini sırtında taşırken, ölü serveti sahibi sırtında taşır. Yine " artma" anlamına gelen zekât görünürde malın miktarını azaltırken, hakikatte bereketini artırır. " ( K. Meali, M. İslamoğlu, sayfa 130)
Zenginilik, servet, varlık, para, pul ne için vardır, neye yaramakta, sonuç ne olacaktır? Dünyanın bir kısım yerlerinde insanlık açlıkla boğuşur iken, bir ekmek uğruna hayatını feda eder iken, kimi insanlar, çoluk-çocuklar bir deri kemik kalmış iken, böylesi yerlere sarfedilmeyen dünya malı, madde neye yarar ki?
Eğer bir zengin, infak adamı değilse, bana göre onun ne çapı, ne ağırlığı, ne kimliği, nede namazı, orucu ve haccı değerli değildir!.. Çünkü, zengini, zengin yapan unsur, adamı adam yapan husus onun vermesi,harcaması, infak sahibi olmasıdır!..
" İşte onlar Rablerinin rızasınıı elde etme yolunda sebat gösterirler; hem salatı ikame ederler hem de kendilerine verdiğimiz nimetlerden gizlice ve açıktan sarf ederler; dahası, kötülüğü iyilikle ortadan kaldırırlar. İşte onlar, bu diyarın mutlu sona ulaşacak sakinleridirler." Ra'd sûresi, âyet 22 )
Hani, büyük Ömer'in (ra), Akif'in şiirleştirdiği gibi, "Koca karı "destanında yaşanan enterasan olay, benim zihin dünyamda terü taze, canlı şekilde yaşamaktadır.
Hele devlet adamı olmak kolay vakıa değildir. Devlet adamlarımız, her şeyden önce, Hz. Ömer (ra) tanımalı, onun örnek hayatından hisseler kapmalıdırlar. Hz. Ömer (ra) devlet başkanı ve halife idi.. Ama, sırtında taşımış olduğu un çuvalı, arkadaşının elindeki yağ ve yiyecekler, onun nasıl, ne denlü bir devlet adamı olduğunu bizlere sunmaktadır.
Sahi, sizler; solculuk, sol, komünizm rast gele, gelişi güzel mi geldi sanıyorsunuz? İnfak adamları, adam olamadıkları için, yani, zenginler, görevlerini ihmal ettikleri için bu tür illetler yayılmış, sokakta gezen baldırı çıplak insanları, sonrasında ise, ülkemizde bir kısım zengin çocuklarını komünist yapmıştır!..
İnfak; kolay mes'ele değildir. " Ver kurtul" hususu da değildir. Onun işlevi, " Rabbin rızası", " Salatın ne olduğu", " gizli ve açıktan ifa etmenin mahiyeti", " kötülüklerin iyiliklerle yok edilmesi" düşüncesi..
" De ki: " İster gönüllü infak edin ister gönülsüz; sizden asla kabul edilmeyecektir; çünkü siz, hepten sapık bir güruh haline geldiniz." (Tevbe sûresi, âyet 53)
Bu ayeti kerime de, infak-nifak karşıtlığı işleniyor ve gönülsüz, rızasız verildiği bir sonraki ayette dile getiriliyor. Dolayısıyla, Allah için vermek gerçekte almaktır. Bunu bilmedikten sonra verseniz ne olacak?
" Allah'a ve Rasulü'ne yürekten güvenin ve O'nun sizi emanetçi kıldığı şeylerden infak edin! Artık sizden iman ve infak eden kimseler için büyük bir ecir vardır." ' Hadîd sûresi, âyet 7 )
İnfakla, iman arasında sıkı bir birliktelik mevzu bahistir. Çünkü, iman edip de infak etmemek, Allah'a inanıp da O'na güvenmemek gibidir. Aziz Kur'an; üç şeyi " Allah yoluna nisbet eder." İnfak, cihad ve hicret.
Müslüman tasavvurunda infak üç temele dayanır: 1- Mülk Allah'ındır. 2- İman Allah'a güvendir. 3- Servet insana emanettir. Servet ata benzer; sırtına binerseniz siz ona sahip olursunuz, sırtınıza binerse o size sahip olur.
Vahyin infak konusundaki tavsiyesi üçtür: 1- Bollukta da darlıkta da infak et. 2- Sevdiğinden ver. Gizlice de açıktan da ver. İnfakın âdâbı üçtür: 1- Allah için verdiğini çok görmemek. 2- " Kusmuğunu yalayan köpek olma." Yani başa kakmamak. 3- Başa kakmadığı gibi, Allah için vermek, vermek değil almaktır.
Sonuç olarak;
Toplum ve millet hayatının huzurlu, mutlu ve kutlu şekilde hayatını idame ettirmesini istiyor isek, ki istiyoruz. Adam gibi adam olarak Allah'ın imandan ve namazdan sonra emrettiği infak emrini bihakkın yerine getirmeliyiz.
Çünkü, yüce Allah'ımız; hayata her daim müdahildir. Daha insan hayatını, varlığın mevcudiyetini yaratmadan önce onun yasalarını, ilkelerini , nasıl icra edilmesi gerektiğini yaratmış , yaşamı şansa veya kör zamanın eline bırakmamıştır.
O halde, Müslüman birey, adam gibi adam olarak, Allah'ın koymuş olduğu yasalara, ilkelere uymalı, namazla birlikte zikredilen infak emrini yerine getirerek, toplum içindeki hırsızlığı, edepsizliği, isyanı, anarşizmi, kör döğüşünü, çalıp-çırpmayı önlemelidir.
Onun içindir ki, " İsâr" ve " Diğergamlık" ifadelerini iyi anlamalı, bu ifadelerin hayatta hakimiyeti için, toplumu kuşatması için var gücümüzle çalışmalıyız!.. Rabbimiz!.. Müslümanlara, gönül tokluğu, kalp zenginliği versin, nekeslikten, pintilikten, korkaklıktan muhafaza eylesin!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın