Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

İÇKİNİN SAHTESİ...

İÇKİNİN SAHTESİ ÖLDÜRÜYORDA, GERÇEĞİ YAŞATIYOR MU?

     " Sana sarhoşluk veren şeyler ve şans oyunları hakkında soruyorlar. De ki: " Onların her ikisinde de insanlar için büyük bir kötülük ve bir takım menfaatler vardır. Her ikisinin yol açtıkları kötülük sağladıkları menfaatten çok daha büyüktür. Yine onlar " Neden infak edelim?" diye soruyorlar. De ki: " Bağışlanabilen her şeyden" . Böylece Allah size mesajlarını açıklıyor ki, tefekkür edebilesiniz." ( Bakara sûresi, âyet 219 ) 

     Ayeti kerimeye bir yorum yapalım: 

     " Cahiliye  Arapları içki ve kumar meclislerini aynı zamanda fakir fukaraya ikram ve " meysir" adı verilen ve âyette yasaklanan kumar çeşidini fakirlere yardım için bir yol olarak görürlerdi. 

     Veresiye bir deve alınıp, oklar çekilerek kumar oynanır, kaybedenler devenin bedelini öder; kazananlar ise etlerini orada bulunanlara bağışlarlardı. 

     Kur'an, bu masum yüzlü kumarı dahi yasaklamıştır. Çünkü zararları faydasından çoktur. Yardımın daha meşru yolları vardır." ( Kur'an Meali, sayfa 74) 

      Maalesef, nüfusunun %98'i Müslüman olan bir ülkenin, yüz binlerce cami, yüzbinleri bulan din adamları ile hizmet verilen bir ülkede, öbek öbek insanlar, hemde önü alınamayacak derecede içkiden yani haramdan ölmektedirler. 

     Yahu kardeşim!.. Aklı başında biri çıksın da desin ki: " İçkinin sahtesi, gerçeği olmaz" itirazında bulunsunlar.  Bir kısım alkolik kafalardan, sarhoş beyinlerden korkulmasın. Şu ana kadar korktuk da, çekindikte ne oldu? 

      Yüce İslam dini bu meret içki belasına bir yaptırım, bir ceza getirmiştir.  Çüünkü, içki içerek sarhoş olan bir kimse insani liyakatını, becerisini, normal halini kaybetmiş demektir. Yani, en büyük potansiyel tehlike sarhoş insandır. Onun içindir ki, 

     Sarhoşluk veren içecekler konusunda İslam'ı dinlemek, onun emirlerini gündeme alarak tedip, ceza usulü bu sisteme göre gündeme alınmalıdır. Yoksa, İtalyan ceeza kanunlarına göre harekete devam edersek, daha çok gerek sahte içkiden, gerekse gerçek içkiden çok insanımızı kabire yolcu edeceğiz. Şu alıntımı dikkatle takip edelim: 

     " Tüm Kur'anî cezalar üç vicdanı teskin etmeyi hedefler:  1- Mağdurun vicdanı. 2- Kamunun vicdanı. 3- Suçlunun vicdanı. Suçlunun vicdanının teskin etmek için önce suçluda bir vicdan inşa etmek gerekir. Şu örnek olay.

     İslâm'ın mensuplarında nasıl bir vicdan inşa ettiğinin destani bir göstergesidir.  Ebu Mihcen bir türlü İÇKİYİ bırakamayan biriydi. İçtiği her seferinde cezasına razıdır. Bir seferinde Hz. Ömer'den de içki cezası vermiştir. 

     Kadisiye savaşı sırasında yine aynı suçtan ( veya içkiyi öven şiir söylediği için) ceezalandırılmak üzere tutuklanır. Ordu kumandanı Sa'd b. Ebi Vakkas ( ö.55/675), taarrruz öncesinde cezayı infak etmek istemiyle taarruz sonrasına bırakır. 

     Savaş çok çetin geçer. Bir ara İslâm ordusu bozulur gibi olur. İşte bu hengamede Ebu Mihcen ordu komutanının eşi Selma'ya kendisini salması için rica eder ve sağ kalırsa kendi ayağıyla gelip cezasını çekeceğine söz verir. 

     Bozulmaya yüz tutan ordu akşam karanlığında atını mahmuzlayan Ebu Mihcen'in tekbirlerle son sürat gelip düşman saflarını yarması üzerine Şam'dan takviye kuvvet geldiğini düşünür.  Hatta aralarında meleklerin veya Hızır'ın yardıma geldiğini sananlar bile vardır.

     İslam ordusu bunun üzerine toplanır ve savaşı alır. Zaferin ardından Ebu Mihcen sözünü tutar ve kendi ayağıyla gelerek teslim olur. Ordu komutanı Sa'd b. Ebi Vakkas durumu ayrıntılarıyla öğrenince ceza tatbik etmeye eli varmaz ve yenilmek üzere olan ordunun zafer kazanmasına sebep olan Ebu Mihcen'i bırakır.

     Fakat Ebu Mihcen cezada ısrar eder. Muhtemelen Allah Resûlü'nün " İSLAMî cezalar keffarettir" müjdesini onu böyle yapmaya sevk eder. Israrlarına rağmen ordu komutanı cezalandırmayınca o da bir daha İÇKİ İÇMEYECEĞİNE söz verir. "( Kur'an Meali, sayfa 199 )

     Sonuç yerine;

      İçki denilen yani alkol kullanmanını sahtesi ve sahihi olamaz. İçki içkidir. Sahtesi de öldürür, sahihi de öldürür. İnsan iradesini dümura uğratır, insanın normal hayatını alt üst eder. 

      Gerçek içkiyi içerek sarhoş olan bir kimsenin iradesi yok demektir. Her türlü tehlike, zarar, vukuat ondan sadır olabilir. Dolayısıyla, toplum hayatımızda yasaklanan sahte içki olsun, gerçek içki olsun, millet hayatımızı karartmakta, fertlerin evlerine figan düşürmektedir. 

      İslam'ın alköle, her türlü sarhoş edici maddeye karşı tavrı böyledir. Yasak yasaktır. İster sahte içki olsun, isterse gerçek içki olsun, İslam; bunun tümüne birden hüküm koymuştur. "Haramdır" ölçüsü. 

      Kürsü adamlarımız, İslam'ın nehyettiği, yasakladığı içki, kumar, sigara, piyango bileti, faiz illeti ve benzeri haramların üzerine üzerine yürümeli, korkmadan, ürkmeden, çekinmeden var güçleriyle anlatmalı, milleti terbiye etmelidirler. 

     Aksi halde, ne sahte içkinin zararından, millete vermiş olduğu ölümlerden, nede sahih içkinin saçmış olduğu şerden, musibetten, beyinlere vermiş olduğu tahribattan kurtulmamız mümkün olmayacaktır. 

      Sarhoş edici her türlü madde, esrar, eroin, içki, sigara, bira ve benzeri maddeler kesinlikle İslamî hükümlere göre haramdır. Tedbir alınacaksa bu doğrultuda tedbir alınmalıdır. Yoksa, gelip geçici nazari itibare alınmayan yasalarla bu ölmeleri, ölümleri önlemek mümkün olmayacaktır. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın