Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

HIZIR MES'ELESİ!..

" Sonunda orada kendisine katımızdan bir lütufta bulunarak ( ilmimizden) bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan birini buldular." ( Kehf sûresi, âyet 65)

Bu ayeti kerimenin yorumu şöyledir:

" ' Abden min 'ibadina'nın tam karşılığı " kullarımızdan bir kul'dur. Bu İslâm rivayet geleneğinde " Hızır" ( yeşil adam) adıyla ünlenmiştir. O ve tüm diğer ölümsüzlük " Biz, senden önce yaşamış hiçbir insana ölümsüzlük bahşetmedik." (21:34) âyeti ışığında değerlendirilmelidir. Kuşeyri bunun varlık evreninde çok özel bir tür olduğu yolunda yorum yapan( Letâifu'l'işârât). ' Abd Kur'an'da cinler ( 51:56). melekler ( 43:19), dahası diğer tüm varlıklar için ( 7:94) kullanılır.

Maverdî bu " " kul'un melek olduğu yorumunu yapar. Râzî onun nebi değil veli olduğunu savunur. İbn'ul-Cevzî, İbn Kayyım ve Ali el-Karî Hızır'ın yaşadığına dair rivayetlerin tümünün uydurma olduğunu söylerler. Endülüslü alim İbn Hazm (ö.456). kitap ehlinin dini kaynakları konusunda, özellikle de Yahudilik ve Tevrat kadim İslam alimleri içinde konuya en çok vakıf olanlardan biridir.

Bu vukufiyeti zamanında Yahudiler arasında cari olan üç ayrı Tevrat nüshasının karşılaştırmalı tenkidini yapacak kadar derindir. Ünlü eseri el-Fisal'in bir cildinin neredeyse tamamını bu konuya ayırmıştır. İşte alanında böylesine uzman olan İbn Hazm bu konuda şu hükümde bulunur: " Mehdilik ve Hızır telakkisi de Yahudi kökenlidir. Hızır ve İlyas'ın bugüne kadar yaşadığı varsayımı Yahudi telakkilerine dayanır." ( el-Fiisal IV, 180).

Hızır'ın yaşayıp ölmüş biri olduğunu söyleyenler arasında arasında Buhari, Ebu Hayyan, İbn'ul-Cevzî, İbn Teymiyye, el-Münavî , Suyûtî gibi isimler sayılabilir. Kıssanın ana fikri şudur: mutlak gayba ancak Allah muttali olur. Bu hakikat, hassaten müphem bir bilge kul ağzından verilmiştir. Bu kıssa adeta Bakara 216'nın bir tefsiri gibidir. Eşya ve olayların .sadece görünen dış yüzüne bakmak insanı yanıltabilir.

Mesela bilge kulun ilerde aktarılan üç fiiline tek boyutlu yüzeysel bir bakış sahibi, eğer onun " gıybetini" ederse sonuç şöyle olur: O, ilk eyleminden dolayı " çocuk katili" olarak, ikinci eyleminden dolayı kadir-kıymet bir mütecaviz olarak ve üçüncü eyleminden dolayı dostu düşmandan ayıramaz bir hamakat sahibi olarak anılacaktır. Kıssa meselin tümü, muhatabı tek boyutlu bakış açısının zararlı sonuçlarından sakındırmayı amaçlar."^ ( Kur'an-Meal-Tefsir)

Aziz Kur'an ayetlerinden ve zikredilen bu bilgilerden anlamış oluyoruz ki, Hızır , günümüz dünyasında yaşamıyor, Hızır diye birinin yaşar olması, yaşıyor gündemi tamamen sufi çevrelerin müridlerini kandırmış oldukları aldatmaca bir marifettir. Zaten Sufilerin insanları aldatmak, oyalamak ve kandırıp mallarına el koymak için bir seçenkleri bulunmamaktadır.

Böylesine bir Hızır olayı, başta Rasulullah (sav)'i, ve tüm sahabilerini meşgul etmiş bir mevzu değildir. Tarikatlar, Hz. Muhammed (sav)'den üç asır sonrası peydah olduklarına göre, ele alacakları, sermaye edecekleri meseleler de bunlar olmuştur. Ahir zaman, kıyamet, kıyamet alametleri ve Hızır gibi garip mes'eleler!..

" Hızır, günümüzde de yaşıyor mu ve kıyamete kadar yaşayacak mı? Hemen belirtelim ki bu anlayış sahiplerinin çok büyük kısmı yine tasavvuf akımına mensup olanlardan oluşmaktadır. Bunlar arasında Cüneyd el- Bağdadi, Seri es-Sakati, Bişr el- Hafi, Muhyiddin ibn Arabi, Ebu Talip el_Mekki, İsmail Hakkı Bursevi , Hakim et-Tirmizi, İbrahim ibn Edhem, Maruf el-Kerhi, Amr ibn Dinar, el-Yafii gibi tasavvuf meşhurları bulunmaktadır. Yaşadığına delil olarak da Hızır'ın zaman zaman bu meşhurlardan kimileriyle görüştüğü ve belirli yerlerde onlara göründüğü yolundaki mitolojik iddialardır.

Nevevi, Hızır'ın hâlâ aramızda yaşadığı, tasavvufçular, salah ve marifet ehli arasında bu konuda ittifak bulunduğu ve kendisini gördükleri, onunla konuştukları, kendisinden bir takım bilgiler aldıkları, ona sorular sorup cevaplar aldıklarına dair hikâyelerinin çokça bulunduğunu kaydeder. Bulunduğu mübarek yerlerin de sayılamayacak kadar çok ve gizlenemeyecek kadar açık bulunduğunu belirtir.

Bu konuda İsrailiyyat olduğu kabul edilen bir çok da rivayet vardır. Nitekim İbn Hacer de Hızır'ın Aynu'l-Hayat'tan içip ölümsüzlüğe kavuşması rivayetlerinin Vehb ibn Münebbih ve onun gibi İsrailiyyat nakledenlerden çıktığını kaydetmektedir.

Zahir naslara dayanmayan İslam dışı birçok görüş ve davranışlarını tasavvufçuların bu nevi esrarengiz ve ilham -keşf gibi şeylere dayandırmaya çalışması da bu işin ne kadar tutarsız olduğunu göstermektedir. Hızır'ın şu anda yaşadığı ve kıyamete kadar yaşayacağı anlayışı birçok yönden reddedilmiştir. " ( www, erdemyolu. com. İ. Sarmış)

Netice olarak;

Maalesef, günümüz dünyasında Hızır mes'elesi tamamen uyduruk şıhların insanları kandırma , oyalama, ceplerini bu yolla şişirme mes'elesidir.. Düşünmeliyiz ki, bu şıhlar grup halinde, ilimleri yok, iktidarları yok, sadece insanları söğüşleyerek " Hızı geldi", " Kıyamet kopacak", " Seyda aramızda" dalaveresi ile söğüşleme, milyon üstüne milyon koyma, trilyonları katlayıp sonra da birbirlerine düşme hadisesidir!..

Asrımız, çağımız Kur'an'a uyma, emirlerini tatbik etme zamanıdır.. Efsane, mitolojik düşünceler, yalan ve hile ile insanları kandırma asrı değildir.. Bir kere Hızır, yaşamış olsaydı, en başta Rasulullah (sav)'le görüşür ve buluşurdu. Böyle biri iddia olmadığına göre, meşayıhların desteksiz müridlerii kandırma düşüncelerine prim vermek, inanmak abesle iştiğaldir..

Dolayısıyla, asrımız Müslümanlarının tabi olacakları, inanarak yaşayacakları bir kaynak bulunmaktadır. O kaynakta aziz Kur'an'dan başkası değildir.. Dikkat etmeliyiz ki, Kur'an'ın önde olmasından kimler rahatsız oluyor., kimler panikliyor bunları bilmek, buna göre aziz Kur'an'a sarılmaktan başka çare bulunmamaktadır.

Son sözler olarak, Rabbimizden niyaz ediyoruz ki, bizleri Kur'an yolundan ayırmasın, onun, bunun, şunun hayallerinden uzak eylesin!.. Selam ve dua ile...

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın