Hilal-i Ahmer’den Kızılay’a
11 Haziran 1868 tarihinde "Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti" adıyla kurulan Kızılay;
1877'de "Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti",
1923'de "Türkiye Hilal-i ahmer Cemiyeti",
1935'te "Türkiye Kızılay Cemiyeti" ve
1947'de "Türkiye Kızılay Derneği" adını almıştır.
Kızılay, 1876 Osmanlı- Rus Savaşı'ndan 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'na kadar geçen süre içinde, Türkiye'nin taraf olduğu tüm savaşlarda, cephe gerisinde kurduğu seyyar ve sabit hastaneler,hasta taşıma servisleri,donattığı hastane gemileri, yetiştirdiği hemşireler ve gönüllü hasta bakıcılar aracılığıyla savaş alanında yaralanan ya da hastalanan on binlerce Mehmetçik'in dost ve düşman askerinin bakım ve tedavisine yardımcı olmuş, Türk olsun düşman olsun savaş esirlerine gereken insancıl yardımları yapmış; savaştan etkilenen sivil halkın bakımı ve korunması için çaba göstermiş; 1. Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul'da görülen büyük kolera salgınından bu yana yurdumuzda ortaya çıkan doğal afetlerde felaketzedelerin bakımını, barınağı ve beslenmelerini sağlamış, uluslararası yardım faaliyetlerine katılmış; hemşirelik eğitimi, ilkyardım ve kanla ilgili hizmetler alanında öncülük yapmış, korunmaya gereksinen pek çok vatandaşımıza gereken sosyal yardım ve hizmetleri sunmuştur.
Kızılay'ın amacı, her nerede görülür ise, hiçbir ayrım yapmaksızın insanın acısını önlemeye veya hafifletmeye çalışmak, insanın hayatını ve sağlığını korumak, onun kişiliğine saygı gösterilmesini sağlamak ve insanlar arasındaki karşılıklı anlayışı, dostluğu saygıyı, işbirliğini ve sürekli barışı getirmeye uğraşmaktır. Kızılay ihtiyaç anında dayanışmanın, ıstırap anında eşitliğin, savaşın en kızgın anında insancıllığın, tarafsızlığın ve barışın simgesidir.
Kızılay, tüzel kişiliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tâbi, kâr amacı gütmeyen, yardım ve hizmetleri karşılıksız olan ve kamu yararına çalışan bir gönüllü sosyal hizmet kuruluşudur. (https://www.kizilay.org.tr/kurumsal/tarihcemiz)
Tarihçesinden de anlaşıldığı gibi Kızılay günümüzden 155 yıl önce (19.yüzyılda) kurulmuş bir yardım kuruluşudur. Görevi afetlerde ve diğer ihtiyaç olan zamanlarda mağdur insanlara karşılıksız olarak yardım etmektir. Mağdurlara beslenme,barınma (çadır, koyteyner), sağlık hizmeti, kan ihtiyaçlarını temin etme (ülkemizin kan ihtiyacının %90’nını Kızılay karşılamaktadır) vb. hizmetler sunar. Bunların yanında, afet yönetimi, uluslar arası yardımlar, sosyal hizmetler, sağlık hizmetleri, ilk yardım hizmetleri, göç ve mülteci hizmetleri de Kızılay’ın faaliyetleri arasında yer alır.
Bu kadar yardım yapan ve devletten ödenek almayan bir kuruluşun gelire de ihtiyacı olacağı kuşkusuzdur. Kızılay’ın en büyük gelir kaynağı bağışlardır. Öğrencilik yıllarımızda okullarda dağıtılan “Kızılay Bağış Zarfları”nı hepimiz hatırlarız. Okullara dağıtılan bağış zarflarıyla küçük küçük bağışlar toplanmaya çalışılırdı.
Son yıllarda Kızılay da daha profesyonel bir işletmecilik anlayışının hakim olduğu görülmektedir. Ülke nüfusu 85 milyonlara dayanmış, ihtiyaçlar ve faaliyetler artmış, yapılacak yardımların kaliteleri,nitelikleri oldukça değişmiştir.Bunun için de gelirin artırılması kaçınılmazdır. Bu kadar devasa hizmetlerin okullardan toplanan cüzi bağışlarla karşılanamayacağı ortadadır.
Kızılay hizmetlerinin aksamadan yürütülebilmesi için gelir elde etmek maksadıyla derneğe bağlı olarak şirket statüsünde ilk önce “Kızılay Maden suyu işletmeleri” daha sonra da hem derneğe gelir, hem de afetlerde ihtiyaç duyulan çadırların üretimi için “Kızılay çadır-Tekstil” işletmeleri kurulmuştur.
Kızılay çadır işletmesi Kızılay’ın ve yurt içi/yut dışı diğer kuruluşların kendisine sipariş ettiği çadırları üretip ücret karşılığında satmaktadır. Kızılay bir yere çadır yardımı yapacağı zaman bu şirketten çadır satın almakta ve çadırları karşılıksız olarak ihtiyaç sahiplerine vermektedir
Yüzyılı deprem afetinde Kızılay ve diğer yardım kuruluşlarının yanında Ahbap Derneği de sahada olmuş,mağdurların ihtiyacını karşılamak üzere, kuruluş amacı doğrultusunda topladığı bağışlarla “Kızılay Çadır” dan çadır satın alarak ihtiyaç sahiplerinin hizmetine sunmuştur. Kızılay çadır da elde ettiği gelirle çadır imalatı için gerekli ham mamul satın alarak afetlerde kullanılmak üzere daha çok çadır üretmeye devam edecektir. Burada “Kızılay çadır sattı” şeklinde kopartılmaya çalışılan suni fırtına art niyetten değilse büyük bir cehalet eseri olduğu ortadadır.
Afetlerde insanlarımıza yardım etmek maksadıyla kurulmuş bir gönüllü dernek olan Kızılay’ı, bu tür yalan- yanlış bilgilerle yıpratmak yerine varsa yanlışlıklarını yapıcı bir şekilde dillendirerek Kızılay’ımızın daha da güçlenmesini,büyümesini refiklerinin (yeni Kızılayların) kurulmasını sağlamalıyız. Halen ülkemizin kan ihtiyacının %90’nını karşılayan Kızılay’ı (https://www.kanver.org/EKutuphane/sss) “ Kızılay’a Kan Verme” sloganları ile yıprattığımızda, ve yeterli kan toplayamaz hale getirdiğimizde kan ihtiyacı karşılanamayan onbinlerce hastanın vebali kimin olur? Hatta bu yıpratma faaliyetlerine bilerek ya da bilmeyerek alet olanlar, olası kan ihtiyaçları oluştuğunda nereden kan bulacaklarını hiç düşündüler mi acaba? Fabrikalarda kan üretilmediğini, halen kan ihtiyacının tek kaynağının sağlıklı insanların bağışları olduğunu unutmayalım.
Sağduyulu olmalıyız, taltiflerimiz de eleştirilerimiz de yerinde ve ölçülü olmalı. Yıkıcı değil yapıcı olmalıyız. Yıkmak kolay yapmak zordur. İyilikte yarışmak esastır. Varsa Kızılay’ın yanlışlarını sloganik cümlelerle değil, içi dolu/mesnetli/belgeli bir şekilde dile getirmeli, olası hataların düzeltilmesine düzeltilmesine katkı sunmalıyız. Kızılay’a bu kadar yıkıcı, yıpratıcı eleştirilerde bulunanların, beğenmedikleri Kızılay’ın yenisini/benzerini/daha iyisini kurmayı denemeleri güzel bir eylem olmaz mı?
Facebook Yorum
Yorum Yazın