Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

HIDIRELLEZ, BAHAR BAYRAMI VE NEVRÛZ GELENEĞİ NEDİR?..

 " Ve onlara: " Allah'ın indirdiğine ve Peygamber'e gelin!" denildiğinde, " Atalarımızı üzerinde bulduğumuz inanç bize yeter!" diyorlar. Ya ataları hiçbir şey bilmeyen ve doğru yolda olmayan kimseler idiyse de mi?" ( Mâide sûresi, âyet 104 )

     Hakikat sabık olanın değil sadık olanındır. Atalar yoluna karşı tavır, körü körüne taklide karşı tavırdır. Zira taklitle değer üretilemez. Önceki milletlerin bir kısım yanlışları sonrakilerin mazereti olamaz. 

     Yavaş yavaş bahar günlerine, uyduruk bayramların, ataların ihdas etmiş oldukları günlerin kutlanacağı günlere, zaman dilimlerine girmek üzereyiz.

     Kimi insanlar; böylesi günleri bahane ederek, türbelere koşmakta, yatırlara mum yakmakta, oralarda eğlenip, zevkü sefa, gam gidermektedirler. 

     Kimi; eğri, yanlış, sapık fikir ve düşünceli gruplar da böylesi günleri fırsat bilerek, meydanlarda toplanıp, ülke ve millet düşmanlarının meydanlarda bangır bangır yumruklarını sıkmaktadırlar.  Onun içindir ki;

     " Eski Türkler'in kendilerine özgü bir namus anlayışları vardı. Bununla ilgili olarak H. 309/M.921- H.310/M. 922 yıllarında Türkler arasında bulunan ünlü seyyah İbn Fazlan, gördüklerini ve duyduklarını hayretle anlatmaktan kendini alamaz. 

     İslâm'a geçişle birlikte bu anlayış elbetteki değişir, ancak yeni oluşan ve hâlâ etkin olan kadın-erkek ilişkisinin İslâm'a tam uygun olmadığını, bunun yanı sıra uygunluğu bozan özelliklerin eski inançlardan geldiğini tespit edebilmekteyiz. 

     Bir başka örnekte yağmur yağdırmakla ilgili inanç ve uygulamadır. " İslâm"da meşru olan yağmur duası namazında, kırk veya daha fazla çakıl taşı toplayıp, üzerine ayeti kerimeler okuyup, suya atmak, at kafasına dua yazıp suya atmak gibi şeyler yoktur... 

     Bu hurafeler en eski cahiliyet devrinde " yada" taşı ile yağmur yağdırmak için yapılan sihrî ayinden kalma afsun ve tılsımlardır. Halk arasında Hıdırellez, Bahar Bayramı gibi isimlerle ifade edilip İslâm'ın özelliklerinden zannedilen inanç ve uygulamalar da İslâm öncesinin kalıntılarındandır. 

     Bu uygulamaların geçmişteki aslını Nevrûz geleneği oluşturur. Bunun İslâm'la en ufak bir ilgisi olmadığı gibi aksine, İslâmî ölçülere de tamamen muhalif inançlardır." ( Vahiyden Kültüre, C. Vatandaş, sayfa 39 )

     İslâm; 30 yıllık intişar döneminde, hep bu tür hurafelerle, batıl inançlarla, eski geleneklerle mücadele etmiş, nihayetinde de tüm bunların yok olmasını başarmıştır.

      Ama, sonraki dönemlerde, fetihler, galibiyetler neticesinde, İslâm'ın bünyesine giren, yeni yeni Müslüman olmuş milletler, ne yazık ki, eski kültürlerini, hurafelerini, adetlerini hemen terkedememiş, bunları İslam'ın içerisine sokarak veya kendileri o günleri kutlayarak günümüz dünyasına kadar süre gelmişlerdir. 

      Maniheizm, Zerdüştlük, Budizm, Şamanizm ve İran'lıların bir kısım kendi adetleri İslâm'ın; nezih, temiz bünyesine nüfuz ederek, belirtilen sapkın, sapık, Kur'an dışı vakıalar devam etmesini ve yaşamasını bilmişlerdir. 

     Onun içindir ki, tüm bu milletlerin " atalar kültü", değişik isim ve tatbikatlar vesilesiyle, İslâm ülkelerinin her yerinde kutlanır olmuştur. Örneğin, Fatımilerin, mevlid törenleri, kendi dönemlerinde kutlandığı gibi, Irak'ta ve ülkemiz camilerinde halen coşku ile, hüzünle, okunmaktadır.

     Söz konusu Fatımilerin mevlid kültürleri, Osmanlı da değişik bir veche kazanarak, 1408 yılından bu yana, ölü için, diri için, sünnet, düğün, nişan törenlerini süsler olmuştur.  Onun içindir ki, mevlid merasimlerine, hiç bir ilim adamı, alim, ulema karşı çıkamamaktadır. 

     Sonuç olarak;

     Müslümanların, millet evladlarının " atalar kültü" geleneğinden kurtulması için  Kur'an'a yönelmeleri, onu çok çok okumaları, anlamaları  ve emirlerini yaşamaları lazımdır. 

       Millet evlatları, Kur'anî emirlere sarıldıkları zaman, ne Nevruz kültürü yayılma istidadı bulacak, ne Zerdüştlük adı altında örgüt militanlığı yapılabilecektir. 

      Bilhassa, elimizde Kur'an gibi; ebediyyet kitabı var iken, onun emirlerinin  kıyamete değin yaşanması zorunlu iken, vahyedildiğinden  bu yana, Kur'an üzerinde en küçük bir tahrifat, tağyir olmamış iken, Müslüman bireyler olarak, nasıl olur da, yukarıda zikredilen eski pagan kültürleri bu gün hayatta yaşata biliriz?..

     Resulullah (sav)'in, en büyük işi, ameli, tembihi ve sünneti, eskiye ait putçu kültürleri yok etmek, Müslümanları; onlardan uzaklaştırmak olmuştur.

     Hani, Medine'ye hicret ettiği zaman, Yahudilerin iki uygulamalarına karşılık, Ramazan ve Kurban bayramını emretmesi, konumuzun en güzel, canlı, yaşanması gereken emridir. 

     Rabbim!.. Milletimiz ve tüm Müslümanlara, Kur'anî bilinç nasip eylesin!.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın