Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

HER ŞEY GÜZEL OLACAK!

 " Ne ki sen, sadece ilâhi uyarıya tabi olan ve idraki aşan bir hakikat olmasına rağmen O rahmet kaynağına derin bir ürpertiyle saygı  duyan kimseyi uyarabilirsin; o halde bu gibileri sınırsız bir mağfiret ve tarifsiz güzellikte bir ödülle müjdele." ( Yâsîn sûresi, âyet 11 ) 

     Zikredilen bu ayeti kerimeden hız ve ilham alarak, bu günkü konumu sürdürmek istiyorum: Batıl zihniyet dün vardı bu günde vardır yarında olacaktır. 

     20 ve 21 nci asır; ne acı ki, ittihat ve terakki zihniyet mensuplarının ortamı bulandırması, anarşizme yol vermeleri, destek olmaları, bu sebeple de nice nice masumların, bigünah insanların kanlarının heder olmaları ile devam edeceğe benzemektedir.

      İttihat ve terakkici zihniyetinin  bir ırkı, mezhebi düşüncesi, dini ve imanı bulunmamaktadır. Daha doğrusu, böylesi bir zihniyet mensupları, masonluğu çağrıştırmakta, beynelmilelciliği öne çıkarmaktadırlar. 

     Örneğin, 15 Temmuz kalkışmasının aktörü olan hoca kılıklı, Mehdi ve Mesih ünvanlı rezili,  yüzlerce insanımızı şehit ettirdiği gibi, binlerce insanımızı da sakat, yaralı, bedenen kötürüm duruma düşürdüğü gibi, diğer anlamıyla da, ülkede huzur, insanlar arasında ahenk, kardeşlik, dayanışma, birlik ve beraberlik ruhunu felç etmiş durumdadır.

     Böylesi bir rezilin; el atmadığı, burnunu sokmadığı, karıştırmadığı bir alan kalmamıştır. Okullarımız huzursuz, emniyet tedirgin, silahlı kuvvetler sürekli fire vermekte, emniyet, üzerlerinde ki Kabus ve kaosu atamamış vaziyettedir. 

     Tarihi okuyunca karşıma 31 Mart vak'ası çıkmaktadır. II. Abdülhamid'e karşı ayaklanma, " şeriat isterük" avazeleri ile yollara, sokaklara, meydanlara dökülmeler vardır. 

     Oysa, meydanlara dökülen sapkınların ne şeriatten, nede din ve imandan haberleri bile yoktu. Çünkü; " şeriat isterük" gibi bir düzmece, bir yalan içeren ihtilal, II. Abdülhamid'e karşı olamazdı!

        Aynı kepazelik, hız kesmeden devam etmektedir. Günümüz dünyasında bile, aynı hile, aynı kurnazlık, aynı milleti kandırma alavere, dalavereleri devam ederek, hem de hız kesmeden devam etmektedir. 

      " Her şey güzel olacak", zihniyet mensupları, biraz Allah, din, iman sözleri ile, biraz içki, viski masalarında boy göstermekle, biraz camiye gidip Yasin okumayla, sonra da Kilise'ye giderek, Papazın sakalına sarılmakla devam ederek gitmektedir. 

    " Her şey güzel olacak" sözünün mucidi, zatta, ABD'de, etrafına toplanan insanları kandırdığı gibi, güya ABD' idarecilerini de kandırdığını zannetmektedir. Oysa, ABD. yöneticileri, söz konusu din istismarcısı zatı bir müddet kullanacak, İslam'ın içini boşalttıktan sonra, onu bir paçavra gibi teslim edeceklerdir. 

     Hal böyle iken, " Her şey güzel olacak" köksüz düşüncesinin altında ve arkasında sair Batı ülkelerinin ifritleri de bulunmaktadır. Bu düşünceye payanda olmalarının sebebi ise, milletimizi içten içe birbirine düşürmek, TSK'yi yıpratmak, anarşizmle yapılan mücadeleyi sekteye uğratmaktır. 

     Oysa, bu aziz millet 1940 ila, 1950 arasını unutmuş değildir!.. " Allah" demenin bile, insanımızın ölüsüne bir mevlid bile okutmasının yasaklandığı, araştırıldığı, yer yer bu hususta birileri tesbit edilmişse, resmi mercilere götürülerek dipçiklendiği izaha lüzum görülmeyecek kadar açıktır. 

      " Her şey güzel olacak"  sloganı, kabul edelim ki, gerçekleşti, iş başı yapmış oldu ve mazbata alınarak hizmete başlandı. Akabinde, benim indi tahminime, görüşüme göre,, daha önceki yıllarda olduğu gibi, çöp yığınları başlayacak, halk otobüslere binerken tokatlanacak, camii meydanlarında bir iftar proğramı bile yapılamayacaktır. 

      Tüm bu izahları bendeniz niçin yapmaktayım?.. Çünkü, gelecekten korkuyorum da onun için!.. İttihatçı zihniyet mensuplarının hal ve hareketlerini, fiillerini, eylemlerini, ne yaptıklarını, ne yapacaklarını bilmekte olduğum içindir!.. 

      Dünkü zamanlarda, askeri sokaklara dökerek, ihtilal denemeleri bitmiş, asker; kendi yuvasına dönmüş işini yapmaktadır. Yani. ne 1960 ihtilali, ne 13 Kasım'da Milliyetçi subayları yurt dışına sürgüne gönderme rezaleti, ne 12 Mart muhtırası saçmalığı, ne 12 Eylül'de olan, biten Kenan Evren rezil ve rüsvaylığı, ne 28 Şubat ve nede 15 Temmuz Fetö sapkınlığı bu millet evlatlarını kahrı perişan edemeyecektir. 

     Sonuç olarak;

      Tahmin ediyorum ki, " Her şey güzel olacak" yalanını öne süren, icad eden Fetö, bunu kesinlikle söylüyorum ki, şu ana kadar gizliden gizliye Hristiyan olduğunu, Evangelizme inandığını bundan sonra aleniyete dökerek, ülkemize karşı ne gibi yıpratıcı, tahrip edici hamlelerini açıktan açığa yapmaya kalkışacaktır.

     Kodeslerde, hayatını mahveden müridan niçin, doğruları konuşmamaktadır?.. Fetö'nun veli, mehdi ve mesih oluşuna aldanarak, hayatlarının baharında hem evlerinden, yuvalarından, eşlerinden, çoluk ve çocuklarından olmuşlardır. 

     Halbu ki, kodeslerde bulunan müridan, doğruları konuşmuş olsaydı, hakikat uğruna dobra dobra mes'eleleri gündeme taşımış bulunsalardı, hem kendileri kurtulacak, hem de, İslam inancında, Mehdiliğin, Mesihliğin, Müritliğin, Ağabeyliğin, üstadlığın yalan olduğu anlaşılmış olacaktı. 

     Ama, ne hazindir ki, beyinleri yıkanmış, efsunlanmış, ABD'den, ötelerden rüya bekleyen, hayali kurtuluş bekleyen garibanlar bir türlü akıllarını kullanıp, " kahrolsun Fetö" diyememektedirler. Demiş olsalardı, kendileri kurtulduğu gibi, aileleri ve sevenleri de rahatlamış olacaktı. 

     " Her şey güzel olacak" anlamsız zihniyetinin bu millete vereceği bir hizmet, bir  fayda bulunmamaktadır.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın