HEDONİZM; İSLAMSIZ HAYAT SİSTEMLERİNİN EN BELİRGİN ÖZELLİĞİDİR!..
1- Çoğaltma tutkusu sizi oyalayıp durdu." ( Tekasür sûresi, âyet 1)
2_- Ta ki siz mezarlıklara varıncaya dek. ( Tekasür sûresi, âyet 2)
3- Ama hayır! Vakti gelince ,gerçeği ( burada) öğreneceksiniz, ( Tekasür sûresi, âyet 3)
4- Daha da olmadı , o zaman vakti gelince gerçeği ( orada) öğreneceksiniz. ( Tekasür sûresi, âyet 4)
5- Yoo, eğer bu ( tutkunun neye mal olduğunu) tam kavramış olsaydınız. ( Tekasür sûresi, âyet 5)
6_ elbet ( dünyayı) cehenneme ( çevirdiğinizi) de görürdünüz.( Tekasür sûresi, âyet 6)
7- Tutun ki burada göremediniz), ama daha sonra (ahirette) onu zaten gözlerinizle göreceksiniz. ( Tekasür sûresi, âyet 7)
8- Nihayet o gün, ebedi nimetlerden vaz geçip ( geçici) nimetlere yönelmenizden) dolayı hesaba çekileceksiniz.. ( Tekasür sûresi, âyet 8)
Ayeti kerimelerin yorumları şöyledir:
" Değirmen taşı boşa dönmesin diye ağzından çıkanı geri içine koyarak taşı oyalamaktır. " Faydalı veya faydasız bir işle meşgul olmak" anlamındaki şuğl'den farklı olarak, sadece faydasız işler için kullanılır.
Zımnen: Çok malla elde ettiğiniz itibarın size her kapıyı açacağını düşündünüz. Kınanan " çok mal" değil, mal azda olsa onu " çoğaltma tutkusu"dur. Tam da bu noktada, Bağdatlı Cüneyd'in fakr tarifi hatırlanmalıdır. " Fakr hiçbir şeye sahip olmaman değil, dünyalara sahip olsan da hiçbir şeyin sana sahip olmasına izin vermemendir."
Eğer çoğaltma tutkusuna kapılarak körleşmeseydiniz, işin hakikatini şimdi de öğrenebilirdiniz...." ( Kur'an Meali)
Şu alıntı yazımı dikkatlere sunmak istiyorum:
" Bilindiği üzere servet-iktidar ilişkisi her zaman at başı gitmiştir. Dolayısıyla çoklukla övünme tutkusu ile iktidar hırsı birbirini kamçılamaktadır.
Servet, iktidarı, iktidarda serveti peşinden sürüklemektedir. İktidar ve para Müslüman olmayan bir topluluğun eline geçtiği zaman, sefahet ve eğlenceye dayalı, insanın alçalabileceği kadar aşağı bir hayat modeli oluşturacağı kesindir.
Dünyadan en azami derecede zevk almak ( hedonizm) , İslamsız hayat nizamlarının en belirgin özelliğidir. Allah'a iman etmemiş bir toplum açısından, hayatta, zevkten daha büyük bir hedef olamaz.
Sürekli kazanmak, sürekli servet biriktirmek , sürekli eğlence , sürekli zevklerin alabildiğine tatmini ve dünyevileşmede sürekli ilerleme... Modernist dünya görüşünün özeti budur. Sonu cehenneme varan, uzun ince bir yol...
Muhammed Esed 1926 yılında Berlin metrosunda yolculuk yaparken, batılı insan üzerinde yaptığı bir gözlemi anlatır . Bu gözlem onun Müslüman olmasında önemli bir aşama olmuştur aynı zamanda.
Hepsi de iyi giyimli , iyi beslenmiş, oldukça zengin, müreffeh , başarılı bir iş hayatı içinde olmalarına rağmen , batılı insanın yüzündeki mutsuzluğu fark ettim diyor Esed. Hepsin de derin, gizli bir acı fark edilmektedir, öylesine gizli ki yüzlerin sahipleri bile bunun farkında değiller.
Muhammed Esed, eve geldiğinde, masasındaki Kur'an'ı eline almış ve gözleri Tekâsür suresine takılmıştır. Surenin anlattığı , az önce metroda fark ettiği batılı insanın ruh haritasıdır! Ve Tekasür suresi Esed'e şu sözleri söylemektedir:
" Bütün çağlarda insanlar tamahı, açgözlülüğü tanımışlardır ama tamah ve açgözlülük başka hiç bir çağda bugün olduğu kadar, eşyaya yönelmiş ölçüsüz, taşkın, başka her türlü duyguyu gölgede bırakırcasına ciğer sökücü bir hırs halinde kendini açığa vurmamıştı. Daha çok şeye sahip olmak daha çok şey yapmak, daha çok şey başarmak.." ( İktibas, Ağustos 2009, say 11)
Netice olarak;
Dünya malı biriktirmek, bu hırsla çalışmak, yaşamak ve sair insanlardan üstün gelebilmek için tamah, hırs bir nevi çılgınlıktır.
Merhum Muhammed Esed'in tesbit ve teşhisi ne kadarda yerinde ve zamanında isbat edilmiş bir düşüncedir.
Hakikaten, Batılı insan bir bakıma mutlu değildir. Mutsuzluğu yaşayan insanlardır. Çünkü kalp ve gönüllerinde düşkün ile düşkün olmak, fakir ile fakir olmak, zayıf ile zayıf olma bulunmamaktadır.
Varsa yoksa " hep benim olsun, ben yaşayayım, başkası ne olursa olsun" bencilce düşüncesi ortama hakimdir..
Maalesef, böyle bir çirkinlik, günü gün eden Müslüman kesimler arasında da söz konusu olmaktadır. İfrat ve tefrit noktasını aşmış bulunan balolar, içkili, danslı düğünler, havalara silah atmalar böyle bir çilginligıın yaşandığını bizlere göstermektedir.
Onun içindir ki, acıma, üzülme, merhamet duygusunun yerini hedonizm çirkinliği almış başını gitmektedir. Rabbim"!.. Müslümanlara ve insanlığa acıma,merhamet duygusu bahşetsin!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın