HAZRETİ HAVVA ANNEMİZ NASIL YARATILDI?..
" O'dur sizi bir tek candan yaratan ve kendisine ilgi duysun diye ona kendi cinsinden eşini var eden. Gün gelip o eşine sarılınca, ( önce ) eşi hafif bir yük yüklenir ve o yükü bir süre taşır. Ardından yük ağırlaşınca eşler Rableri olan Allah'a: " Eğer bize eli ayağı düzgün , kusursuz bir çocuk bahşedersen; söz, Sana şükreden kimselerden olacağız!"diye yakarırlar." ( A'râf sûresi, âyet 189)
Tarihi seyir içerisinde, bu mes'ele tartışılmış, zihinleri meşgul etmiş ve halen de etmeye devam etmektedir. Bu nazik konu camii kürsülerinde anlatılmış, hutbelerde milletimize izah edilerek bilgi edinmeleri sağlanılmaya çalışılmıştır.
Lakin, mes'ele gündemi meşgul ederken, kaynağına inilmemiş, işin Kur'anî taraflarına yaklaşılmamıştır. Bilhassa, mes'elenin hikaye, tarihi rivayet tarafına değinilerek doğru, aydınlatıcı, toplumları bilgi sahibi edici tarafına değinilmemiştir. Neden ve niçin?
Çünkü, kitleler, işin abartılmış hikaye tarafına meyilli olduğu için, o ciheti göz önüne alınmış, aslolan Kur'anî tarafı nazari itibare alınmamıştır. Zaten, müslümanların kayıpları da, bilgi noksanlığıda burada yatmaktadır. Kur'an'ın şu muhteşem ayetine dikkat çekmek istiyorum:
" Ey insanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan , ondan sonra da eşini yaratan ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın var eden Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Kendisi adına birbirinizden Rabbinize (hak) talebinde bulunduğunuz Zat'a ve bu insanlık bağına karşı sorumluluk duyun. Kuşkusuz Allah, üzerinizde daimi bir gözetleyicidir.
Ayeti kerimeler ışığında mes'eleye nazar edecek olursak, Âdem'in de kendisinden yaratıldığı ilk organik bileşiğe ( hücre) delalet eder. Aziz Kur'an'da nefs 16, nufûs 2 ve enfus 153 yerde zikredilir. Hepsinde de anılan şeyin maddi ve mânevi unsurlarıyla birlikte " kendisi, zâtı, özü" mânasına gelir.
Her can ölümü tadar. Nefs tatmin, rıza, yalvarma, korku, yatışma, fedakârık, hile, haset, pişmanlık ve vesvese ile nitelenir. İman ve küfür, hidayet ve dalalet , günah ve takvâ, ödül ve ceza ile alâkalı kullanmazken nefs'i âhiretle alâkalı olarak sık kiullanır.
Zevc için " Ondan da eşini " ibaresi, " onun cinsinden" şeklinde eşini de aslı olan biyolojik kökenin bölünerek çoğalmasına delalet. Geleneksel tefsir bu ibareyi Eski Ahid ıışığında okuyarak Âdem'in eşinin Âdem'in bedeninden yaratıldığını söyler. Bunu teyiden de, mecaz olduğu açık olan " Kadın kürek kemiğinden yaratılmıştır" rivayetini nakleder. ( Buhari)
Oysa ki" kadın kürek kemiği gibidir" versiyonunu, sözün mecaz olduğunu izaha yeterlidir. ( Müslim) . Lafzen: " Rahimlere). Bu bağlamda erhâm, tüm insanlığın birbiriyle olan kan bağına delalet eder. Bu bağ tek tek tüm insanların gözetmesi gereken " insanlık" ortak paydasını temsil eder.
İnsanlığa karşı sorumluluk ile Allah'a karşı sorumluluk birlikte gelmiştir. Bizim "İnsanlık bağı" olarak tercüme ettiğimiz erhâm'ın tekili olan rahim organı için Hz. Peygamber şöyle buyurur: " Rahim, Rahmân'dan bir daldır. " ( Buhari) Bir bakıma kadın rahmi , ilâhi rahmetin insandaki tecellisidir." ( Kur'an Meali) Dolayısıyla,
" Bu konunun omurgasını, bu ayetler oluşturmaktadır. Konu tamamen gaybî olduğu için başka test edecek bir kaynağımız da yoktur. Ancak yukarıya aldığımız iki ayetin üzerinde konuyu irdelersek şunları söylemek mümkündür.
" Biz sizi bir tek nefisten yarattık..." Buradaki nefis kelimesi canlı,. ruh ve benlik anlamlarına gelmektedir. "... eşini de ondan yarattık.." . Burada nefisten murat edilen Âdem (as) değil de Adem (as) 'ın yaratıldığı öz, maya , benlik, ruh konularak düşünülürse . " Biz sizi bir tek benlikten ruhtan özden mayadan yarattık.
Eşini de/ karşı cinsini de ( zevcini de) ondan/ yanı benlikten yarattık" olur ki, o zaman kafamızdaki soru çözülür. Yani Âdem ve Havva aynı nefisten/ çamurdan yaratılmış bir çift olarak anlaşılmış olur. Elbette doğrusunu Allah bilir diyoruz.
Allah Teala yaratılışla ilgili bilgilerin ve evrelerin tümünü bize bildirmiyor. Sadece bazı yerlerini aydınlatarak kısa bilgiler, ibret sahneleri sunuyor. Aydınlanmayan bu bölümlerin arkası ve önü israiliyat ile doldurulunca da konu çizgisinden sapıyor.
Bu konuyla ilgili hadisler iki kanaldan gelmektedir. Biri İbn-i Abbas diğeri ise Ebu Hureyre (ra)'dır. İbn-i Abbas, kadının ( Hz. Havva'nın) Hz. Âdem'in eğe kemiğinden yaratılışıyla ilgili rivayetin Tevrat'a dayandığını, Kur'an'da ise böyle bir anlayışın olmadığını söylüyor iken aynı haberi Ebu Hureyre Peygamberimize dayandırarak, rivayet etmektedir
Konunun başında da söylediğimiz gibi bu gaybî bir olaydır. Buna benzer geçmişle ilgili bilgiler veren Kur'an ayetlerinde şöyle ifadelere rastlamaktayız:
" İşte bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen biliyordun ne de kavmin. O halde sabret. Çünkü iyi sonuç ( sabredip) sakınanlarındır. ( 11/ 49)
Bu nedenle Peygamberimizin Kur'an'ın bildirmediği gaybî bir konuda bilgi vermesi söz konusu değil iken, Ebu Hureyre böyle bir haberi Peygamberimize söyletmiştir. Halkın ağzında sakız olan ( kadınların eğe kemiğinden yaratılma haberi) konu tamamen Tevrat kaynaklıdır. Kadını aşağılamay yönelik ifadelerdir ki, bunun asla İslami bir yanı yoktur.
Her şeyi çift çift yaratan Rabbimiz insanlığın atasını da çift yaratmış olmasından daha doğal bir şey yoktur. Keza konuyla ilgili âyetteki " minha" zamirini aynı öze, nefsin yaratıldığı benliğe göndererek ilk çiftin bir çift olarak aynı mayadan/özden yaratıldığını anlamak daha doğru anlayış olacağını düşünüyoruz." ( İktibas, Eylül 2010, say. 64-65)
Netice ve sonuç olarak;
Ne yazık ki, İsrailiyyyat denilen kandırmacı, aldatıcı, saptırıcı bilgiler bu sahada da kendini göstermiş, ekseri Müslümanların bu mes'eleye böyle inandıklarını, böyle bildiklerini göstermektedir.
Halbu ki, Müslümanlar, bu mes'eleyi sadece Kur'an'a götürmüş, ayeti kerimkeler ışığında incelemiş olsalardı, böylesi çarpık, karışk bilgiler tutunamayacak, insanlığı aldatamayacaktı.
Elimizdeki, bir hayli sağlam kaynak olmayan kitaplara yoğunlaşağımıza aziz Kur'an'ı baş ucu kitabı yapmış olsaydık, Kur'an'dan sapmadan meydana getirilen tefsirleri okumuş olsaydık, içinde boğuştuğumuz Kur'an'î olmayan kitaplar yayılma, okunma, imkanı bulamayacak, birileri bu sayede zengin olamayacaktı.
Çünkü, din tüccarlarının, din simsarlarının işi, dinin sırtından kazanç sağlamak, aslı, esası olmayan bilgiler üreterek insanları oyalamak ve kandırmaktır. Sanırım, kitap isimlerini saymamız uygun olmayacaktır.
Seadeti Ebediyye, İrşad kitapları, bir kısım tarikat kitapları vardır ki, tamamen Kur'an dışı bilgilerle mücehhez ve dop doludur. Dolayısıyla, Kur'an Müslümanlarını bu kitapları baş ucu kitabı yapmaları, bunları okumaları faydadan ziyade zarardır, sapkınlıktır.
Rabbimiz!.. 21 Nci asrın Müslümalarına Kur'anî bilgiler nasibi müyesser eylesin!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın