HANIMLAR VE CUMA NAMAZI !..
" Ey iman edenler! Cuma günü salât ( namaz) için çağrıldığınız zaman, hemen Allah'ı anmaya koşun ve alış verişi bırakın! Bilirseniz bu sizin için hayırlı olandır." ( Cum'a sûresi, âyet 9)
Zikredilen bu ayeti celile, Cuma ibadetinin kadın-erkek bütün müminlere farz kılındığının açık delilidir. Çünkü bir kitapta kadınlarla iligili özel bir hüküm yoksa şeklen erkeklere yönelik görünen bütün hitaplar kadınları da içermektedir.
Ne yazık ki, 21 nci çağda yaşamamıza rağmen, kadınlar cuma konusunda, dini hususlarda mağdur, acziyet içerisinde , perişan bir şekilde yaşamaktadır.
Gün geçmiyor ki, sokaklarda kadınlar vurulmakta, kolları kanatları kırılmakta, dövülmekte, öldürülmekte, çocuklarından ayrılıp zor günlerin kucağına düşmektedir.
Hal böyle olunca, bir hanım kardeş, yüce İslam'ı; nereden ve nasıl öğrenecektir? Mahalle aralarında fink atan " el aldım", " el verdim" cilerden mi öğreneceklerdir?
Halbu ki, hanımların dinlerini, imanlarını, İslam'ı öğrenecekleri yerler camilerdir. Yetişmiş, bilgi sahibi hoca efendilerdir. Verilen vaazlar, okunan hutbeler, konferanslar, seminerler ve din adına yapılan her türlü eylem ve amellerdir.
Sormamız lazım:
Hanımları kırıp geçiren, döven, vuran, katleden, bıçaklarla kan revar içerisinde bırakan kimseler, tabii ki, aklı başında, mütedeyyin, dindar, ibadetine düşkün, işinde gücünde olan dürüst kimseler değildir.
Daha çok okumamış, içki içen, kumarbaz, hayasız, edepsiz ve toplum tarafından dışlanmış kimselerdir. Ezilen, horlanan, hakir görülen hanım kitleler, bu tür kimseler tarafından her türlü eziyete, ezaya, insanlık dışı hallere muhatap olan kimselerdir.
Aziz Kur'an; hayatla iç içe bir kitap olmasına rağmen, ne yazık ki, onun kadın-erkek demeden emrettiği emirleri " müzekker" kelimesinin ilavesi ile kadınlar dışlanmış, cuma namazından kovulmuşlardır.
Halbu ki, Kur'an'ın diğer emirlerine nazar etmiş olduğumuz zaman görmüş oluruz ki, zekat emride öyledir, oruç emride öyledir, her türlü hayata bakan emride öyle olduğu halde, her nasılsa, cuma namazı " müzekker" düşüncesi eklenmesi ile kadınlar bu kutlu günden mahrum edilmektedirler.
Oysa, ramazan başlamazdan haftalar önce, imam kardeşlerimiz, hanımların teravih namazlarına katılması için duyuru üstüne duyuru, tenbih üstüne tenbihler yapılmaktadır. Lakin, aynı kadın kitleleri söz konusu cuma namazı olduğu zaman, " müzekker" ayırımı ile, camilerde yer darlığı sebebiyle, camilerden, mescidlerden kovulmaktadırlar.
Onun içindir ki, sormamız lazım? Söz konusu toplumun bu yarısı insanlar, yani kadınlar, din ve imanlarını, ibadetlerini kamil şekilde nereden ne zaman ve kimlerden öğreneceklerdir?
Diyanet İşleri Başkanlığı, bu hususta sınıfta kalmakta, söz konusu hanım kitlelerin mahalle aralarında, cemaat evlerine sürüklenmelerine, " el aldım". " el verdim" saçmalığına terkedilmektedirler.
O halde suçlu kim, kimlerdir?
Suçlu, günahkâr olan kesimler,. hanımları, cumadan, camiden, farz bir ibadetten tard edenlerdir!.. Bu suçtan, bu yanlıştan bir an önce dönülmesi için, camilerin, mescidlerin de hanımlara tahsis , yerlerinin işgal edilmemesi istenmektedir.
Netice olarak;
Başkanlığın, tüm camilerimizi kadınlara açması, ayrılmış yerlerinin bir an önce onlara bırakılması gerekir. Aksi halde, sokaklardaki kavga bitmeyecek, evlerdeki döğüş çekişler son bulmayacaktır!.
Kadınlar, yakınlarının vefatları halinde cenaze namazlarına katılmaları, cuma namazına dahil edilmeleri, vaazı dinlemeleri, cuma namazını kılarak evlerine dönmelidirler.
Belki de, bu sözlerimiz "absürt" şekilde kabul edilecek, ifrat ve tefrit noktasında değerlendirilecektir. Halbu ki, dün ve bu gündür, kadınların., dışlanmaları, mescidden tard edilmeleri engellenirse, eminim ki, aydınlık yarınlar onlara kucaklayacak, huzuru, rahat, dini bilgilerin tam tamamına yaşanmış olduğu bir topluma doğru yürünmüş olacaktır.
Tabii ki, mazereti olan hanımlar, özrü olan kadınlar işlerine baksınlar, güçlerine baksınlar.. Ama, hiç bir mazereti, bir engeli bulunmayan hanımlarda, rahat rahat camilerine giitsinler, gerek cuma namazlarına, gerekse normal vakit namazlarına cemaate iştirak etmek için camilere koşmuş olsunlar.
Çünkü, bu haklar onların, Alah tarafından verilmiş birer kul haklarıdır, birey hukuklarıdır. Bunu yüce Allah vermiş olduğuna binaen, başka bir faninin engellemesi, emrin iptali mümkün olmayacaktır!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın