Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

GÜNAHLARI ALLAH'TAN BAŞKA KİM BAĞIŞLAYA BİLİR?

 " Yine onlar, utanç verici bir iş yaptıkları ya da kendi kendilerine bir kötülük ettikleri zaman, Allah'ı hatırlayıp hemen günahları için istiğfar ederler; zira Allah'tan başka günahları kim bağışlayabilir ki? Üstelik onlar, yaptıkları kötülük üzerinde bile bile ısrar da etmezler." ' Âl-i İmran sûresi. âyet 135) 

      Bilindiği üzere, günah islemekte ısrar etme, günah işlemekten daha büyük bir günahtır. Zira bu, günaha aldırmamanın bir sonucudur. Günaha aldırmamak ise, vicdanın kör, imanın pasif oluşunun bir göstergesidir. 

       Yaratıılmış varlıkların tümü fanidir. İnsanların fani olmasına, ölümlü bir hayat yaşamasına rağmen, birilerinin birilerinden medet umması, ona kurtarıcı, himmet edici gözüyle bakması saçmalık değil midir?

     Başlıktaki ayeti kerimenin mealine rağmen, okumamış tahsil görmemiş, yufka yürekli, çabucak kanalgan insanların birilerini devreye sokarak, onun şahsında Allah'tan inayet, yardım beklemeleri abesle iştiğal değil midir? 

      Bu gariban Müslümanların inancı, öncelikle aracıları, arada istimdatçı, himmetçi gevezeliğine soyunmuş olanları memnun etmektir. Bunlar, mennun edilirse, gönüleri hoş tutulursa, rızaları alınmış olursa, işte o zaman Allah'a yakın olmak, cennetine talip olmak mümkündür. 

       Bilhassa, günümüz dünyasındaki himmetçi, aracı kişiler şunu iddia ederler: " Allah'ın zatını düşünmek yasaktır" iddiasıdır. Çünkü, Allah'ı düşünmek, onu tefekkür etmek için somut, elle tutulur birine ihtiyaç vardır.

     İşte böylece, gariban Müüslüman kardeşimiz düşüyor yollara, arşın arşın memleketi, ülke sathını geziyor, soruyor, soruşturuyor, el almak, birinin eteğinden tutmak için himmetçi, ulu bir kişi aramaktadır. 

       Netice de, buluyor, ve hemen " buldum buldum" diyerek feveran ediyor. Çünkü, kendisi gibi, ölümlü, kendisi gibi bir faniyi bulmuştur.

      " Mal bulmuş mağribi" gibi gariban Müslüman, okumamış, Kur'an'dan bihaber yaşayan Müslüman hemen bulmuş olduğu falanca efendi hazretlerinin eline yapışıyor, , öpüyor, kokluyor ve  bir daha ondan kopmamak, ayrılmamak özere, onun kulluğunu, köleliğini kabul ediyor. Oysa, ayeti kerimeye bakınız bu hususta ne buyuruyor:

     " Allah'ı bırakıp da, Kıyamet Günü'ne kadar ( duaya) karşılık veremeyecek kimselere, dahası kendisine dua edildiğinin dâhi farkında olmayan kimselere yalvarıp yakarandan daha şaşkın ve sapkın biri olabilir mi?" ( Ahkâf sûresi, âyet 5) 

      " Şu halde, Allah'la beraber başka bir ilâha yalvarıp yakarma! Bu takdirde azaba uğrayanlardan olursun." ( Şu'arâ sûresi, âyet 213) 

       El almış, birine bağlanmış gariban Müslüman, onun nazar etmesinden, bakışından, göz öcuyla kendisini dikizlemesinden bile korkarak, üstadını incitmemeye  ona hürmette kusur işlememeye gayret eder. 

     Müridin hayatı tamamen  ipotek altına alınmış, nefes alması, soluması, öksürmesi,yatması, kalkması, ayaklarını uzatması ve hatta eşiyle cinsi mukareneti bile takibat altındadır. Böyle inanır, böylece hayatını  ikmal etmeye çalışır.

     " Onların  duyu organları arızalıdır ve görev yapamaz durumdadır. Bu nedenle hakkı ve hakikati algılayamazlar." ( Bakara sûresi, âyet 18 ) 

      Ayeti kerime, adeta tüm duyuların iptal edildiği kalıcı bir hipnoz durumunu veya duyuların var olmakla birlikte işlevlerini yerine getiremediklerini " afazi" halini çağrıştırıyor. Dolayısıyla,

     Şirk koşmak, Allah'tan başkasını O'nu sever gibi sevmek, O'dan korkar gibi korkmaktır. Ve şirk Allah'ın asla affetmeyeceği büyük bir günahtır. 

     Sevgili peygamberimiz (sav) bir hadisi işeriflerinde, Allah'a şirk koşmanın ne büyük bir günah olduğunu zikretmiştir:  Yani, Rasulullah (sav) şirki:  helak edici yedi büyük günahtan ilki olarak zikretmiştir. Yine Rasulullah (sav): " Kim Allah'a şirk koşmadan ölürse Cennete gireceğini" haber vermiştir. 

      Tüm bu ifadelerden anlıyoruz ki, amellerimizden önce imanımızı düzeltmemiz gerekiyor. Şirk'ten yılandan, çıyandan kaçar gibi kaçmalıyız. Bir uygulamanın içerisinde , kenarında, köşesinde şirk kokusu varsa, şüphesi bulunuyorsa oradan şiddetle uzaklaşmalı Allah'a teslim olmalıyız!.. 

     Sonuç yerine,

      Günümüz Müslümanlarının üzerlerine terettüp eden en büyük mes'ele, aracılara, aracılık yapanlara prim vermemektir. 

     İbadetlerimizde, taatlarımızda, dualarımızda, niyzlarımızda doğrudan Allah yalvarıp, " falancanın yüzü suyu hürmetine" gibi şaşkınlık meydana getirici hallerden uzak durulmalıdır. 

     Tabii ki, ilim adamlarını, alimleri ziyaret ederek, onların Kur'anî ve Nebevi bilgilerinden müstefid olmalıyız. 

      Yıllarda önce, bir grup arkadaşımla, şeyh geçinen bir hacı babayı ziyaret etmiştim. Evinde gözüme çarpan, en çokda dikkatimi çeken defi olmuş. ısrarım üzerine heyecanlanarak def çaldırmıştım. 

       Ama, sonradan anladım ki, sayın şeyh efendi ihlas suresini bile okumaktan acız, mağdur ve sadece def çalma sanatı ile, kendisine dünyalık devşirmekte, bir kısım biçare köylü müridlerini " evliyayım", " Veliyim", " eriştim", " gaybı bilirim"yalanı ile üç kağıda getirmektedir. 

        Rabbimiz!.. Bizleri, halis , muhlis kullarından eylesin. Şirksiz bir dünyada yaşamayı nasibi müyesser kılsın!.. Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın