Gün birlik, dirlik ve yükseliş günüdür
17 Şubat 2023 Cuma gününü Cumartesi gününe bağlayan gece ( bu gece ) ömrümüzde bir Miraç Kandilini daha idrak etmenin buruk mutluluğunu yaşayacağız. Bu geceye kavuşmayı uman pek çok vatandaşımız asrın felaketinde maalesef hayatlarını kaybederek kavuşamadılar. Hepsine yüce Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, başta yakınları olmak üzere aziz milletimize sabır ve metanetler diliyorum.
Yazıma önceki Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ ’in günün anlam ve önemi ile ilgili “Afetten Rahmete” başlıklı video konuşmasının bir bölümünü sizlerle paylaşarak başlamak istiyorum. Sayın Görmez diyor ki; “Betonların üzerimize çöktüğü bugün kardeşliğimizi ayağa kaldırma günü. Şehirlerin yıkıldığı bugün yeni şehirler kurma günü. Yolların kesildiği bu gün gönüllerden gönüllere yol bulabilme günü. Bugün mademki Miraç Kandili, o hâlde bugün yükseliş günü. Yüreklerdeki umutları yeşertme günü. Yaraları şefkatle sarma günü. Toplumsal birlik ve dirliği dosta düşmana gösterme günü. On ilimizi kapsayan büyük bir bölgemiz şiddetle sarsıldı ama insanlığımız, inancımız sarsılmadı.
El açıp Rabbimize dua etmek elbette önemlidir ama kabule şayan en güzel dua fiili duadır. Bugünden itibaren dualarımızı büyük bir iyilik hareketine dönüştürelim. Bugün paylaşma günüdür. Tıpkı Medineli Ensar’ın, Mekkeli Muhacirleri misafir etmesi gibi durumu müsait her ailenin bir aileyi misafir etme günüdür. İşte en büyük dua budur.
Bugün sadece depremzedelerin değil, hepimizin imtihan günüdür. Sahip olduğumuz dünyalıkların bizleri kurtaracağı gündür. İlahi rahmeti celp edecek bela ve musibetleri def edecek en büyük dua bu zor zamanlarda büyük bir iyilik hareketi başlatmaktır. Depremin maddi yaralarını sarmak elbette önemlidir ama ondan daha da önemlisi manevi yaraları sarabilmektir. Bugün bütün siyasi düşüncelerimizi bir kenara bırakıp kenetlenme günüdür.” Gün bu gündür. Miraç Kandili hürmetine kenetlenip birlik olma günüdür.
Bugün bizim için önemli olan Miracın tarihsel olarak zaman, mekân ve mahiyetinin sırlarına ermek değil, Miracın bu ümmete verdiği engin mesajları her bir müminin ruhunda hissetmesi ve kendi miracının zeminini hazırlayarak onu gerçekleştirmesidir.
Hz. Muhammed (s.a.v.), Miraç’tan ümmetine üç büyük hediyeyle dönmüştür. Bu hediyelerin birincisi Peygamberimizin “Gözümün nuru” dediği beş vakit namazdır. Miracın bir diğer hediyesi “Âmenerresûlü” olarak bildiğimiz Bakara Suresi’nin son iki ayetidir. Bu ayet-i kerimeler bize iman esaslarını, kulluk şuurunu ve sorumluluk bilincini hatırlatır. Dünyada yapıp ettiğimiz her şeyin bir hesabı olduğunu bildirir. Rabbimize içtenlikle nasıl dua ve yakarışta bulunacağımızı öğretir. Miracın son hediyesi ise ümmet-i Muhammed’den Allah’a ortak koşmayanların günahlarının bağışlanacağı ve sonunda cennete girecekleri müjdesidir.
Her miraç kandiline kavuştuğumuzda bizlerin bu üç temel konuda (Namaz, Bakara suresi son iki ayet-i kerimesi ve Şirk) derin bir nefis muhasebesi yapıp yanlışlarımızı düzeltme, eksikliklerimizi giderme azim ve gayretini ortaya koymamız gerekir.
İnsanlık tarihine bakıldığında iman-küfür mücadelesinin yanında tevhit-şirk mücadelesi ağırlıklı olarak göze çarpar. Tevhit inancını bozan şirkin ortaya çıkmasına neden olan sebepler ve şirkin farklı görünümleri bu sebeple büyük önem arz etmektedir.
Kur’an-ı Kerimin sebeplerini ve çeşitlerini ana ilkeleri ile açıkladığı şirkin detaylarını, sevgili Peygamberimiz bizlere bildirmiş ve bu konuda çetin bir mücadele örneği vermiştir. Kendisiyle mücadelenin kıyamete kadar süreceği şirk çağrıştıran duygu, düşünce ve davranışların Müslümanlar tarafından çok iyi bilinerek gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Eğer tevhit bilinci zihinlere iyice yerleştirilemez ise fert ve toplumların her an şirk bataklığına sürüklenmeleri muhtemeldir.Şirk ortak koşmak demektir. Tevhit kelimesinin zıddıdır. Şerik ortak demektir. Terim olarak “Allah’ın zatında, sıfatlarında, fiillerinde, ulûhiyet ve Rubûbiyette ortağı, dengi ve benzerinin bulunduğuna inanmak” demektir. Kur'an-ı Kerîm'de insanlar, tevhide, yani Allah'ı birlemeye davet edilmişler, zatında, sıfat ve fiilleri ile ulûhiyet ve Rubûbiyette başkalarını yüce Allah’a ortak kılmaktan men edilmişlerdir. Kur'an-ı Kerîm'de; “Şirkin pek büyük bir günah ve zulüm olduğu”, Hak Teâlâ'nın “Kendisine ortak koşulmasını asla affetmeyeceği, bundan başka olan günahları dileyeceği kimseler için affedeceği” bildirilmiştir.
Allah Resul’üne en büyük günah nedir diye sorulduğunda cevaben: “ Allah seni yarattığı halde senin kalkıp O'na şirk koşmandır.” dediği rivayet edilmiştir.
Allah’ın tövbe edilmedikçe affetmeyeceği tek günah şirktir. Kur’an-ı kerimde;
“Muhakkak ki şirk büyük bir zulümdür.” (Lokman, 31/13) buyurulmuştur.
Şirki anlamadan tevhidi tam olarak anlamak mümkün görünmemektedir. Tevhidi muhafaza edebilmek, hangi düşünce ve davranışların şirk olduğunu bilmekle mümkündür.
İslâm âlimleri tevhit inancını Ulûhiyet ve Rubûbiyet açısından ele almalarına paralel olarak şirki de 1.Ulûhiyette şirk. Yüce Allah’a ilâhlığında şirk koşmak, 2.Rubûbiyette şirk. Yüce Allah’ın sıfat ve fiillerinde başka varlıkları Rab edinerek O’na ortak kılmak şeklinde iki ana grupta incelemişlerdir.
Bir hadis-i şerifte sevgili peygamberimizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Ümmetim için en çok korktuğum şey, Allah'a şirk koşmaktır. Ama dikkat edin; Ay'a, Güneş'e veya puta tapacaklar, demiyorum. Fakat Allah'ın rızasının dışındaki gayeler için amel edecekler. (demek istiyorum)." (İbn Mâce, Zühd, 21)
Sevgili Peygamberimiz bizleri özellikle küçük şirk tehlikesinden korumak için defalarca uyarmıştır. Bu uyarılardan birisi şöyledir: “Sizin için en çok korktuğum şey, küçük şirktir.” Hazır bulunanlar: “Ya Rasûlallah! Küçük şirk nedir?” diye sordukları zaman, Rasûlüllah (s.a.v.) “Küçük şirk, riya yani gösteriştir. Ahiret gününde insanlara amellerinin karşılığı verildiği zaman, Allah diyecek ki: "Dünya hayatında iken, kendileri görsün diye riya ve gösteriş yaptığınız kişilerin yanına gidin, bakın, onların yanında herhangi bir karşılık bulacak mısınız?”
Küçük ( gizli ) şirkin kısımları çoktur. Bugün Müslümanların en çok içerisine düştüğü türlerinden birkaç tanesini hatırlatmak istiyorum.
a) Gayb bilgisini elde etme hususundaki beyhude çabalar. Gaybı yalnız yüce Allah bilir. Büyü, fal, kehanet, astrolojik yorumlara inanmak, bu yorumlara göre geleceğimizi şekillendirmeye çalışmak gizli şirktir.
b) Kur’an-ı Kerim ve Sahih Sünnetin hüküm bildirdiği dini konularda aklımıza aşırı güvenerek “ bence bu konu böyledir, böyle olmalı…” diyerek şahsi hükümler vermek gizli şirktir.
c) Kabirlerden, türbelerden medet ummak, yardım ve destek istemek. Büyüklerimizin kabirlerine elbette saygı duyulur, hürmet edilir. Saygı duymak başka, onlardan medet ummak başka şeydir. Yüce Allah’tan başka bir varlıktan medet ummak gizli şirktir.
Bu konuyu “Allah’a ait olan özelliklerden her hangi birisini bir başkasına vermek şirktir” veya “Lâ ilâhe illallah cümlesinin ihtiva ettiği anlamlara halel getiren bütün duygu, düşünce ve fiiller şirktir” formülü ile pratik olarak zihinlerimize yerleştirmek mümkündür.
İdrak edeceğimiz Miraç Gecesi’nin her türlü şirkten korunma şuuruna sahip olmamıza, İslam âleminin birlik ve beraberliğine vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ederim.
Fahri SAĞLIK
Emekli Müftü
Facebook Yorum
Yorum Yazın