Gelecek için; Gelenek
Teknolojinin gelişimi, bol kaynaklar ve zenginlik bize ne kadar da güzel hatta harikulade gözükse de bunların Rabbul Âlemin’in bizlere bir imtihanı olduğunu düşünerek; yaşantımızın merkezine helal da olsa çokluğu, yeniliği koymak yerine aza kanaat etmeyi, saflığı, kadim değerlerimizi, gelenek ve göreneklerimizi yerleştirmek ve incelikleri ihmal etmeden yaşamak bizim kalp huzurumuza vesile olacaktır diye düşünüyorum. Geçmişten edindiğimiz tecrübeler bize her zaman lâzım olacak.
Çağın paraya iten, tek hedefin zenginlik olduğu gerçeğine rağmen, herkesin maddi nedenlerle seçtiği bir uğraş dışında, kimsenin tenezzül dahi etmediği, içten ve samimi olarak ilgi bile göstermediği değerlere sahip çıkacak insanların hâlâ var olması ve bu kişilerin bu değerlere samimiyetle kendini adayabileceklerini görmek beni umutlandırıyor. Bazen bir divit kullanmak, mum ışığında kitap okumak, şöyle cam kenarında yağmuru seyrederken bir şeyler karalamak, yere sofra serip yemek, unutulan sünnet-i seniyyeleri yapmak ve hatırlatmak, bir gün de Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) suratında iz bırakan yer yatağında yatmak gerek; güzellik ve huzur için. Bir hikmeti vardır deyip geçmişimizi, geçmişteki incelikleri samimiyetle anmak ve unutmamak lâzım…
Peyami Safa’nın Yalnızız adlı kitabında okuduğum, dikkatimi çeken şu sözü de aktarmak istiyorum sizlere: “İnsan ya geleneklere karşı koyup açık ve cesur yaşamalı, yahut da, inandığı bazı kıymetler varsa, onlar için fedakârlık yapmalı. En çirkin şey ikisine birden sahip çıkan müraîliktir.” Tabi burada anlatılmak istenen çift taraflı bir değer anlayışının riyalık olmasıdır biz bu anlayışı tamamen inkar etmemekle beraber, Paula Coelho’nun Beşinci Dağ eserindeki şu kesiti de paylaşmayı uygun görüyoruz: “Sizler, geleneklere ters düşmemeye o kadar dikkat ediyorsunuz ki zamanın değiştiğini unutuyorsunuz.” Gelenek ile hakikat karşı karşıya geldiğinde sığ bir tercihle geleneği seçmemiz doğru olmaz. O halde biz ne toptan bir gelenek anlayışını ne de toptan bir gelecek anlayışını savunuyoruz. Ama yatkın olduğumuz tarafın da geçmiş olduğunu vurguluyoruz çünkü afalladığımızda sırtımızı dayayacak bir duvar arıyoruz, her daim değişen geleceğin bizi nereye götüreceğini bilemiyoruz. O yüzden bir rehber bir dost mahiyetinde gelecek için; gelenek diyoruz…
Facebook Yorum
Yorum Yazın