FETÖ'NÜN, SAÇININ TELLERİ!.. (!)
" Ya da, sanır mısın ki onların çoğu ( ilâhi mesajı) işitir veya ( hakikati) akleder? Hayır, onlar sürü ( iç güdüsüyle davranan) hayvan gibidirler, hatta yoldan sapma konusunda daha da beterdirler!. ( Furkân sûresi, âyet 44 )
Bu zümre; " Hayvan sürüleri gibidir bunlar, belki daha da aşağıdırlar" Dolayısıyla; ego ve iç güdüsüne tabi olanların akli ve kalbi yetileri körelir, en nihayetinde insanlıktan çıkarlar. Yani;
" Doğrusu biz, görünen görünmeyen iradeli varlıklar içinden akleden kalpleri olup da kavramayan, gözleri olup da görmeyen, kulakları olup da işitmeyen bir çoklarını cehennem için ortaya çıkarmışızdır. Hayvan gibidir onlar, belki daha da şaşkın! Onlar gaflete gömülmüş olan zavallılardır." ( A'râf sûresi, âyet 179)
Ayeti kerimenin yorumu şöyledir:
" Buradaki " kalb"in iman ve inkâr mahalli, göz ve kulağın ise görme ve işitme duyusundan kinaye olarak mecaz olması mümkündür. Ancak iman ve inkârda, bilgiyi akıl yürütme ya da nakil yoluyla almada birbirine eşit olan bu yaratıklardan bu üç fonksiyonu kullanmayanların basbayağı görünen fiziki varlıklar olan " hayvan sürüsü" ne benzetilmesi de üzerinde kafa yorulması gereken dikkat çekici bir noktadır.
Kur'an burada düşünme faaliyetini kalbe isnat etmiştir. Bilinen bir gerçektir ki, akıl isim olarak zaten Kur'an'da hiç geçmemekte, onun yerini kalp almaktadır. Akletme ise kalbin bir faaliyeti olarak dile getirilmektedir.
Kur'an tefekküründe, kalp aklın arşıdır. Vahiy kalbe iner, akıl kalpten neş'et eder. Bu kalbin kan pompası olmayıp iman ve inkârın makarrı olan mânevi merkez olduğu açıktır. Kur'an sistematiğinde taakkulun kalbe nisbeti, düşünme faaliyetinin entelektüel faaliyetle sınırlanmayıp sezgiyi de içine alacak şekilde geniş tutulduğunu ifade eder." ( K. Meali, M. İslamoğlu, sayfa 301-302)
Ne acı ki, tarih; başlıktaki rezilliğe benzeyen veya tıpa aynısı olan hurafelerle, şirk dolu, inkar içeren kavramlarla dop doludur.
Tarihte, tüm peygamberlerin hayatlarına nazar ettiğimiz zaman görmüş oluruz ki, Adem (as)'ın oğlu Kabil, Nuh (as)'ın oğlu, İbrahim Resul'un babası, Lut Nebi'nin ailesi , Musa peygamber'in karşısındaki Firavun ve son Resul Hz. Muhammed (as)'ın çağındaki, Ebu Cehil, Ebu Lehep, As İbni Vail ve isimlerini sayamadığım bir hayli müşrik, hakka, hakikate ve Kur'an'a karşı çıkmışlar, Allah'ın nurunu söndürüp, kendi yalanlarını dikte etmek için çaba sarfetmişlerdir.
Resulullah (sav)'den hemen sonrasında, meydana çıkan " yalancı peygamberler" neyin nesidir? Bunların hepsi, İslam'a karşı çıkmış, İslam askerlerine kılıç çekmişlerdir!.. Kimisi, Kur'an'a benzer kitap, ayet uydurmaya çalışmışlar, İşte, " Hayvandan daha aşağı olmak" bu hususlardır.
Hz. Ömer (ra)'ı, şehid eden Ebu Lü'lü, Hz. Osman'ı hunharca katleden darbeciler, Hz. Ali'yi mescidin göbeğinde hançerleyen İbn Mülcem neyin nesidir? Hz. Hasan'ı zehirleyenler, Hz. Hüseyin (ra)'ı tüm ahfadı ile katledenler, " hayvandan daha aşağı " değilde nedir bunlar?
Ebu Hanife'yi zindanda katledenler, Alamut kalesine sığınıp onlarca Türk büyüğünün, devlet adamının hayatına kasteden Hassan Sabbah , " Hayvandan da aşağı" değil de nedir? Sizlere soruyorum?
Hülasa, 15 Temmuz 2016 darbesini icad edenler, sahneye sürenlerde, Kur'an dışı, fıtratları bozulmuş, insani organizmaları, genetikleri insanilikten çıkarılmış zavallılar değil midir?
Bunlar; büyük gaflet, tam manasıyla kendi kendilerine yabancılaşmış sürülerdir. Ne demek, 150 küsur evladımızın şehid edilmesi, iki bin küsur insanın sakat kalması ve gazi meclisin bombalanması?
Fetö'nün binlerce müridanı, kodeste mahvı perişandırlar!.. Niçin ve neden? Gayeleri, maksatları, idealleri, maksatları nedir? Allah aşkına!.. Bunların cevabının verilmesi lazımdır.
Söz konusu bu sürüler, kurtulmak, hayata dönmek için, normal insan ve vatandaş olmak için, ümidlerini, Fetö'nün saç tellerine bağlamışlardır!.. Ne yazık ki, tahsil yapmış, tepe insanlar, aklını, tefekkürünü, fikrini çalıştırmayıp, böylesi bir hurafeciden medet, kurtuluş beklemeleri ne demektir?
Yazıklar olsun!.. Ne günlere kalmış olduk?.. Kimi, hurafeci, " çürümez kefen", icat etmiş, " Peygamber'in nalini" pazara sürmüş, yüksek fiatlarla, zavallı , biçare Müslümanları kandırmaktadır!..
Sonuç olarak;
Biliyorum ki, belki bu yazımda kontrola alınacak, takip edilecektir!.. Medyada, internette çoğalmasına, yayımlanmasına fırsat vermeyeceklerdir.
Ama, yılmam olmayacak, çekincem bulunmayacak, inadına, ölümüne bunları, bu tür hurafelikleri, sapkınlıkları, sapıklıkları yazmaya devam edeceğim!..
Vallahi, billahi utanıyorum!.. Kimi hurafeci ayağını yalatıyor, kimileri kıçını öptürüyor, kimileri de sakalının, saçının tellerini pazarlıyor!.. Tabii ki, "sürüleşmiş", akıl ve kalbini kaybetmiş insanlar, ortamda, meydanda gezdikçe, bunlar, böylesi şeyler eksik olmayacaktır!..
Kendi İlçem Afşin'da, bir gazetecinin şu sözü hala kulaklarımdadır: " Şerafettin abi, senin yazıların yüzünden, gazetem çıkmasın mı yani" sözü, düşüncesi, kafamda halen yaşamaktadır.
Fetö'nün, ağına, tuzağına düşmüş, nice saf, tertemiz Müslüman birey, nedamet duymuş, pişman olmuş, anlamıştır ki, bu gidişat, ülke severlik, İslam severlik değildir!.. Mahkemede, dobra dobra gördüklerini, bildiklerini, duyduklarını, yaşadıklarını söyleyerek, erkekçesine kurtulmuşlardır.
Fetö'nün; saçından, kıçından saç kılı ve teli bekleyenlerde bırakın sürünsünler!.. Ama, onlarda, bir gün Kur'an'a inanacak, batıl ve hurafe yolunun ne olduğunu anlayacaklardır!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın