FETÖ; DİNE OLAN GÜVENİ KULLANDI !..
Millet olarak, 15 Temmuz 2016 tarihine gelinceye kadar, Fetö denilen ilkel, iptidai kurum ve kuruluş, dine olan güveni, inancı, istikameti kullanarak bu günlere gelmiştir.
40-45 yıl, ne yazık ki, bu aziz milletin, alın teri, göz nuru, el emeği çar çur edilerek, çeşitli yardımlar alınarak, karşılığında cennete ulaşma, cenneti hak etme, Allah rızası ve cehennemden uzaklaşma senaryoları sergilenmiştir.
Millet olarak, 45 yıl, camii kürsülerinden bu millete seslenen Fetö, masumiyetini, doğruluğunu, Allah rızası doğrultusunda çalışma yaptığını öne sürerek, akabinde milletin duyguları, hisleri, dine olan öz güveni istismar edilmiş, güç bela kazanmış olduğu helal malları ellerinden alınıp çar çur edildiği gibi, milletin İslam'a olan bağlılığı da istismar edilmiştir.
Her İl'de, her İlçede kümelen Feto'ya ait örgüt evlerinde, devlet aleyhine faaliyet gösterilerek, İHL'lerin, İlahiyatların gereksiz ve külfet olduğu dobra dobra sohbete gelenlere anlatılmıştır.
Sorulu-cevaplı sohbetler esnasında, sürekli kendinden olmayan Diyanet, Diyanet Vakfı, sair yardımlaşma kurum ve kuruluşları itham altında bırakılarak, sadece kendisinin hak yolda, İslam yolunda olduğunu izah etmiştir.
Ama, mes'elenin acı tarafı şu olmuştur: Takıyye metodunu kullanan, ilkesel hale getiren Feto'yu milletimiz 15 Temmuz 2016 tarihine kadar bir türlü anlayamamış, çözememiş, nasıl bir yapı olduğunun farkına varamamıştır.
Ama, ne zaman ki, 2016 15 Temmuz gecesi, böylesi bir engerek yılanı başını deliğinden çıkarmış, zehirini saçmak, milleti zehirlemek için sokaklara dökülerek, maszum milletin, ekmeğini yediği, helal paralarını topladığı insanların üzerine kurşunlar yağdırmış, uçaklar uçurmuştur.
Halbu ki, bir devlet ki, bağrında nelerin oluştuğunu, nelerin döndüğünü, aleyhte ve lehte ne tür figüranlıkların oluştuğunu, yaşandığını bilmesi lazımdı. Ama, nice nice devlet adamları, böylesi ibir soytarıyı kutladılar, verimli çalışmalar yaptığını beyan ederek, bunun daha çok yayılmasına, yeşermesine imkan verdiler.
İsim verecek olursam, böylesi bir kaotik yapının farkına merhum Özal varmamış mıyıdı? Merhum Ecevit, dine olan saygısından ötürü, böylesi bir canbazın " dinde hoş görü", palavrasına inanmış, itimat etmiş ve kandırılmıştı.
Yine merhum Mesut Yılmaz bey de, bu sahteliğin farkına varamamış, Tansu hanımda, merhum Demirel'de bu din simsarının tuzağına düşmüş , bu sahteliğin " din severlik", " evrensellik", " insan sevgisi" olarak lanse ettiği dolaşık yolu sahici, doğru yollar olarak algılamıştı.
Tayyip beyde, adet olduğu veçhile, böyle bir yapıya ilk dönemde inanmış, güvenmiş ve dine olan güvenden dolayı alkışlamıştı. Ama ne yazık ki, Feto denilen engerek yılanı zehirini saçmak için başını çıkarttığı an, mes'eleyi anlamış oldu.
Oldu ama, bu terör örgütü bir hayli mesafe katetmiş, milletin tepesine bomba yağdırmak için uçak kaldıracak kadar örgütlenmişti. Nitekim öyle de oldu..
Her alanda, hırsızlanan sınav soruları, tüm kurum ve kuruluşlarda icra edilmiş, hatta Feto; hurafenin, uydurmacılığın girmediğini zannettiğimiz Diyanet bile bu konuda sınıfta kalmıştır. 2500 müstafi personeli ile Diyanet, çözülmüş, dökülmüş ve bu soytarının eline yeşil pasaport verilerek, ABD'ye kaçtığı, kaçırıldığı ayan beyan ortaya çıkmıştır.
Bu gün gelinen nokta, Feto'nun aleyhine görünse de, yinede; ülkemiz genelinde gizli veya aşikar çalışmaları, çabaları aynen devam etmektedir. Neden ve niçin?
Çünkü, aziz milletimiz, bu canbaza hala "din adamı" "evliya eren", "ermiş", "peygamber aşıkı" İslam'ı güzel özümzemiş biri olarak bilmektedir. Tüm yapmış olduğu sahteliklere, cinliklere, hainliklere, hinliklere bir türlü inanamamaktadır.
Sonuç yerine,
Feto, niçin ABD'de faaliyet göstermektedir? Niçin bir İslam ülkesinde yaşamıyor, illada ABD. ülkesini tercih etmektedir?
Tabii ki, ABD'de; sarı kafa Trump gitmiş olabilir, güle güle gitmiş olsun. Yeni seçien Joe Biden'de, aynı simsarı alkışlamakta, onu gözü gibi korumaktadır. Ve koruyacaktır!..
Çünkü, böylesi bir enternasyonal mihrak, ABD'de, ülke lehine kullanılacak, CİA'nın bulamayacağı, Rusya'nın aleyhine kullanılacak, İslam ülkelerinin bünyesinde neler olup bittiğini fişleyecek bir canbazdır.
Bu soytarıyı anlamak için, bilmek, tanımak için, aziz Kur'an'ı anlamak, tanımak, bol bol okuyarak ayetlerden bilgi çıkarmak lazımdır.
Zaten, böylesi bir mendebur " en büyük tehlike Kur'an Müslümanlığı" dememiş miydi? İşte, bu sebepledir ki, her Müslümanın nereden, nasıl, ne şekil oyuna geldiğini, aldatıldığını bilmesi elzem ve gereklidir.
Son sözler olarak, diyorum ve iddia ediyorum ki, bu soysuz, milletin İslam'a olan güvenini kullanarak bu günlere gelmiştir. Ne diyelim? Halen bu şarlatanın kendilerini kurtaracağına inanan, gafil, saf, biçare insanlara üzülmemiz elde değildir.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın