FETHİN SEMBOLÜ AYASOFYA !..
Tarihçilere göre, " Dünyanın sekizinci harikası" Ayasofya mabedi, müze yapıldığından bu yana mahzun ve mükedderdir. Yüzde doksan sekizi Müslüman olan bir ülkede, böylesi bir mabedin öksüz, boynu bükük, ezansız, namazsız kalması, 83 milyon nüfusun onuruyla, izzetiyle, şerefiyle ve istiklali ile istihza etmek demektir.
Mübarek Ayasofya mabedi, İstanbul'daki sair camiler olan Bayezid, Fatih, Sultan Ahmed, Süleymaniye ve benzeri camiler gibi ulu bir mabed, ecdat yadigari, bu milletin din, iman ve inancına vasiyyet edilmiş, atamız Fatih Sultan Mehmed'in bu millet evlatlarına emanet etmiş olduğu ulu bir camidir.
Gazi Mustafa Kemal Atarük; bu gün yaşamış olsaydı, bizlere kahredecek, bu günkü koşullar muvacehesinde bizleri kahırla, sitemle suçlamış olacaktı. Çünkü,
Yunan ve Batı'nın sair ülkeleri, yüzlerce camii bırakarak, terki diyar eden, sürünen, sürüklenen Endüüs Müslümanlarından,mabedlerinden kat'iyyen söz etmemekte, vurdum duymazlıktan gelerek, kalitesiz, nazari dikkate alınmayan Yunan salvolarına dikkat çekmektedirler.
Bir kere, Türkiye Cumhuriyeti, milletiyle, devletiyle, istiklali ile, Bayrağı ile, Kur'an'ı ile, inancıyla,ezanlarıyla, mabedlerinin var oluşu ile özgür, bağımsız bir ülkedir.
Bağımsızlığı için yüz binleri kara toprağın kara bağrına vermiş bir milletin evladları, tabii ki, fethin sembolü olan Ayasofya'nın, öksüz, ezansız, müze olarak, kapılarının kapalı kalmasına vicdanı, gönlü ve imanı razı olmayacaktır.
Fatih Sultan Mehmet han; böylesi bir mabedi camiye tahvil eder iken, ne Şeyhul İslam'a, ne baş vezire, nede o zaman ki hukuk sistemine baş vurmamıştır.
Fetihten sonra, ilk cuma namazını Ayasofya'da kılan, hutbesini Akşemseddin'e okutan atamız Fatih'in evladları olarak, Danıştayımıza, böylesi güzide bir yargı kurumuna hürmetimizin yanı sıra, Ayasofya mabedinin camii özgürlüğüne ilintisiz ve ilgisiz kalması gerekir.
Bu açıdan, İstanbul ve sair diyarlarda milletimez açık camilerde olduğu gibi, Ayasofyaü üzerinde tartışmalar yapılması, ileri geri konuşulması, Yunan ve başka ülkelerin sözlerine kulak asılması abesle iştiğal olacaktır.
Endülüs diyarının binlerce camileri tek tek kapatılır iken, Atina'da bir tane bile camii, minare bırakılmaz iken, devletimize, milletimize her hangi bir danışma, görüş alışı verişi yapmak lütfunda bulundular mı acaba?
Ne acı ki, bir zamanlar, merhum Osman Yüksel Serden Geçti; Ayasofya'nın camii olarak ibadete açılması için teşebbüste bulunmuş, bu mevzuda yazmış, çizmiş gündem oluşturmuştu. Ne yaptılar delikanlı yiğite?
Üstad Osman Yüksel Serdengeçti bey, idamla yargılanmış, örselenmiş ve o büyük ruh savunmasını, müdaafasını korkmadan ürkmeden yapabilmiştir. Avukatlığını kim yapmıştı biliyor musunuz? Rahmetli Süleyman Arif Emre yapmıştı. Her ikisi de nurlar içinde yatsınlar.
Dolayısıyla, Fatih'in vakfiyesi, bu konudaki vasiyyeti nazari itibare alanırak, Ayasofya'nın bir an önce, hemde acilen camii olarak ibadete açılması, minarelerinde beş vakit ezanın okunması bir zorunluluktur.
Sonuç yerne;
Bir daha da, Türk- İslam hayatımızda, bu tür yanlışlara düşülmemesi, tüm mabedlerin vakfiyesi, konumu, kuruluşu hakkında bir kısım düşüncelere saplanıp kalınmamalıdır.
1934'ü orada bırakalım. Yukarı satırlarda da ifade edildiği gibi, merhum Atarük; bu gün olsaydı, müze yapılmasına müsaade etmez, yapanları, yapmak isteyenleri de cezai müeyyidelerle cezalandırırdı. Tıpkı, Mason localarını kapattığı gibi, komünizan derneklerini yok ettiği gibii..
Ayrıca, İstanbul'da faal durumda olan Ruhbanlığın , Fener Rum Patrikliğinin dikkatli olması, Ayasofya Fetih caminin hakkında her hangi bir görüş, düşünce ifade etmemesi lüzumludur.
Aksi halde, böylesi bir tutum ve davranış, ateşle oynamak gibi olacaktır. Millet bünyesinde dalgalanmalara, tartışmalara meydan verecektir.
Ayasofya, 916 yıl Kilise olarak hizmet etmiş, fetihten sonra da 482 yıl camii olarak ibadete açık kalmış bir şah eserdir. Böylesi, bir şah eserin Kilise olarak insan bulamaycağına göre, müze olarak da bir hizmeti söz konusu olamayacaktır. Hal böyle iken,
83 milyon nüfus potansiyelinin tamamı, Ayasofya fetih eseridir, camidir, mabeddir, mabed olarak kalmalıdır düşüncesini taşımaktadır.
Rabbimiz, bu konuda tüm emeği geçen devlet ricalini başarılı kılsın, emeklerini zayi etmesin, Birlerini bin yapsın!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın