En Güzel Örnek
De ki ‘’ Ben de sadece sizin gibi bir beşerim. Bana Tanrınızın bir tek ilah olduğu vahyedilmiştir. Doğruca O’na yönelin ,O’ndan bağışlanma dileyin ‘’.(Fussilet 6)diye buyurdu Rabbi.
Evet şüphesiz O bir beşerdi,tüm beşerler gibi.
Oğlunu kaybedince ağlayan mahzun bir baba;
hanımına kırılan sevgi dolu bir yürek;
akrabalarını koruyup kollayan müşfik bir hısım;
askerlerine liderlik eden muzaffer bir kumandan;
şehrini imar eden bir hükümdar;
istişare eden bir bilge alim;
sevdiğine muhabbet besleyen bir dost;
acı çeken, hasta olan;
zaman zaman mutlu olup dişleri görünesiye gülen bir insandı O.
Tüm insanların yaşayabileceği sıkıntıları yaşayan bir beşerdi. Lakin tahammül gücü kâmil seviyede olan, mukavemet sahibi, tüm sıkıntılara rağmen yılmayan, aynı oranda teslim ve tevekkül sahibi bir beşerdi.
Ölen evladını toprağa verip davası uğruna cihada giden acılı bir baba, eşleri arasında adaletle hükmetmek için ölüm döşeğindeyken bile Aişe’sinin (r.a) yanında son nefesini vermek istediğinden diğer eşinden izin isteyen adil bir eş.
Zulme uğradığı zaman zalimler için Allah’ın gazabını değil rızasını isteyen kalbi merhamet yüklü bir elçi, doğduğu büyüdüğü, nübüvvete mazhar olduğu kutsal beldeden ayrılırken hasretini içine akıtan bir hüzün insanı idi O.
Tüm çocuklarının ölüm acısını kendi hayattayken yaşayıp geride kalan tek kızı Fatıma’ya (ra) kıyamayan ama “Benim Peygamber olduğuma güvenme!” diyerek kızının ahiretini kurtarmak isteyen ve yetim kalmışların en şefkatlisiydi.
Sevdiklerini tek tek yitirip hüznünün olgunluğunu katmerleştirdiği kâmil bir insandı. Bazen neşeli, çoğu zaman kederli. Nedeni sorulduğunda “ümmetim” diyen bir dertliydi O. Hanımlarının pişirdiği yemeği dudak bükmeden yiyen, yiyecek bir şey bulunmadığında oruç tutma sebebine sevinen bir takva ehliydi.
Sırtındaki abayı çekip “Bu benim olsun” diyen bedeviye ikiletmeden abasını çıkaran en hayırlı veren eldi O. Babası ölüp yetim kalan çocuğa “Ben senin baban olayım mı ?” diye soran en şefkatli sorgu meleğiydi.
Genç eşinin hallerine ayak uyduran onunla yarışlar yapan bir civan delikanlı, düşmanın tuzaklarını basiretiyle tek tek bozan ferasetli bir komutandı.
İstişare sonucu yanlış karar alınıp da savaş kazanmalarına engel olsalar da ashabına kızmayan ama bir kez daha aynı yılanın ısırığına da maruz kalmayan basiret timsaliydi O.
Evet sadece bir beşerdi .Öyle bir beşer ki Rabbi (A.C) O’na “Ve Seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.”(Enbiya 107)buyurarak hem ilahi vahye mazhar olması hem beşer olma hasletiyle yol almış sıratı müstakim ince çizgisindeydi O.
En yüce ahlâk üzerine yaşayan, en güzel örnek olarak hayat süren ve O na itaat edilirse kişinin salihler, peygamberler, şehitlerle anılacağı en koruyucu sığınağıydı insanların. Tıpkı bizler gibi bir beşer lakin barındırdığı hasletler bakımından en hayırlı beşerdi .
İnananların Yüce Yaradanın rahmetine gark olacağı bu mübarek üç aylarda, gelin tekrar alemlere rahmet olan Rasülümüzün giymiş olduğu güzel ahlak esvabını biz de sırtımıza geçirelim. Kavli leyyin olan dilinin özellikleriyle tatlandıralım dillerimizi. Kalbe huzur salan halleriyle bezeyelim haleti ruhiyelerimizi. Evladını kaybettiğinde akıttığı şefkat yaşlarıyla ıslatalım her zerremizi.
Vakarlı ve kavim duruşunu kuşanıp dosta güven düşmana korku salalım bizler de. Rabbinin kelamıyla tanıştırıldığı ilk gün gibi bizler de yeniden tanışalım yüce kitabımızla bir Ramazan günü.
Emanet aldığı Kur’anı nasıl anlayıp yaşadıysa biz de hayata geçirelim okuduklarımızı .Veda hutbesinde “Size iki şey bırakıyorum birisi Allah’ın kelamı biri benim sünnetimdir.” dediği ama bizlerin ihmal ettiği emanetleri hakkıyla yaşamak için niyetimizi tazeleyelim yeniden. Her beşer gibi verirken son nefesini “En yüce Dosta”sözüyle Dostuna kavuştuğu gibi bizler de bu emanetleri hakkıyla son nefesimize kadar taşırsak umarız ki en yüce dostun dostuna erişebilme duasına mazhar oluruz.
İnsanların en güzelini bu dünyada göremeyen biz ümmetinin ahirette O ‘na komşu olması duasıyla geçirelim Ramazanlarımızı ve Ramazan bilelim her ayı. O’na layık bir ümmet olabilme ümidiyle tüm kötü hasletlerimize tutturalım oruçlarımızı. Dillerimize, gözlerimize, ellerimize, kalbimize Ramazan sonrası bile kesilmeyen bir oruç programı uygulayalım. İmsak vaktiyle eşitlensin tüm vakitlerimiz ve yasak bilsin tüm kötülükleri, zulümleri insanoğlu.
O en güzel insana benzemeye çalışmakla son bulsun dünya hayatımız.
Zira biliriz ki en güzel, yaşanası hayat ölümden sonra başlayacaktır tüm inananlar için .
Facebook Yorum
Yorum Yazın