Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

EMNİYET İNSANI OLMAK VE ŞARTLARI !.. 

     " Allah, size emanet edilen şeyleri mutlaka ehline vermenizi  ve insanlar arasında hüküm verecek olursanız adâletle hüküm vermenizi emrediyor. Allah size nede güzel öğüt veriyor; zira Allah akıl sır ermez bir biçimde her şeyi işiten, her şeyi görendir." (Nisâ sûresi, âyet 58 ) 

    " Emanet: " bir şeyin sorumluluğunu geçici olarak birine tevdi etmek" anlamına gelir. Bu âyetin üç tür muhatabı vardır. Biri doğrudan muhataptır, diğer ikisi dolaylı muhataplardır. Bunlar:

     1- Seçme ve tayin etme makamında olan kimseler. 2- Ehliyet ve liyakate sahip olmadığı halde emanete talip olan kimseler. 3- Ehliyet ve liyakat sahibi olduğu halde emaneti üstlenmekten kaçınan kimseler. 

     İbn Ömer, üreme organlarına varana dek, tüm organları " emanetler" arasında saymıştır. Âyette en geniş anlamıyla kullanılmıştır. Maddi, mânevi, siyasal, sosyal ve ekonomik tüm sorumluluklar buna dahildir. 

     İkinci cümleden, âyette özellikle kastedilen emanetin yönetim ve otoriteyle ilgili tüm makam ve mevkiler olduğu anlaşılmaktadır. Ehliyet ve liyakatın olmazsa olmaz şartı dörttür:

     1- Kişinin Allah'a nisbetle liyakat  ve ehliyet şartı: Yetenek ve sorumluluk bilincidir. 2- Kişinin kendisine nisbetle liyakat ve ehliyet şartı: Yetenek ve yeterliliktir. 3- Kişinin emanete nisbetle liyakat ve ehliyet şartı: Meşruluktur. 4- Kişinin insanlara nisbetle liyakat ve ehliyet şartı: İnsanlara yararlı olmaktır. 

     Emaneti ehline vermemek üç kat zulümdür: 1- Emanetin kendisine , 2- Emanetin verildiği liyakatsiz kişiye, 3- Emanet kendisine verilmesi gerekirken verilmeyen liyakatli kişiye. 

     Kur'an'ın inşa ettiği akıl kendisine bahşedilen tüm nimetlere birer emanet gözüyle bakar. Emanet eden emanet edilene ya güvenmiştir, veya güvenilir olup olmadığını sınamaktadır. Emanet edilen kimse emanete ya sadâkat gösterir ya da ihanet eder. 

     Allah'ın insana emanet ettiği her değer için her iki kategorideki her iki şık da ihtimal dahilindedir. Emanetin Allah- insan ilişkisine ve insan-insan ilişkisine taalluk eden boyutları vardır. 

     İnsan her günahı Allah'ın kendisine emanet ettiği bir imkan, organ ve güçle işler. Bu yüzden her günah ilâhî emanete ihanet anlamı taşır. Günahtan dolayı, hiç bir günahın kendisine hiçbir zarar veremediği Allah'a tevbe etme şartının gerekçesi budur."  ( Kur'an Meeali. M. İslamoğlu, sayfa 162-163)

      Emanete; bu kadar önem veren Yüce Allah, Müslümanların her şeyden önce Kur'an emanetine, kutsal değerlere sahip olmasını istemektedir. Aziz Kur'an'a sahip olamayan Müslümanlar, başka neleri, hangi kutsalları muhafaza edebilir ki? 

     Sevgili Peygamberimiz (sav) de emanete sahip çıkmanın, emniyet insanı olmanın şartlarını şu arzedeceğim hadisi ile bizlere emri  ferman buyurmuştur:

     " Siz bana altı mes'ele de söz verin; bende size cenneti tekeffül edeceğim: 

     1- " Konuşurken dosdoğru konuşun". Evet, davranış ve beyânlarınız dosdoğru olsun. Ve sizler bu konuda âdetâ birer oka benzeyin. .

     2- " Va'dettiğinizi yerine getirin". Zaten bunun aksi münafıklık alametidir. 

      3- " Emanette emin olun". Bir yerde emin bilindiğinizdedn dolayı size bir şey emânet edilmişse, sakın sizi böyle zannedeni, zannın da yalancı çıkarmayın; Hatta, onların hüsnü zanlarını âhirette dahi yalan çıkarmamaya bakın!

     4- " İffteli olun". Irz ve namasunuzu koruyun. Başkalarının ırz ve namusunu aynen kendi namusunuz gibi muhafaza edin.

     5- " Gözlerinizi harama karşı kapayın." Size ait olmayan şeylere bakmayın ve istifadenize mezun olmadığınız şeylere göz dikmeyin.

     6- " Elinizi başkalarına zarar vermekten uzak tutun." ( Hadis-i şerif) 

     Netice ve sonuç yerine;

     Ne yazık ki, eminlik, emin insan  olmak, bize tevdi edilen emanete sahip çıkma mevzuunda sınıfta kalmışızdır. 

     Hemde, her alanda, oy, rey, seçim, seçmen, memuriyet, emrimiz altındakilere karşı emniyet insanı olma hususunda sınıfta kalmış durumdadıyz. 

     Devletin bize vermiş olduğu cümle nimetlere, emrimize tevdilen imamlık, din sınıfı, memuriyet, öğretmen ve öğrencilik hususlarında perişanız, mahvolmuşluğu yaşamaktayız. 

     Irz, namus hususunda sınıfta kalmış, mahkeme kapılarında yardım dilenir durumdayız. Okullarımızda  kamplaşma dibe vurmuş, hoca, öğrenci ilişkilerinde emniyet, güven kalmamış tamamen, düşman kamplara bölünmüş durumdayız. 

     Evlerimizde, istenen huzuru, rahatı, maneviyatı göremiyoruz. Kız, erkek çocukları, ebeveynlerini dinlemez olmuş, ebeveyn çocuklarının haklarını gözetmiyor, ayırımcılık, eşit davranmama  yine dibe vurmuştur. 

      Onun içindir ki, hakkı âli tutacak bireylere ihtiyacımız bulunmaktadır. Hakkı konuşacak, hakkı anlatacak, hak yolunda istikamet üzere yürüyecek millet fertlerine ne kadar da muhtacız. 

      Yüce Allah, bizleri, emin insan eylesin!.. Güvenilir, güven duyulur Müslümanların safında haşr eylesin!.. Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın