DÜNYAYA BAĞLILIĞIMIZ
DÜNYAYA BAĞLILIĞIMIZ NOKTASINDA, İLİŞKİLERİMİZ NASIL OLMALIDIR?..
" Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez." ( Tevbe sûresi, âyet 109 )
Allah Resûlü (sav) yeminle ifade ediyor:
" Allah'a yemin olsun ki, âhirete göre dünya, ancak sizden birinin parmağını denize daldırması gibidir. Baksın bakalım kendisine ne dönecek? Parmağı denizden ne getirebilecek?" ( Hâkim, Müstedrek, 4/319)
İnsanoğlu, yaratıdılğından bu yana, sürekli dünya sevgisi, ahiret alemi hususunda bocalayan, zorlanan, ekseri zamanlarda da dünya sevgisine mağlup olan bir varlıktır!..
Dünya tarihini şöylece bir gözden geçirecek olursak, karşımıza bu hususta muazzam bir güruh çıkacaktır ki, dünya uğruna, dünyaya bağlanma, sevgisi namına kimler, kimler çıkacaktır!..
Habil-Kabil kavgası, Firavun-Musa düellosu, İbrahim-Azer tartışması, Karun'un, hadsiz, hesapsız mal varlığı ve Mekke kodamanlarının, Peygamberi susturmak için, İslam'ın gür sadasını boğmak için nafile, boş, saçma direnişleri!..
" O halde " Dünyaya bağlılığımız noktasındaki ilişkilerimiz nasıl olmalı?" sorusuna gemi ve deniz gibi şeklinde bir cevap verebiliriz. Tabii ki deniz gemi için olmazsa olmaz bir etmendir. Deniz olmazsa gemi diye bir şeyin olmasının da bir anlamı yoktur.
Ancak geminin bir yerinden bir delik açarsanız ve deniz suyu geminin içerisine gitmeye başlarsa bu geminin sonu anlamına gelir. Deniz geminin dışında olduğu sürece çok faydalı iken gemi onu içeriye misafir ettiğinde onun sonu olabilmektedir.
İşte bizlerin dünya kazancını elde etmeye dair duyduğumuz aşırı ilgi de böyledir. Eğer dünyanın süsüne aldanıp buna bağlanır ve kalbimize misafir edecek olursak bu bizim için öteki dünyada sıkıntılar yaşayacağımız anlamına gelir.
Dünya üzerindeki her şey gelip geçicidir ve onlara gönül bağlamamız bizleri sürekli bir biçimde asıl olandan uzaklaştıracaktır. Üstelik ahiret hayatımızda ki sonsuz mutluluğumuzu dünya hayatının geçici mutluluğu ile kıyaslamamız çok ucuz bir tercih olacaktır.
Bakın dünya hayatı işte bu kadar basit bir zaman dilimini teşkil ediyor. Öyle ki parmağımızı denize batırıp parmağımızdan kendimize getirebildiğimiz kalan şey kadar değerli bir hayattır.
Tabi ki Allah bizlere zenginlik verebilir. Bunun herhangi bir sakıncası da yoktur. Fakat bu durumda asıl mülk sahibinin Allah olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Öyle ki elde ettiğimiz bu zenginliğe gönlümüzü kaptırmamalıyız.
Bir gün yeni zengin olmuş bir adam Hasan-ı Basri'nin yanına gelerek: " Kazandıklarımız huzurumu bozuyor, namazda huşu duyamıyorum. Oysa siz daha varlıklısınız, nasıl huzur içinde namaz kılabiliyorsunuz?" diye sorar. İmam şu cevabı verir.
"- Aramızdaki fark şudur ki, ben develerimizi ahıra bağlıyorum, sen ise gönlüne..." ( İktibas/ H. Ertürk, Mart 2011, sayfa 27-28)
Onun içindir ki, biz Müslümanlar, yukarıda zikredilen hususlar üzerinde düşünmeli, taakkul etmeliyiz. Dünya sevgisi noktasındaki dökülmüşlüklerimiz sebebiyle inanın her yanımız çürümüş durumdadır.
Sonuç olarak;
Mes'eleye, şöyle bir bakış açısıyla bakar isek, kapitalist bir anlayışı içerisinde tükenip gidiyoruz. Halbu ki, fakirlerin biz Müslümanların malları üzerinde hakları bulunmaktadır. Zikredilen hakları, mutlaka sahiplerine vermemiz bizim mallarımızı eksiltmeyecek, bilakis malımızı bereketlendirecektir!..
Belki de, bu çeşit ikazlar, uyarılar ve tembihler tabii ki, nefsimizin hoşuna gitmeyecek, Bilakis, zekatı verilmiş, malı tasarruf ederken, gönül rahatlığı içerisinde sarfetmiş olacağız!..
Tüm bu gayretlerimiz, koşuşturmalarımız cennet ehil hale gelmek, cennet nimetleri içerisinde ebedi bir hayat sürmek içindir!.. Dolayısıyla, ahiretimiz için azık tedarikinde bulunacağız, az yaşayıp, çok yaşayıp bu işten sıyrılmak mümkün olmadığına göre, bizler nefsimizi ve onun baskısını esir kılacağız!..
Tüm bu dünya perestliğini önlemenin yolu, ölümün gerçek olduğuna ve ahiretin azığı için gayretli olmamızı içermektedir. Ve unutmamalıyız ki, tüm yaratıklar ölümlüdür, dolayısıyla, insanlarda ister inançlı, ister inançsız olsun, Rabbin huzuruna fevc fevc gidecektir!... Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın