Diyanet İşleri Başkanlığımızı Aktif Göreve Çağırıyoruz !..
Bu azizi millet evlatları, Diyanet İşleri Başkanlığına, Din İşleri Yüksek Kurulu fetvalarına, çalışmalarına candan bağlı ve saygılı bir millettir.
Bu sebeple, milletimiz; genç, ihtiyar her kesim istiyor ki, ortalıkta dönüp dolaşan, hoca kılıklı, alim geçinen, cübbeli geçinen, mistik zannedilen, evliya bilinen (!) ve saçma, sapan, akıl almaz sözler sarfeden biçarelerin üzerine üzerine giderek, almış olduğu insiyatif ve görevi yerine getirmesidir.
Aksi takdirde, " kadınlar dayak yiyorsa şükretsin" diyn biçare ve zavallılar çoğalacak, ortamı ve ortalığı velveleye verecek, toz duman edeceklerdir.
Nitekim öyle de olmaktadır. Hatta, sayın Cumhurbaşkanımız da bıkmış, usanmış olacaktır ki, mes'eleyi dillendirmiş, acı acı sitemde bulunmuş ve Din İşleri Yüksek Kurulumuzu göreve çağırmıştır.
Bir kere, 15 Temmuz kalkışmasına kalkan meczup, tam tamamına bu ülkede 40 yıl çalıştı, çabaladı, sinsi, sinsi faaliyette bulundu, ağladı, sel sümük akıttı, bu sayede " Himmet paraları" toplayarak, sonrasında bu milleti arkadan hançerledi ve sıvışıp, defolup bu ülkeden kaçmış, şimdi, zangoçların çan seslerinin altında mesut ve bahtiyardır.
Feto canavarının kaçması ile, mes'ele bitmiş, ülkemiz ve milletimiz huzura, rahata, felaha ermiş değildir!.. Bu defada, cübbelisi, cübbesizi, Nureddin Yıldız'ı, bir sürü isim ve adlarını bilemediğimiz hödükler ortaya fırlamış, bu aziz milletin kutsalına saldırıya geçmişlerdir.
" Kedicik babası" denilen şarlatan, saf, masum, tertemiz kız çocuklarını aldatarak, kandırarak, onların iffetsiz duruma düşürmekte, müzik eşliğinde, göz önünde ve tam karşısında onlara dans ettirerek, pis nefsini, kötü iştahını tatmin etmektedir.
Bir diğeri ve başkaları, kimileri ayak ve eteklerini öptürmekte, " Yetiş ya şeyhim!" diyerek vaveyla koparmakta, kimileri, "Kadınlar dayak yiyorsa şükretsinler" diye herzede bulunmakta, kimileri Kur'an dışı söylemleriyle milletimizin duygu ve İslami düşüncelerini bombardıman etmektedir.
Hal böyle iken; yüz otuz bine yakın kitlesi ile Diyanet İşleri Başkanlığımız bu ülkede ne yapmaktadır?.. Sadece, anlamadan hatimler devirmek için mi, Süleyman Çeleb'nin yalan, yanlış mevlid şiirini, dirileri bırakıp, ölüleri diriltmek için mi bulunmaktadırlar?
Her mahallede, " el aldım" " el veriyorum" evleri türer iken, " 21 Yasin" " 40 Yasin" anlamsız porğramları düzenlenir iken, Din İşleri Yüksek Kurulumuz neden çekinmekte, neden korkmaktadır?
Sayın Cumhurbaşkanımız, bütün imkanları, bütün yetkileri uhdelerine vermesine rağmen, hala da, sus-pus kalırlarsa, etkin, aktif bir çalışma içerisine girmezlerse, vallahi, bu millet, Başkanlığa hakkını helal etmeyecek, ülke içerisinde meydana gelmiş ve gelecek her türlü menfi oluşumlardan Diyanet'i sorumlu tutacaktır!..
Ne yapılmalıdır?
Bir kere, cemaatleri, pir evlerini, şeyhleri, müridanı denetlemeye, ne yaptıklarını, ne yapacaklarını, nereden kazandıklarını, gelirlerinin, bütçelerinin miktarını bu millete açıklamaları gerekir..
Hanımların; mahalle aralarında; bilinçsizce " el aldım" El verdim" saçmalığına son vererek, onlara; camilerde kadınlar mescidi ihdas ederek, cuma namazlarına, vakit namazlarına gelmelerini sağlamak, cenaze namazlarına katılmalarını temin etmek lazımdır.
"Hanımların cuma namazlarına gitmeleri için bir sakınca, bir yaptırım yoktur " sözü askıda kalacak, bizzat denetlenerek, camilerde hanımlar mescidine erkek cemaatler sokulmayacaktır.
Bütün müridan evleri kontrola tabi tutulmalı, ellerde dolaşan, pirlerin, şeyhlerin hikaye türü, rüya türü keramet masallarına ait kitapları bir bir toplatılıp, aziz İslam'ın; müçtehidlerin mümtaz çalışmaları, günümüz İslam alimlerinin, İlahiyatçıların eserleri gündeme alınmalıdır.
Sokaklarımız da; sakal, sarık yarışmasından ziyade, bu millete ilim sunulmalı, Kur'anî emirler, kurtuluş reçeteler sunulmalıdır. Kur'an'ı Kerim hatimleri okunmalı, anlaşılmalı ve emirleri yaşanması doğrultusunda acil, ivedi, tedbirler alınmalıdır.
Netice olarak;
Bu aziz millet evlatları; maalesef, sokaklarda, medyada, basında, yayında meydana gelen din dışı safsatalardan usanmış, meşhur olmak, gündemde kalmak isteyen zorbalardan kurtulmak istemektedir.
TV. kanalları, izlenmek, takip edilmek, reyting uğruna, her türlü densizliği yapmakta ve milletin saf, masum İslami yapılarını hesaba katmamaktadırlar!.. Onun içindir ki,
RTÜK, ne için kurulmuş, kim nerede, nasıl konuşmakta, tüm bunları takip ederek, şu ana kadar meydana gelmiş menfi, çelişki dolu sözlerin, konuşmaların, sohbetlerin bitirilmesini sağlamalıdır.
Maalesef, okumayan, okumak istemeyen bir milletiz!.. Ama, TV'da, basında, yayında bir şarlatanın sözü mevzu bahis olduğu zaman, o tür sözler dillendirilmekte, çarşıda, pazarda, orada, burada dedikodusu yapılmaktadır.
Başkanlık; bu tür olumsuz şeyleri önlemek için, Başkanlığın; akla ve mantığa hitap eden Kur'anî eserleri gündeme alınmalı, İlahiyatçıların bilgi birikimleri milletimize yansıtılmalıdır. Yoksa, sus pus durmakla, meydanda, kargaşa çıkaran sapıkların, sapkınların, cindarların, menfaatçıların eylemleri bitmeyecektir.. Selam ve dua ile..
Facebook Yorum
Yorum Yazın