Dert Çok, Dertli İnsan Az (1)
Abdülmetin Hocaefendi bir vaazında, hocaların tatil gibi bir lüksünün olmadığını, tatile gideceklerse, koltuklarının altına rahlelerini, kitaplarını sıkıştırıp gideceklerini ve orada hizmetlerine ve derslerine devam edeceklerini ifade ediyor.
Muhterem Osman Nuri Topbaş Hoca Efendi (herkes için), tatilin kabirde olduğunu, orada bol bol dinleneceğimizi söylüyor.
Hocadan kastımızın sadece İmamlar olmadığını burada ifade edelim.
Şimdi bakıyorsunuz, adam 2 ay 3 ay ortalarda yok! Kimisi yaylada, kimisi bayırda, kimisi çiçeklerinin, böceklerinin, meyve ağaçlarının peşinde!..
Oralarda hizmetlerini sürdürüyorlarsa sözümüz yok. Allah mübarek etsin.
Şikayet edenlerle etmeyenlere baktığınızda en çok şikayet edenlerin gene tatildekiler olduğunu görüyorsunuz!
Nasıl mı şikayetleniyorlar?
Hem insanların halinden şikayetleri var hem de kimsenin gelmediğinden şikayetçiler!
Yine kendi kendime dolduruşa geliyorum galiba;
Yahu hocam! Onun ayaklarına SEN gideceksin. O sana niye gelsin? O gelmiyorsa Sen git be hocam! Bu vazife sana neden verilmiş? Bak isminin başında "Hoca" sıfatı var! Bu herkese nasip olmaz! Efendimiz sav ayağına mı beklemiş de sen ayağına bekliyorsun!?
Lütfen bizim sinirlerimiz daha fazla gerilmesin! Bu konuda sizlerden yardım bekliyoruz?!
Halbuki kendine bu işi dert edinmiş dertli hocaların ise hiç şikayetlenmediklerini, "Bizim vazifemiz sadece çalışmak. Sonuç Rabbimizin tasarrufunda" dediklerini duyuyorsunuz.
Hüsrev HocaEfendi aklıma geldi.
Bu hocamız bir gün derse çok hüzünlü bir şekilde gelir. Durumu soran talebelerine, kızının vefat ettiğini, dersten sonra cenazesini kaldırmaya gideceğini söyler. Bu arada ifade edelim, Hocaefendi ders verdiği yere 3 vesait ile gidiyor.
Gene bir gün Hüsrev Efendi çok hastadır. Dersi evinde işlemektedir. Talebeler dersi ertelemeyi teklif ederler. Hoca işaret parmağını kaldırarak "Yarabbi şahit ol! Ben istemedim onlar istedi!" der.
Bir büyüğüm, hocaların hepsi görevini hakkıyla icra etse Türkiye'yi kimse alt edemez, der. Bu mesleği çok iyi icra eden hocalarımız olduğunu iyi biliyorum ve onlara müteşekkir olduğumuzu burada hemen ifade edelim!
Bu arada memnuniyet verici gelişmeler de oluyor: müftülüğümüz yatakları gayri sıhhi ve bozuk olan bir Kur'an kursumuzun yataklarını yenileyecekleri müjdesini verdi.
Kendilerine teşekkür ediyorum.
Bir tanıdığımın içine, acaba yöneticiler kabul ederler mi şüphesi doğdu!
Bu, talebelere yazık olur anlamına gelir! İnşallah öyle bir şey olmayacak. Öyle olursa ne olur? Bilmem belki hem bu dünya hem de ahiretleri onlara dar gelir!!!
Muhterem Osman Nuri Topbaş Hoca Efendi'nin "Tebliğe muhtaç insanlar varken, kendi imanımızla öğünemeyiz!" sözünden sonra etrafıma baktım, kendimden başka kızacak kimse bulamadım!
Öyle demişti Muhterem Osman Efendi..."Kendinizden başka hiç bir şeyden şikayetiniz olmasın!"
İzmir'in bazı semtlerini dolaşırken bazı gençlerin halini gördüğümde, o bahsi geçen hocaların hepsini kendi vicdanlarına bıraktım, etrafıma bir kez daha baktım ve kendimden başka şikayet edecek kimse bulamadım!...
Canım çok sıkılıyor!
Facebook Yorum
Yorum Yazın