DEMOKRASİ VE İSLAM, İKİ AYRI HAYAT TARZIDIR!..
" Eğer ona destek vermezseniz, unutmayın ki ona Allah yardım edecektir. İnkârda direnenler onu sürüp çıkardıkları zaman ( Muhamadde sadece) iki kişiden biriydi. Hani o ikisi mağaradayken, o arkadaşına " Tasalanma, Allah bizimle beraberdir!" demişti de, bunun üzerine Allah ona katından bir sükunet indirmiş ve onu sizin görmediğniz güçlerle takviye etmişti. Böylece inkârda ısrar edenlerin dâvâsını alçalttı, Allah'ın dâvâsıysa en yüce olma konumunu korudu, çünkü Allah'tı her işinde mükememel olan, her hükmünde üstün hikmetler bulunan." Tevbe sûresi, âyet 40)
Bilindiği üzere, esasen Allah'ın dâvâsını kimse yüceltmez, o zaten yücedir; ancak insan onunla kendini yüceltir. Hangi fert, hangi millet, İslam'a sarılmış, onun emirlerini yaşayarak bayraklaştırmış ise yücelmiş, yüce olmuş ve başları dik olarak yaşamışlardır.
Hal böyle iken, beşeri bir sistem olan demokrasi veya her hangi bir beşeri düşünceyi İslam'la karşılaştırırken öncelikle şu dikkat çekici hususların netleşmesi, bilinmesi gerekir.
İslam, siyasi talepleri olmayan, ferdi olarak insanların dini duygularını, İslami anlayışlarını tatmine yarayan bir şer'î manzume ve insan ise tüm insanlığın hayatını nizama sokan bir hayat sistemidir.
Demokrasi ise, tamamen beşeri bir düşünce sistemi olup, hükümranlığını insandan almakta, hakimiyeti Allah'a vermemektedir. Demokrasilerde birey, her türlü melaneti işlemeye, icra etmeye müsait iken, Allah'ın emrettiği sistemlerde beşere, her türlü günahı kebair yasaklanmış, icra etmiş olduğu zaman hem dünyevi, hem de uhrevi cezalarla karşılaşacağı bildirilmiştir. Şu ayete dikkat çekmek istiyorum:
" Her kim kendisine Allah'a kayıtsız şartsız teslimiyet yolundan başka bir din ararsa, bu kendisinden asla kabul edilmeyecektir; üstelik o âhirette de kaybedenlerden olacaktır." ( Âl-i İmran sûresi, âyet 85)
Zikredilen bu ayeti kerimeden anlıyoruz ki, tüm peygamberlerin yolu olan ve insanlığın değişmez değerlerinin öbür adı olan İslâm. İslâm'ın tek din oluşu, Allah'a kulluğun Allah'a kayıtsız ve şartsız teslim olmaktan başka bir yolunun bulunmayışı demektir.
Çünkü İslâm, Allah'ın hakkını teslim etmek için Allah'a kayıtsız ve şartsız teslim olmak demektir. Bir kere,
" Demokrasi ve İslam sadece siyasal açıdan değil, her açıdan çatışır. İslam'ın ahiret inancı karşısında demokrasi 'hiç'cidir. ( nihilist). İslam Allah'a ibadet esasına dayanır, Demokrasi ise hazcıdır ( hedonist).
İslam'ın aşkın hedeflerine karşılık demokrasinin hedefleri dünyevi, parasal ve tenseldir. İslam; insanın mutluluğunu sadece Allah'a ibadet etmekle mümkün görür. Namaz günlük hayatın en önemli Rabbani sığınağı, dünyevileşmeye karşı önemli ilahi bir parantezdir.
Demokrasinin eğlence, alış-veriş, müzik ve televizyon izleyicisi olmaktan başka sığınağı yoktur. Demokrasi ile İslam'ın örtüştüğünü, bir arada pekâlâ olabileceğini iddia edenler, giderek bir İslam demokrasisinden , Müslüman-demokratlardan bahsedenler bilerek ya da bilmeyerek şeytanın borusunu öttürmektedirler.
Demokrasi ile İslam'ı aynı potada imtizac ettireceğini sananlar, Allah ile, kıyamete kadar Allah'ın sırât-ı müstakîmi üzerine oturup kullara sağdan, soldan, arkadan önden yaklaşarak onları azdırmaya proğramlanmış İblis'i aynı hedefin işaretçileri gibi görmektedirler.
Demokrasi ile İslam'ın uzlaşacağını iddia edenler, uluslar arası Siyonizm gibi büyük oyunculara verdikleri sözlerin diyetlerini ödemektedirler.
Demokrasi ile İslam iki ayrı hayat tarzıdır, iki ayrı insan tipi yaratma girişimidir. İslam'ın insanı bildiğimiz gerçek insan ise, demokrasinin insanı pille çalışan yapay bir insan gibidir. Demokrasi insanı, tarihi, doğayı, duyguları, fıtratı çalmak istemektedir.
Yani gasıp olduğu gibi hırsızdır da. Hiçbir demokratik toplumun şükür ve kanaat toplumu olduğu görülmemiştir. Ama İslam böylesi toplumları çok oluşturmuştur. En önemlisi de her zaman oluşturmaya adaydır.
Şu anda her ne kadar dünya siyaseti İslam'ı demokrasinin yedeğine takmaya çalışıyorsa da bu hep böyle gidecek değildir. Bir gün gelecek, İslam'ın nebevi sesi gür şekilde duyulacaktır.
Bu tuzakları bozan yeni nebevî nesiller elbette olacaktır. Olmasa da hakikatler hiç bir zaman ilânihaye gizlenemeyecektir. Demokrasinin, " lekum dinukum ve liyedin " tefrikinde " dinukum" tarafına düştüğü, bir gün mutlaka teslim edilecektir." ( İktibas-Şubat 2011, A. Aras, say. 27))
Netice olarak;
İslam düşüncesi ile, Şer'î sistemle demokrasi denilen ithal ideolojiyi veya sistemi yan yana getirmek, yabancı, fikirlere, Aristo'ya, Greek fikriyatına hizmet etmek demektir.
Zaten, bütün haşmetiyle, bütün şanlı ve ünlü ismiyle var olan İslam, İslam ülkelerinin tamamında yaşanmasa, var olmasa bile, bir gün gelecektir, bütün heybetiyle silkinip yerinden kalkacak, İnsanlığın düşmüş olduğu perişanlıktan, pejmürdelikten, sefillikten kurtaracaktır.
Varsın, İslam'ın içerisine sızmış olan karaktersiz Feto gibi soytarılar, demokrasinin bir İslam anlayışı olduğunu, demokrasi ile İslam'ın kardeş fikirler manzumesi olduğunu iddia etsinler.
Hani, " İslam sosyalizmi" diye bir ucube fikir ortaya atılmıştı da ne oldu? Demek ki, aziz İslam'ın eklektik şeylere, kendisine abanmak istenen batıl, iblisce düşüncelere ihtiyacı bulunmamaktır.
Var olduğunu iddia eden çömezlerin, mutlaka demokrasi, beşeri uydurmadan hisseleri, menfaatleri bulunmaktadır ki, İslam'ın intişarını gerçekleştirmek için mağaraya sığınan Hz. Resul ve arkadaşı Hz. Ebu Bekir'e düşmanlık etmektedirler.
Rabbimiz!.. Ümmete ve milletimize güzel günler lütfetsin, aydınlık yarınlar bahşeylesin!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın