CİHADIN EN BÜYÜĞÜ İNSANLARA KUR'AN'I ANLATMAKTIR!..
" Madem öyle, artık sen inkarcılara uyma ve onlarla bu ( vahiy) sayesinde tüm gayretini sarf ederek büyük bir cihada giriş." ( Furkân sûresi, âyet 52)
Ayetin yorumu:
" Âlemlere rahmet olmak için, âlemlerini zahmetini yüklenmek gerekiyordu. Dolayısıyla; Her topluma ayrı bir peygamber gönderilmesi halinde bunların toplamından nasıl bir gayret ortaya çıkacak idiyse, sen de öylesine büyük bir çaba ortaya koy! Unutmayalım ki buradaki " büyük cihad" emri, daha Mekke döneminin 5-6 yıllarına rastlıyordu. O halde burada kastedilen " büyük cihad", bir savaş ya da fiili bir mücadele değil, ilâhi mesajın olabildiğince yaygınlaştırılmasıydı. " ( Kur'an-Meal-Tefsir)
Bu ayet izahından anlaşılıyor ki, insanlığı kurtarmak, cehaletten uzak tutmak için, aydınlık bir dünyada yaşamalarını temin etmek için ele alınacak konu, mevzuu, aziz Kur'an'ı elden ele dolaştırmak, içeriğini, kutlu mesajlarını fiiliyata dönüşmektir.
Böylesi bir cihad sağlanmış, tatbik edilmiş olursa kesin kes toplumlar refaha, mutluluğa, huzura, felaha ereceklerdir!.. Bireyler rahat edecek, aileler mutlu olacak, tüm insanlık saadet dolu yıllara kavuşmuş olacaktır!..
İnsanlar arası düello, kavga, senlik, benlik, ırkî sorunlar, soy-sop kavgaları, mezhepçilik, mezhebi üstünlük mes'eleleri, maddi düellolar, sen yersin, ben kazanırım, illetleri tamamen tarihe karışmış olacaktır!..
O halde, neyi bekliyoruz?
Elimizde böyle mutlu ve kutlu imkan var iken, bizim vurdum durmaz olmamız, el ense etmemiz, mes'elelerin üzerine yan gelerek yatmamız hangi düşüncenin, hangi vicdanın hesabı olacaktır? Şu ayeti kerime meallerine dikkat çekmek istiyorum:
" Ve Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. " ( Furkân sûresi, âyet 56)
" ( Ey Peygamber!) " Ben bu ( davet) karşılığında, dileyen kimsenin Rabbine doğru bir yol tutması dışında sizden herhangi bir ücret talep etmiyorum" de!" ( Furkân sûresi, âyet 57)
Ayeti kerime anlamından anlıyoruz ki, sevgili peygamberimiz 23 yıl gibi kısa bir sürede, insanlığa, ümmete mesajlarını sunmuş inananlar kurtuluşa erer iken, inanmayanlar baş aşağı, yüz üstü mahvolup helak olmuşlardır. Tarih sunuyor ki, Kisra'nın sonu, Bizans kralının mesajı kabul etmemesi sonucun, hak ile yeksan oluşunu tarih bizlere açık açık göstermektedir!..
Bir kere iyice düşünmeli ve idrak etmeliyiz ki, sultan Alpaslan'ın azıcık kuvveti karşısında, yığın yığın askeri kuvvetle gelmiş bulunan kral Diojen'in kahır ekseriyetiyle mağlup olarak esir düşmesi , imanın ne derece tesir etmiş olduğunu bizlere göstermektedir!.. Şu ayeti kerimeye dikkat çekmek istiyorum:
" Bu ( vahiy) insanlık için bir bilinç kaynağıdır; gönülden inananlar için de bir rehber ve bir rahmet membaıdır." ( Câsiye sûresi, âayet 20)
Hakikaten, tüm insanlığın muhtaç olduğu bu aziz kitap beşeriyetin eline tutuşturulmuş olsaydı, günümüz dünyasında hiç bir zaman kan, kıtal olmayacaktı. Ne Gazze'de Müslümanlar ezilecek, Yahudi emperyal güçlerine kat'iyyen boyun eğmeyeceklerdi. Veya, sair Türk diyarlarında insanlar dipçiklenmeeyeceeklerdi. Hak, hukuk, hakkaniyet revaçta olacak, insan, insanın kurdu olmayacaktı.
Binaenaleyh, aziz Kur'an'a saygı göstermek, onu evimizin en yüksek yerine asmak değildir. Veya bebelerin kundağına " Koruyucu kitap" niyetiyle koymak hiç değildir. Dolayısıyla, Kur'an'la cin kovalamak, muskalara alet etmek, göz değmesine nazar illetine kıraat etmek değildir. Mes'elenin özü şudur: Her Müslümana birey Kur'an'ı kalbinin en derin yerine koymasıdır..
" Sizden birine ölüm gelip de, " Rabbim! Bana bir miktar daha süre tanısaydın da ben de hayır hasenat yapıp iyilerden olsaydım!" diyeceği ( o gün) gelip çatmadan önce, size rızık olarak verdiklerimizden bir kısmını infak edin!" ( Münafikûn sûresi, âyet 10)
Netice olarak;
21 nci asrın insanına Kur'anî yönden büyük görevler düşmektedir. Bir kere, aziz Kur'an'a sarılmış olursak, her türlü şirk kapısı kapanacak, gavs, şeyh ,kutup , gavsül aktap, Mehdi sinsiliği defolup aramızdan çıkacaktır!..
Böylelikle, Kur'an; hiç bir kimsenin, zümrenin çıkar kitabı, sermaye kitabı olmayıp, insanlığa hak ve hakikat yolunda rehber olacaktır!.. Beşeri alanlarda, sağcılık kavgası, solculuk mücadelesi sona erecek, ne Allah'sız sosyalizm, nede madde tapıcılığı kapitalizm baykuşu ötme zemini bulamayacaktır..
Gök yüzünde ezanlar okunacak, minareler Müezzinin tekbir sesiyle çınlamış olacaktır! İşte, o zaman müşahede edilecektir, hak yerini bulmuş, insanlığın kurtuluş günü kendiliğinden gerçekleşmiş olacaktır!..
Rabbimiz!.. Bu güzel temennileri tahakkuk ettirsin, bu uğurda cihad yapan Müslümanlara da güç ve kuvvet ihsan buyursun!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın