ÇANAKKALE DESTANIMIZ!..
" Ve Allah uğrunda üstün çaba sarf ederek gereği gibi mücadele edin. O ( mesajını hayata taşımak için) sizi seçti; ve O din konusunda sizi zora koşmadı. ( Sizden tek istediği) atanız İbrahim'in inanç sistemine ( tabi olmanız). O sizleri bundan önce de bu vahyin ( gelişinden) sonra da Müslüman olarak isimlendirdi ki, elçi sizin için iyi bir model ve tanıklar olasınız." ( Hac sûresi, âyet 78)
Zikredilen bu ayetin kısaca yorumu şöyledir:
" Bu âyet açıkça Müslüman ve İslam adlandırmasının son vahiy ve son peygamberle sınırlı olmadığını ifade eder. Tüm vahiyler İslâm vahyi , o vahiylerin aslına uyan tüm mü'minler müslümandır.
İslâm, ezeli ve biricik hakikatin tüm zamanlardaki tezahürünün, bir başka ifadesiyle, insanlığın değişmez değerlerinin öbür adıdır. Her zaman ve zeminde yaşayan İslâm, cemaati için Allah'ın seçip beğendiği isim " müslüman" ismidir.
Şehîd, hem " şahit olan" hem de " şahit olunan" . Burada tanıklık ve modelliğe delalet eder.Mü'minin görevi hayatı insana şahiit kılmakta. Zira insan bu cihana, sahip olmak için değil şehid olmak için gelmiştir. Mü'minin bu şahitliği, hem tanıklığı hem de modelliği kapsar." ( Kur'an Meal-Tefsir)
" Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i,
Bedr'in Arslanları ancak bu bakadar şanlı idi!"
Merhum Akif'in " Çanakkale" destanını okuyupta hislenmemek, duygulanmamak, ağlamamak mümkün müdür? Çünkü, 253 bin şühedayı Çanakkale topraklarına gömmüş, defnetmiş bir milletiz!...
253 bin şehidinin yanı sıra bir o kadarda yaralı sakat vererek bu milletin çocukları vatan Anadolu'yu kurtarmış, sürü sürü üzerimize gelmiş, saldırmış bulunan emperyalist güçleri, tarümar ederek topraklarımızdan kovmasını, def etmesini bilmiştir.
1915 yılında okullarımız terhis edilmiş, bıyıkları yeni terlemiş bulunan civanları cepheye sürerek Canakkale Destanının yazılmasına, kazanılmasına sebep olunmuştur.
Bir kısım rivayetçi hocalar doğru bulmasa da , bana göre merhum Akif'in Bedir ile Çanakkale şehidlerini yan yana getirmesi çok çok doğal bir yaklaşıl tarzıdır.
Bedir şehitleri, müşrik ordularına karşı gögüs göğüse vuruşur iken, Çanakkale kahramanları da, Müslüman Türk'ün ezanı susmasın, bayrağı inmesin diye mücadele verilmiştir,
Merhum Akif'in " Çanakkale" isimli şiiri didik idik edilirse, orada muazzam bir destanın varlığı, yaşandığı göze çarpacaktır. Zaten, bu şiiri iyice tetkik edipte heyecan duymamak hoş bir davranış olmayacaktır.
"Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber"
Gerçekten, Çanakkale tapyalarında isim isim mezar bulmak, görmek mümkün değildir. O kan kokan topraklar zaten adam başı bir mezar, bir şehid otağıdır. Onun içindir ki,
Bir gün Mustafa Kemal, Seyyid onbaşının köyünü ziyaret ettiğinde, onunla karşılaşmış, kendisinden bir isteği olup olmadığını buyurduktan sonra, almış olduğu cevap dillere destan, gönüllere kazınmış şu tarihi sözü söylemiştir:
" Efendim!.. Ben sizden odun taşımak için bir ip ve kesmek için bir balta parası istiyorum" isteğini dile getirmiştir. İşte, bu söz unutulmamış ve unutulmayacak bir sözdür.
Binaenaleyh, Çanakkale destanının üzerinden 109 yıl geçmiştir. Ümid ediyorum ki, nice nice daha yüz dokuz yıllar yaşanacak, her defasında da emperyal güçlere bir ihtar mahiyetinde ifadesini bulacaktır.
Bir anı olarak şu ifadeleri arzedeyim: 1979 yılında merhum İsmail Coşar hocanın ağzından, tatlı sesinden dinlemiştim Çanakkale şiirini!.. O tarihten bu yana bu şiiri hep onun o güzelim, kalplere hitap eden sesinden dinler ve usanmamacasına takip ederim. Nurlar içinde yatsın!.. Rahmetli Coşar hoca!..
Netice olarak;
Çanakkale destanının 109 ncu yılını bir kere daha içtenlikle kutlar,emperyalist ülkere, hiçde alakası olmadığı halde bu topraklara asker göndermiş milletlere bir anı, bir hatıra olarak bu toprakları gezmelerini, seyahat etmelerini salık veririm.
Belki yaptıkları saldırıdan utanç duyarlarda, bir daha Türkiye vatanına saldırma gücünü kendilerinde göremezler!..
Çünkü, bu millet, bu vatan toprakları, ne Filistin, nede Gazze topraklarına benzemeyecektir.Düşkünün yanında olacak, tıpkı, 1492 yılında II. Bayezid hanın döneminde , 400 bun Yahudiyi , fert başına 1, 5 altun vererek kurtardığı gibi, yine ezilenleri, sömürülenleri kurtarmaya devam edecektir.
Kanuni Süleyman hanın Fransızlara maddi destek de bulunarak.hiimmetini esirgemediği gibi, Sarkozy, Macrun bu lütufları unutsa bile, bu aziz milletin evladları kat'iyyen unutmayacaktır.
Son sözler olarak, Çanakkale destanının 109 ncu yılını içtenlikle kutlar, şehidlerimize rahmet diler, yaralı kalmış gazilerimize de sonsuz Fatihalarımızı iletiriz. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın