Çanakkale Destanımız....
ÇANAKKALE DESTANIMIZ; YENİDEN DİRİLİŞİMİZİN MUŞTUSUDUR!..
" Allah yolunda öldürülenler için "ÖLÜ" demeyin! Aksine onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz." ( Bakara sûresi, âyet 154)
Yani, Allah yolunda, İlay-ı Kelimetullah için ölen veya öldürülen kimse, hayatını ve canını imanına şahit kılmıştır. Ancak böyleleri şehid olarak adlandırılmayı hak ederler. Dolayısıyla;
18 Mart 1915 Çanakkale şehitlerini anma günümüzdür. Bu günün, öncelikle İslam alemine, milletimize iman ve Kur'an aşkı getirmesini, Ehl-i Salip dünyasına da çok çok, inceden inceye düşünmeler, hesap etmeler, plan ve proğramlar yapmasını dilerim.
Çünkü, Ehl-i Salip dünyasının; Çanakkale ölüm kalım günlerinde iki arzusu bulunmakta idi. Birincisi, Çanakkale'yi geçerek İstanbul'a ulaşmak, İstanbul'da 1453 tarihinden beri kendilerine göre matemli, yaslı, kapalı bulunan Ayasofya'yı açarak yeniden Kilise yapmak, çan sesleri ile İstanbul'luyu uyandırmaktı.
İkinci emelleri ise; İstanbul'u müteakip, Anadolu topraklarınu yeniden ele geçirmek, susmuş Kiliseleri tekrar eski hallerine döndürmek, 1071 Malazgirt'ten bu yana, biriken kinlerini, hınçlarını, öfke ve kudurmuşluklarını telafi etmekti.
Ama, 18 Mart 1915 yılında Türk'ün; canla, imanla, aşkla, şevkle vermiş olduğu mücadele sayesinde, tüm hevesleri kursaklarında kalmış, tarihin en büyük yenilgisine muhatap olarak, yüz geri gerisin geri kaçmak oldu.
Kaçacaklardı!.. Çünkü kaçmak zorunda idiler!.. Tabii ki, onlarca emperyal devletin, askerlerinin karşısında, inancını silah edinmiş, daha bıyıkları bile terlememiş gençleri bulunuyordu. Türk askeri komutanına bir şey soruyor:
" Komutanım! Benim tüfek bozulmuş, tetik basmıyor diyen askere, komutanı diyor ki: " Tüfek sağlam oğlum, senin parmağın kopmuş denilen erdir Çanakkale!.. "
Hakikaten, Çanakkale günlerinin enine-boyuna destanı hali hazır yazılmış, incelenmiş, orada vukubulan olağan üstü direnişin tarihçesi, plan, proğramı, askerin azmi, yiğitliği, korkusuzluğu, dünyayı, hayatı hiçe sayma düşüncesinin varoluşunun kitabı yazılmş değildir.
Merhum Akif'in; Necid çöllerinde, sıcak kumların üzerinde secde halinde iken, göz yaşları ile, elemle, inleyerek kaleme almış olduğu; " Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i; Bedr'in arslanları ancak bu kadar şanlı idi!." şiirini günümüzde bir kısım softa insanlar tartışır iken, mes'elenin ciddiyetini, ölüm-kalım günlerinin vahametini bilmedikleri apaşikar ortadadır.
Çünkü, bir kere iyice düşünülmüş, tefekkür edilmiş olsaydı, Bedir'de vukulan kahramanlık ile, Çanakkale'de meydana gelen yiğitlik arasında bir tefrikin olmadığını anlamış olacaklardı.
Bir kere, 1915 Çanakkale günlerinde, Anadolu çocukları cepheye çağrılmış, ayaklarında çarıkları, sırtlarında paltosuz gömlekleri, kuru yavan azıkları, kimi nişanlı, kimi çocuk yaşta fidanlar!..
O yıl, bir kısım Üniversiteler mezun vermemiş, tamamı Çanakkale sırtlarında Rahmeti Rahman'a kavuşmuş gençlerdi. Seyyid Onbaşının imanı ile, bir Bedir kahramanının imanı arasındaki fark nedir?
Bedir'de, Hz. Hamza, Hz. Ali ve benzeri bahadırlar, İslam'ın yüzünü ağartır iken, Çanakkale'de, Ahmetçikler, Mehmetçikler, Seyyid Onbaşılar, Mustafa Kemal'ler de, Ehl-i Salib'in hücumlarını durdurmuşlar, Kâbe'ye, Medine'ye, tüm Orta Doğu'ya açacakları Anadolu kapısını tekrar yüzlerine kapatmışlardır. Dolayısıyla;
"Çanakkale Destanı" nın usta hocası, onu en güzel şekilde dile getiren, kitleleri ağlatan, coşturan mevlidhan hoca, İsmail Coşar'ı, burada rahmetle anıyorum. Bu sebeple, 2020 yılı Çanakkale kutlamaları, onsuz kutlanacak, onun sesinden, namesinden mahrum olacaktır.
Sonuç yerine;
Çanakkale kapısı, Boğazı, düşman sürülerine ebediyyen kapalı kalmalıdır. Bu topraklarda, Türk'ün sesinden başka sesler duyulmamalı, ezanlar beş vakit okunmalı, mabedler beş vakit insanımıza hizmet etmelidir.
İlham almış olduğumuz kaynak; " Ey şehid oğlu şehid. İsteme benden makber; Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber!" diyen bir İslam adamıdır.. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
Çanakkale destanımız; bizlere; ışık ve kılavuz olduğu gibi, 253 bin şehidimizin Müslüman Türk milletine şahitlik edecekleri gibi, 283 bin öldürülen emperyal güçlerin askerlerinin varlığı da onlara ibret olmalıdır.
Çanakkale sırtlarında yatan şehidlerimizin ruhları, Bedir'de medfun bulunan 13 şehid sahabelerle, İnşaallah!.. Bir ve bütün olacaktır!..
Son söz olarak, Çanakkale ölüm-kalım mücadelesinin 105'nci sene-i devriyyesini kutlar, tüm şehidlerimizi ve gazilerimizi rahmetle anarım.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın