ÇAĞIN ACIMASIZLIĞI VE ANNE ÖLÜMLERİ
" De ki: " Gelin; Allah'ın size neyi haram ve dokunulmaz kıldığını aktarayım: O'ndan başka şeylere kesinlikle ilahlık yakıştırmayın; anne-babaya iyi davranın; rızkınıza ortak çıkar endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin, zira sizin de onların da rızkını Biz veriyoruz; açık ya da gizli, sizi mahcup edecek bir günaha yanaşmayın; haklı bir gerekçeye dayanmaksızın Allah'ın kutsal saydığı insan hayatına kıymayın. Allah size işte bunları emretti ki aklınızı kullanabilesiniz." ( En'âm sûresi, âyet 151)
" Harrame, hem " yasak kıldı" hem de " dokunulmaz kıldı" anlamına gelir. Aslında her yasak dolayısıyla bir dokunulmazlığı içerir. Haramlığın temelinde de hürmete riayet yatar. Harama yaklaşmamak hem Allah'ın hürmetine, hem eşyanın hürmetine hem de insanın kendi hürmetine riayettir."
Bu ayeti kerime mealinden yola çıkarak şu hususları arzetmek istiyorum: Ne yazık ki, anneler; sokak ortalarında acımasızca, haince, gaddarca, bir hiç uğruna öldürülmekte, kurşunlara hedef olmakta, veya bıçaklanarak hayattan göçüp gitmektedirler!..
Böylesi, mezalimler de, maalesef, azalacağına, giderek artış göstermekte, çocukların anneleri, evlerin sahibleri, beyleri veya kocaları tarafından kurşun yağmuruna tutularak, hayatlarını son verilmektedir.
Bilmiyoruz ki, 21 çağda akıllanması, aklını çalıştırması, uslu olması gereken insanlar; bir hiç uğruna öfkelerine, ihtiraslarına, gayz ve hiddetlerine hakim olamayarak, çocuklarını annesiz, sahipsiz, hamisiz bırakmaktadırlar.
Bir ilim adamı akademisyen böylesi vahşilikleri şu şekilde değerlenmektedir:
" Bu suçlarda asıl belirleyiciler toplumsal psikolojik nedenlerdir. Burada sosyo-ekonomik, kültürel nedenler, aşırı siyasal ve ideolojik çekişmeler, yabancılaşma, işsizlik, gelecek şoku, boşanma, yaşamın tek düzeliği, çocuk eğitimindeki yanlışlıklar ve bunların oluşturduğu kişilik bozuklukları önem kazanmaktadır.
Türkiye'de son 10 yılda yüzde 250'lik bir boşanma salgını ortaya çıkmıştır, bu salgınlar iktisadi, sosyal, kültürel, siyasal bunalımların bir sonucudur." ( Köklü değişim, Temmuz 2008, sayfa 76)
Acımasız, zalim, gaddar, insan öldürmeyi, hele hanımını katletmeyi gözüne kestirmiş çarpık düşünceli zavallı kocaya soracak olursak, alacağımız cevap enteresan olacaktır:
" Beni anlamıyordu, benim dilimden konuşmuyordu, bu yüzden onu hiç sevmedim ve öldürdüm." Hal böyledir. Böylesi bir biçareye, zavallıya sormak gerekir: Kabul edelim ki, öldürdün, iyi mi yaptın? Yirmi yıl gibi bir zaman diliminde kodeste yatmak ne demektir? Sonrasında katillik sıfatı, daha sonrası ise, çocukların ortada kalması, öksüz ve yetim yurtlarında himayesiz kalmaları iyi mi olacaktır?
" İslâm; insanda var olan garizeleri ve ihtiyaçları sahih doyumla doyurmuş, tüm sıkıntılarını gidermiş, bir içgüdüyü diğerinin önüne geçirmemiş, ya da yok saymamıştır.
İç güdülerin cevheri mesabesindeki, tedeyyün iç güdüsünü Allah'ı kutsayarak sahih bir doyumla doyurduğundan, beka ve nevî iç güdüleri de kendiliğinden sahih bir doyuma ulaşmıştır. Çünkü onlar da Allah'ın nizamlarıyla doyurulmuştur.
Bugün Allah'ın razı olduğu İslâm yeryüzüne hâkim olsaydı ve nizamlar, insanı en iyi tanıyan Yaratıcısı tarafından konulsaydı, annelerini öldüren bu gençler türer ve buna benzer hadiseler vuku bulur muydu? Tabii ki bulmazdı. Tarih bunun böyle olacağının en büyük şahididir.
İkinci Halife Ömer (ra), on yıl, altı ay İslâm Ümmetii'ne Halifelik yaptı ve bu süre zarfında sadece bir hırsızlık olayı vuku buldu. İnanılması zor ama hakikat bu...
O dönemde yaşayan insanla şimdiki insan arasında hiçbir fark. İnsan garizeler ve uzvî ihtiyaçlardan müteşekkil düşünebilen bir varlıktır. Bu hakikat o zaman da böyleydi, şimdi de böyle ve sonra da böyle olacak.
Aradaki en önemli ve tek fark, o dönemde insanlar azametli Allah'ın koymuş olduğu nizamlarla yönetiliyordu, şimdi ise aciz insanlar tarafından belirleniyor nizamlar." ( a.g.d. sayfa 77)
Sonuç olarak;
Allah korkusunun, Peygamber nizamının, Kur'an adaletinin bulunmadığı yerde, anneler vurulacaktır ve ölecektir. Ceza sistemleri ne kadar ağır olursa olsun, hanımını kurşunlayan, öldüren hanzo erkekler, cinayet işlemeye devam edeceklerdir.
Çünkü, Allah korkusunun, mutlu yuvanın mahiyetini idrak edemeyen, zalim insanlar, okumamış, bilgisiz yaratıklar, eşlerini öldürmekle, doyuma ulaştıklarını sanacaklar, ama, unutulmamalı ki, hiç bir zaman kalpleri mutmain olmayacak, vicdanları huzur bulmayacaktır.
Yeryüzünde insanlar; bu tür kişiliksiz insanların yüzüne tükürdüğü gibi, melekler de ikrah edecek, bu tür mahlukattan kaçacaklardır
Yahu, bu tür zavallılarda bir nebzecik insanlık, akıl, basiret, düşünce bulunmuş olsaydı, çocuklarını öksüz ve yetim bırakmaz, annelerini hunharca , zalimce öldürmezlerdi!..
Rabbimiz!.. Böylesi yaratıklara akıl, vicdan ve düşünce nasip eylesin!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın