Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

BÜTÜN DEĞERLER KÖTÜ GÖSTERİLİYOR!.. 

      Yazı başlığından anlaşılacağı üzere, eskiye ait bütün kutsal, kıymetli, değerli şeyler kötü gösterilmektedir. Nedir, kimdir bu kurum ve kuruluş ki, Müslüman milletimizin ezeli ve ebedi varlığına düşmanlık yapmaktadır? 

     Belki de, merak edilecektir ki, kimdir  bu kurum ve kuruluş? Hemen ifade etmeliyim ki, bu kurum Yeşilçam adıyla meşhur olmuş, var olduğu günden bu yana, İslam'a, Müslümanlara hasım olmuş, dine hakaret etmekle geçimini sağlayan müntesiplerini meşhur eden bir kuruluştur!.. 

      Bu kuruluşa göre, eskiler çok kötü iken, lanetlenirken, tu-kaka ediirken, yüzlerine tükürürcesine film, senaryo, rol, oyun yapılırken, yeniye, güya yeniliğe ait tüm varlıklar pohpohlanmakta, tapılırcasına söz konusu sahte uyduruk şeye alkış tutulmaktadır. 

      Son zamanlarda, sözde yenilikçilerin kısmen oyunları, dar kafalı din hocası, kadı, hacı, hoca, tesbihçi , tesettürcü gibi aşağılayıcı tiplemeleri özelliğini kaybetmiş olsa da, kendileri bir şey üretemediğinden ne solculuktan, ne sağcılıktan nemalanmadıkları, meşhur olamadıkları için yeniden, bir hile ile, bir kurnazlıkla dine, imana, din adamına yönelik film yapma çabası  içersindedirler. 

     Minik Kargadan tutunda, benim diyen tüm sahne adamlarına,bayanlarına, erkeklerine, filmcilere, tiyatroculara, sokak göstericilerine varıncaya kadar, işlerinin, sermayelerinin  bittiğini görmüş oldukları için yeniden, millete güzel gösterme adına, biraz yumuşatarak, nefret içerikli bölümleri gizleyerek sahneye yeniden fırlamışlardır. 

     Baktılar ki, eskiye ait, eskiyi temsil eden bütün kişiler hain, yalancı, sahtekar, düzenbaz, gerici, yobaz, üfürükçü ve benzeri tiplemelerle lanse edilirken, bundan medet alamayan, menfaat devşiremeyen hokkabazlar yeni bir üslup kullanarak, iğdiş edilmiş bir dindarlık, temelinde ucube görüntüsü olan bir inanç anlayışı gündemi meşgul etmektedir.

     Oysa, kendileri, yani yenilikçi geçinen düzenbazlar, aydın kafalı olurken, solu, solculuğu, dine hücum etmeyi mariifet bilmişken, yeni yeni bir üslupla, sinsice, çaktırmadan dine hücum etmeye devam etmektedirler..

     Düşünün ki, bu madrabazlar, dine ait, dinler tarihine ait bilgileri bulunmazken, taa Hz. Adem'i, taa Hz. Havva'yı  bile dillerine pelesenk edinerek dine, dindara, inançlara, peygamberlere saldırmaya. hücum etmeye başlamışlardır. 

       Bütün dinlere göre  mübarek bir kadın olan Hazreti Meryem bile, bunlar tarafından afişe edilerek, onun ırzına, edebine iffetine bile saldırmışlardır. Çünkü, bunlar, Allahsız solculuğu yeniden diriltmek için, aşırı sosyalizmi , din, iman, İslam düşmanı fikirleri  gündeme taşımak için yeniden kollarını sıvamışlar, üzerlerine tüm nefretleri çekmiş olsalar bile, korkmadan, ürkmeden bu kutsal şeylere saldırmışlardır. 

       Düşünmeliyiz ki, bir zamanlar, yenilik adına peydahlanan Ateşten Gömlek, Bir Millet Uyanıyor, Aynaroz Kadısı, bir Kavuk Devrildi , bu yönüyle Şıhlar, Şeyhler, din adamları kötü gösterilirken, devlet, yeni Türkiye düşmanı diye lanse edilirken, kendileri aydın, millet sever, Türkiye sever yalancı imajları ile  iyi görünmeye, vatan kurtaran kahramanlar olarak lanse edilmişlerdir. 

     "Bir Kavuk Devrildi " tiplemesiyle, din adamlarına hücum edilirken, ne Sütçü İmamdan utanmışlar nede Rıdvan hocanın, nede Denizli Müftüsü, nede Akif gibi bir dehadan utanmamışlardır. 

     Bunlar sinema ile, tiyatro ile saldırmakla yetinmemişler, ellerine ne geçmişse, ne tür roman, hikaye, masal, şiir, roman türü şeylerle de saldırmayı itiyad haline getirmişler, bir tepki, bir yüzlerine tükürme eylemi olmayınca, İslam'a ve Müslümanlara saldırmayı marifet bilmişlerdir. 

      Sonunda; Müüslüman kitleleri kandırmak için, beyaz perde denilen aşüfte alan, bu defa, aç kalmamak, Yeçilçamin gişelerini kapatmamak için dini filmlere yönelmişler, yapılan filmler, Kur'an'a göre, Hadisi şeriflere göre olmayıp, tamamen iğdiş edilmiş,çaktırmadan solculuk yapılmış filmlerdir. 

       Hatta, öylesi reklamlar, öylesi kandırmalar peşine düşülmüştür ki, " Dikkat, bu filme yedi defa giden yarı hacı sayılacaktır" yalancı sahtekar düzme reklamlarla yine bunlar kitleleri kandırmışlar, yine de para kazanmasını. halkı söğüşlemesini bilmişlerdir. 

     Cinsel istismar, dinsel istismar!..

     Yani, yukarı satırlarda da ifade edildiği gibi, Yeşilçam denilen ucube yer, hiç bir zaman, bu aziz milletin öz değerine sahip çıkmamış, dost olarak kabul etmemiştir. Sürekli, bu milletin belden aşağısına hitap etmiş, hep etek altı gösterimlerle aşağılamıştır. 

      Tiyatro denilen afet diyarları da öyledir. Kat'iyyen, bu aziz milletin öz değerine sahip çıkılmamış, sürekli aşağılanmış daima hor ve hakir görülmüştür. Onun içindir ki, 

      Bu aziz milletin evlatları, her ne kadar çarpık-çurpuk filmleri izlemiş olsa da, " İnek Şaban"lı senaryolaarı izlemiş olsa da, orada kendi değerlerine uygun, düzgün senaryo bulamamıştır. 

      Netice olarak;

     Neslimiz; film sahasında, tiyatro alanında mağdur ve mahrum  bırakılarak, kendi öz yapılarına  hasret kalmıştır. İsterseniz, buyurun " bu yapı bize göredir" diye bir iddiada bulununda bizlerde " bravo" diyerek o senaryoyu yapanları kutlayıp, teprik edelim. 

      Demek ki, aziz İslam, Müslümanlar tarafından anlaşılmadığı gibi, İslam adına film yapanlar, senaryo hazırlayanlarda bu fırsatı güzel değerlendirip, buradan menfaat, çıkar devşirmişlerdir. 

      Demek ki, İslamcı gençlik uyumakta, uyumaya devam etmektedir. Maddî varlığı yerinde olan zenginlerimiz de " boş ver" havası, vurdum duymazlığı içersinde " bana ne", " beni ilgilendimez" diyerek, minik kargaların, peygamber düşmanlarının palazlanmasına, solculuk, masonluk yapmalarına rıza göstermektedirler. 

      Halbu ki, en İslamcı olarak piyasaya sürülen filmin. altında yatan bir sebep bulunmaktadır ki, dini, imanı, milli değerleri çaktırmadan kötülemek, yerden yere vurmak, inancımızdan soğutmaktır. 

     Siz, hiç imparatorluğa ait, dürüst, namuslu bir film seyrettiniz mi? II. A. Hamid'i öven, bir ilim adamını metheden filme tanık oldunuz mu? Bendeniz olmadım, olacağı da muhaldir, mümkün görünmemektedir. Çünkü, filmcilere, senaryoculara, Yeşilçam elemanların göre, en büyük tehlike din, iman, camii, mescid ve tüm kutsal değerlerdir. 

      Hatta, İstanbul'un fethini gerçekleştiren Fatih'e bile dil uzatılmakta, sonraki yetişen nesilleri poh pohlayıp, " Fatih'ten üstün olarak" gösterenler bulunmaktadır Ne diyelim?

     Rabbimiz!.. Bu aziz milletin evladlarına, bilgi, araştırma, tetkik etme, hayrı ve şerri bilme kabiliyeti nasip eylesin!.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın