Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

BÜTÜN ARACILAR DEVREDEN ÇIKARTILMALIDIR!.. 

   "  1. De ki: " O, Allah'tır; tektir. 2. Allah muhtaç değildir. 3. Doğurtmamıştır ( kimsenin babası değildir. ) 4. O'nun dengi de yoktur. " ( İhlâs sûreesi) 

     Sure-i celilede Yüce Allah'ın oğlu veya kızları olduğu kabulleri bütünüyle reddedilmekte, Yahudi ,  Hristiyan  ve müşrikler gibi bütün zamanların imansızlarının  ve inkârcılarının bu iddiaları reddedilmektedir. 

     " De ki: " Ey mülkün ( otoritenin) gerçek sahibi ( olan) Allah'ım! Sen dilediğine mülk ( otorite) veririsin ve dilediğinden mülkü ( otoriteyi) geri alırsın. Diilediğini yükseltir; dilediğini de alçaltırsın. ( Bütün) iyilik yalnızca senin elindedir. Şüphesiz ki sen her şeye gücü yetensin." ( Âl-i imran sûresi, âyet 26) 

     " Geceyi gündüzün içine koyuyorsun; gündüzü de geceenin içine koyuyorsun. Ölüden diri çıkarıyorsun; diriden de ölüyü çıkarıyorsun. Dilediğine de hesapsız rızık verirsin." ( Âl-i İmran sûresi, âyet 27) 

      Yazımın başlığından da, anlaşılacağı üzere, bütün aracılar, inananlarla Allahü Teala arasına giren, girmiş olan biçareleri devreden çıkartmak, doğrudan doğruya her müminin Allah'a yalvarması, iltica etmesi, dua etmesi gerekmektedir. Şu alıntı yazımda da ifade edildiği gibi:

     " Yağmurun yağması için nasıl Allah'a dua ediyorsak, İslam rahmetinin üzerimizden eksik olmaması için de aynı şekilde, Allah'a dua etmeliyiz. Yeryüzünü vahiy yağmurunun sulaması için elimizle, kolumuzla, beynimizle , kalbimizle, parmaklarımızla ve dilimizle ' dua ' etmeliyiz. 

     Yeryüzü vadilerini Kur'an yağmuru doldurup taşırmalı. Dereler, ırmaklar büyük sırât-ı müstakîm caddesine giden sokaklar olmalı. Yeryüzünde, Allah mefhumunun üzerine gölge eden, hatta örten bütün aracılar devreden çıkartılmalı.

     Allah'ın hüküm koyuculuğuna, affediciliğine, cezalandırıcılığına, haram ve helali belirleyiciliğine ortak edilen bütün beşerî ilahlar teşhir edilmelidir. 

     İslam'ın anlaşılması önündeki her türlü teokratik engel tasfiye edilmelidir. İnsanların tıklım tıklım doldurduğu bütün mekânlarda Allah'ın adı en yüce olmalı. İnsanlar fanî değerlere ' değer' diye sarılmamalı. 

     Yeryüzünde namazı yaymalı, Müslüman çocukları Allah adıyla büyümeli. Allah sevgisi iliklerimize kadar işlemelidir. Modern şehirlerin israf, cimrilik, iffetsizlik , sevgisizlik ve saygısızlık kokan çarşı ve bulvarları, gençliğimizi esir almamalıdır. Teknolojinin putçukları, çocuklarımızı birer robota dönüştürmemelidir. 

     Allah rahmetini elbette sürekli yağdırmaktadır. Kıyamete kadar da bu rahmet yağacaktır. Bizler, o rahmete kalbimizi, elimizi, bağrımızı ve dilimizi açarsak nasipdâr oluruz. Aksi takdirde mahrum oluruz. 

     Yolda dökülen, köpürüp sonra atılan nice adamlara bakıp da , demek ki yanlış yolda olunduğu hükmüne varmak, bir kuruntudur. Darbı meseldeki suya ve altına denk düşen mü'minler böylesi kuruntulara kapılamazlar. Mü'minler, atılan bir köpük olmamaya bakmalıdırlar.

     Altın madeninin eritilmesi işleminde, köpük değil, maden tarafında olmaya bakmalıdırlar. Köpüğe, zibile üzülmenin makul bir tarafı olamaz. Üzülmek gereken şey, kalıcı hayırlı ve güzel madenler olamamaktır. 

     Köpüklere bakıp, su, köpüklere bakıp maden tartaklanamaz. Suyun ve madenin değeri tartışılamaz. Tartıışılması gereken, atık olmayan güzelliklerin nasıl çoğaltılacağıdır. Bunda da mü'minlerin yardımcısı Allah'tır." ( İktibas, Eylül 2008, say. 25, M. Durmuş) 

     Yani, bu satırlardan şunu anlamalıyız: Kul ile Allah arasına giren, girmeye çalışan Mehdi, Mesih, Şeyh, Şefaatçi, Fetöcü düzenbazlarına fırsat vermemeliyiz. Şu zamana kadar verdikde ne oldu? 

      Dolayısıyla, son günlerde, bir kısım cibilliyetsiz artist bozuntuları, alnı secdesizler, bu mes'eleye el atıp, Hz. Adem 'e, Hz. Havva'ya ve Hz. Meryem anneye bile çamur atmaya, onların tertemiz ruhaniyetlerini dillerine pelesenk etmeye başladılar. 

    Çünkü, bu tür zibillerin, sermayeleri tükenmiş, milleti aldatmak için başka bir sermayeleri kalmamıştır. Bizimde, bunların pespaye ellerinde sermaye, reklam aracı olmamak için uyanık, şuurlu mü'minler olarak saflarımızı sıklaştırmamız gerekmektedir. Şu ayeti kerimeler dikkat çekmek istiyorum:

     " Göklerin ve  yerin yoktan yaratıcısıdır.. O'nun eşi ( hanımı) olmadığı hâlde nasıl çocuğu olabilir ki! Her şeyi yaratmıştır ve O her şeyi bilendir." ( En'âm sûresi, âyet 101)

     Ayeti kerime içeresinde geçen  BEDÎ kelimesi Yüce Allah'ın bir sıfatıdır; " yoktan var eden" anlamına geldiği gibi " eşsiz ve benzersiz güzellikte yaratan" anlamını da içermektedir. 

     Netice olarak;

     Mü'minlerin, tertemiz ruhlarını, kalplerini kirleten, " ben şefaat ederim", " ben kurtarırım" yalanıyla ortaya fırlamış bulunan sahte insan kılıklı gevezelere fırsat vermemeliyiz. 

     Dilimizde, elimizde Kur'an, kalbimizde, dop dolu Allah korkusu, emirleri ile yaşamalı, bilincimiz, basiretimiz bu yönde olmalıdır. Şu ayeti kerimeye dikkat ederek yaşamalıyız:

     " İşte Rabbiniz budur. O'ndan başka ilah yoktur. Her şeyin yaratıcısıdır. ( Öyle ise) O'na kulluk edin! O, her şeye vekildir( güven kaynağıdır). "  ( En'âm sûresi, âyet 102) 

     " Gözler O'nu idrak edemez( göremez); ( oysa) O, gözleri idrak eder ( görür) O derin bilgi sahibidir, haberdardır." ( En'âm Sûresi, âyet 103) 

     Ayeti kerime de zikredildiği gibi, Yüce Allah'ı görmenin asla söz konusu edilemeyeceği ifade edilmektedir. 

     Kenarda, köşede, orada, burada " himmet ederim", falan efendi, şu kadar insana yardımcı olacaktır" gibi mesnetsiz, dayanaksız iddialara iltifat etmeyelim. Rabbim!.. Tüm mü'minlere , bilinç kaybı vermesin!.. Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir 

Facebook Yorum

Yorum Yazın