Bir dilim ekmek!
Sadece bir dilim ekmekte bile, insanlık hayatı için, öyle bir potansiyel var ki; kişileri yâ Esfeli Sêfiline (hayvandan daha aşağıya) düşürür veya Âlâyı İlliyine (yüksek mertebelerin en üstününe) yükseltir.
Bu düşüş, bir dilim ekmeğe gösterilen saygısızlıklarla ve hâkir ve basit görmelerle; yükseliş ise bir dilim ekmeğe verilecek önem, değer, şükür ve saygıyla hak edilmiş olunur.
Bu gerçeklerin idraki içinde olan bahtiyar ecdadımız, bir dilim ekmeğin küçücük bir kırıntısına bile çok önem ve değer vermişlerdi. Sofradaki kırıntıları toplama Sünnetini bile, tam hassasiyetle uygulamışlardı.
İşte o Sünnet: “Düşen ekmek kırıntılarını toplayıp yiyenlerdarlık görmez, çocuğu da ahmak olmaz.” (Ebu Şeyh, Kitabu’s Sevab)
BUGÜN İSE ÜLKEMİZDE:
2023 İstatistiklerine göre, TAM 14 MİLYON ekmeğin ÇÖPE atıldığı tespit edilmişti.
Bu İSRAF, Afrika’da yoksul bir ülkeyi doyuracak kadar büyük bir İSRAFTIR.
Ülkemiz için de, ekmeğe karşı, tam bir saygısızlık ve nankörlüktür. Darlık ve kıtlık sebebidir.
Afrika’nın susuz, çorak bölgelerinde bir dilim ekmek bile bulamadıkları için, açlıktan ölümlerin sayısının, 2022 UNSEF’E göre, maalesef 36 saniyede 1 çocuk, (günde 2400 çocuk, senede ise 876 000 çocuk öldüğü) bildiriliyor.
Zalim Yahudilerin 1,5 sene sürdürdükleri soykırım sebebiyle, Filistin’de, Gazze’de, açlıktan ölenlerin sayısı, ilk günlerde bile 40’a ulaştığı bildirilmişti.
4-5 Yaşlarındaki iki küçük çocuğun, çamur içinde oldukları halde, ellerinde küçücük çamurlu bir dilim ekmekle uyuma resimleri, yürekleri dağlamıştı.
Hatta bir basın mensubunun, bir kız çocuğuna “en çok ne istiyorsun?” sorusuna, “ölmek istiyorum, çünkü orada aç kalmam” gibi cevaplar vermesi çok ibretlidir.
Bir tarafta ACI ahvâl böyleyken; Bu durum, yani ekmeğe karşı böylesine saygısızlık, nankörlük ve israflar nedeniyleülkemizin, aşırı bir kıtlıkla cezalandırılacağımızı ihtar ediyor Kur’ân-ı Kerîm. (Rûm 41. ve Cin 16. Âyetler.)
Geçmiş yıllarda Yüce Rabbimizin bizlere bolca gönderdiği rızıklara ve nimetlere karşı; “İSRAFLARLA gösterdiğimiz nankörlüklerin cezası olarak, kuraklıklar, depremler, yangınlar, çeşitli belâ ve musibetlerle, hatta bolca yağmurlar gönderip, sellerle tarla ve seralarımızı tahrip ettirerek, bizleri de bir dilim ekmeğe muhtaç bırakabilir”diye çok endişelerimiz var.
Bu âkıbetten korunmanın tek çaresi ise SU vd. bütün nimetlere karşı ve özellikle EKMEĞE karşı israflardan venankörlükten ciddi bir şekilde korunmaktır…
• İLGİNÇ ve İBRETLİK BİR OLAY:
Orta halli bir ailenin televizyonu arıza yaptığı için, teknisyeni çağırmışlar. Tamirci televizyonun arkasını açtığında, içinde bir sürü ekmek kırıntısı gördüğü için, arızaya bu ekmek kırıntılarının sebep olduğunu, evin hanımına göstererek anlatmış.
Anne şaşkınlık içinde, yaramaz kızını çağırmış ve tatlılıkla “kızım, televizyonun içine niçin bu ekmek kırıntılarını attın ki?” Diyerek sorgulamış.
Küçük çocuk suçunu itiraf ederek, öyle ibretlik bir cevap vermiş ki, annesi hüngür hüngür ağlamağa başlamış. Minik kızın cevabı:
-Anneciğim, televizyonda açlıktan ölmek üzere olan zayıf çocukları gördüm. Onların bir parça ekmeği bile yoktu.Bende onları görünce, televizyonun içindeki o çocuklaraekmek parçaları attım ki, açlıktan ölmesinler…
Küçücük çocuğu bile böylesine harekete geçiren o acı tablolar, acaba güzelim ülkemizin insanını, niçin hiç etkilemiyor ki, ekmek israflarımız her geçen gün artıyor?..
DİĞER YANDAN:
Evlerimizde yere düşen ekmek kırıntıları CİNLERİN gıdalarıolduğundan, CİNLER o kırıntılar için, o eve karargâh kurarlar. O ev halkına zarar vermek için fırsat kollarlar. Bu da konunun ayrı bir boyutudur…
Bütün kıtlıkların, nimetlere karşı israf ve nankörlükler nedeniyle yaşandığı; Kur’ân-ı Kerimde ve Hadis-i Şeriflerinde gayet net olarak anlatılmış.
Fakat okuyup anlayan, ibret ve tedbir alan nerede?..
İşte Rûm Sûresi, 41. Âyet:
"İnsanların kendi elleriyle işledikleri (günahlar) yüzünden karada ve denizde (kuraklık ve hastalıklar yaygınlaştığı için)düzen bozuldu. Allah, (yaptıkları) bazı amellerine karşılık onları cezâlandırır. Umulur ki onlar tövbe ederek, Allah’a (kulluk ve itâate) dönerler."
Cin Sûresi, 16. Âyet: "Şayet onlar (insan ve cinler), (İslâm)yolunda dosdoğru yürüselerdi (ve ondan sapmasalardı),onlara bol bol yağmur indirir (ve dünyada onların rızıklarını bollaştırırdık)." Meâller tefsir açıklamalıdır.
• Kâinatın en doğru sözlüsü Hz. Muhammed SAV ise:
"Bir toplum nankörlük edip, mallarının zekâtını vermezse, mutlaka gökten yağmur kesilir. Şayet hayvanlar da olmasaydı, tek damla yağmur bile yağmazdı." ("KurtubîTefsir"; c: 1, s: 418.) Belki de BELÂ ve musibet olarak yağdırılır…
“Allah bir kavme kıtlık vermişse, Allah´a başkaldırmalarındandır.” (Hatib, Tarih.)
Başka söze ne hâcet?.. Vesselâm.
Facebook Yorum
Yorum Yazın