Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

BİD'ATLER İÇERİSİNDE ÇIRPINAN BİR MİLLETİZ!..

Maalesef, ümmet olarak, bilhassa millet olarak uyduruk, bid'atler içerisinde canhıraş feryad eden bir milletiz..

Sağımız, solumuz, evimiz, sokağımız, deremiz, tepemiz, mescidimiz, camimiz, türbemiz bizlere tiksinti veren uydurmalardan, bid'atlerden geçilmemektedir. Niçin ve neden?

Bunların yanı sıra, ölümüz, dirimiz, doğan yavrumuz, evlenen kızımız, düğünü yapılan evladımız bile, bid'atler içerisinde çırpınmakta, ha babam uydur, çalışmaları ile, bizleri tiksindirmekte, midelerimizi bulandırmaktadır.  Şu hadisi birlikte teati edelim:

" Ne zaman bir topluluk bir bid'at uydurursa onun karşılığında bir sünnet kaldırılır. Sünnete bağlı kalmak bid'at uydurmaktan daha hayırlıdır." ( ( İbn Hanbel,  IV, 105 )

" İşlerin en kötüsü( dinde sonradan uydurulanlardır. Zira "... İşlerin en kötüsü( dinde) sonradan uydurulanlardır. Ve her bid'at, dalalettir." ( İbn Hanbel, III, 310)

Aman Allah'ım!.. Camiye giriyoruz bid'at, türbeye Fatiha okumak için yaklaşıyoruz bid'at, Allah'ın emri, Resul'ün sünneti namazları eda etmek istiyoruz, yüzlerce bid'at ve uydurulan çapsız ibadetler!..

İmam efendi, cemaatine, şirin görünmek, onların gönüllerini hoş tutmak için, Süleyman Çelebi merhumun mevlidini bangır bangır bağırarak okuyor, göklerde; yere indirmedik melek bırakmamaktadır.

Yine cemaat gönlünü almak, onların isteklerini yerine getirmek için, kılınan Zühr-i ahir namazları, Salat'ı tesbihler, doksan dokuzluk tesbihler, tesbihleri aşağı tutmalar, yukarı kaldırmalar ve aşağılara sarkıtarak cennete vasıl olmalar!..

Hal böyle iken, cemaatlerin kaçta kaçı, okumuş olduğu, çekmiş olduğu Euzu Beesmele'nin anlamını, en basiti okuduğu Sübhaneke duasının içeriğini, günlük kırk rekat namazda " İyyakena'büdü ve İyyake nestaîn" ayeti kerimesinin  emrini, ulviyetini, bizleri uyarmasını bilmemektedir?

Saadet Asrı'ndan sonra ortaya çıkan, Kur'anî ve Nebevî bir delile dayanmadan sünnete aykırı olarak ihdas ve icad edilen inanç, ibadet ve davranışlara bid'at denildiği herkesin malumudur.

Bid'atler nereden ve nasıl ortaya çıkmaktadır?.. Uydurulan bid'atler; aziz dinimizin aslını bozmak gibi kötü bir amaç ve niyetten yahut da cehaletten ve cahillikten ya İslam öncesinden yani cahili dönemden beri süre gelen geleneklere bağlılıktan ya da çok çok sevap ve ecir kazanma düşüncesinden doğarlar.

Uydurulan bid'atlere; "ne zararı, niçin ziyanı olabilir ki?", gibi bir düşünce ile müsbet ve olumlu bakılmamalıdır. Yukarı satırlarda arzedilen hadislerde de işaret edilen bid'atler, İslam'a ve dinin aslında olmayan şeylerin katılarak tahrip ve tağyir edilmesine, inancımızın bozulmasına sebep olduğundan her zaman ve her dönemde zararlı, sakıncalı görülmüş ve tüm alimler bu tür bid'atlere karşı çıkmışlardır.

Yüce İslam'ın temel kaynaklarında bulunmayan şeylerin dinin aslındanmış gibi sunulması, gösterilmesi dinin aslında olan tatbikatların kaybolmasına sebep olur.

Bir topluluk düşünmeliyiz ki; o topluluk ne zaman bir bid'at icad ederse veya uydurursa onun karşılığında bir sünneti Nebevi'nin kaldırılmasına, ölmesine, terk edilmesine sebep olmaktadır. Onun içindir ki;

Her Müslüman kardeşimizin, camide, mescidde, ölüde, diride, otoda, türbe içerisinde, kadınlar arasında vuku bulan bid'atlere iyice nazar etmelidirler.

Nazar boncuğu taşımak, ölünün 3, 7, kırk ve elli ikisini okutmak ve okumak. Ölü ruhları için, mevlidhanlar kiralayarak, ölü ruhuna mevlid tilavet ettirmek, muska yazmak, yazdırmak, cinnilerin şerrinden korunmak için hamail taşımak, kabirde ölüye telkin yapmak, Yasin suresinin dirilere değil de, ölüye okunması.

Türbe ziyaretlerinde, türbe sahibinden himmet, istimdat, yardım, vesile, beklemek ve türbede bulunan zatın dirilere yardımcı olmasını temenni etmek bid'atlerin en tehlikelisidir. Bacadan çıkan dumandan ürkmek, tavşanın kaçmasından, baykuşun ötmesinden endişelenmek ve benzeri bid'atlere karşı müteyakkız olmak yanlışın yanlışıdır.

Ağaçlara, ulu diye tavsif edilen yerlere adak da bulunmak, türbelere kurban kesmek, çaput bağlamak, Kur'an'ın kesinlikle men ettiği bid'atlerdir. Zaten, bu tür bid'atleri; Kur'an'dan bihaber yaşayan insanlar icra etmektedir. Ölülere devir yapmak da öyledir..

Netice olarak;

Bid'at mevzuunu bir makaleye sığdırmak abesle iştiğal olacaktır. Günlerce, sayfa sayfa üzerinde durulsa sezadır.

Ancak, bu mevzuda dikkatimi çeken bir husus olmaktadır: Kürsüde vaaz veren Müftü efendi, tesbih namazının cemaatle kılınmasının kerih olduğundan bahsederken, aynı caminin imam_hatibinin, aynı günün akşamında, cemaatine tesbih namazı kıldıracağını ilan etmesi, çirkin, yanlış, bid'at bir görüntü değil midir?

Cuma günleri, cuma namazından sonra, insanların bir kısmının " Zühr-i ahir" adıyla bilinen bid'at bir namazı kılmaları, bir kısmının da kılmaması, dağılıp, işlerine, güçlerine gitmeleri, bir yanlışın, cemaatı bilgilendirmemenin sonucu olarak telakki ediyorum..

Son olarak, Müslüman milletler içerisinde, millet olarak en çok, bid'atleri yaşayan bir milletiz!.. Bunun sebebi de, hoca efendilerin hatır teselli etmeleri, bid'atçı insanların gönüllerini hoş tutmalarından ibaret olduğu bilinmektedir.

Halbu ki, bunun zararını da, yüce İslam çekmektedir. Kur'an'ın emirleri çekmekte, sünneti seniyyeler, bid'at sebebiyle bir bir unutulmaya, terkedilmeye yüz tutmaktadır. Rabbim!.. Aziz milletimize basiret, bilinç, Kur'anî algı nasibi müyesser eylesin!.. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın