Beynimiz ve CEVİZ Mûcizeleri
Kabuklu bir cevize, çizgili kısmını dikey tutup bakarsanız, beynimizin üstten görüntüsüne çok benzediğini fark edeceksiniz.
Bu cevizi kırdığınızda, içinden “beyin benzeri” iki şekille karşılaşacaksınız.
Bilim adamlarımızın, cevizin kimyevî terkibini analiz ettiklerinde de, insan beyninin esas ihtiyaçlarını karşılayacak minerallerle, moleküllerle ve vitaminlerle depolandığını ispat etmeleri, bu konudaki ilgi ve hayretleri kat kat arttırmaktadır.
İşte bu nedenlerle bugün, ‘ceviz ve beyin’ arasındaki ilişkileri, birlikte inceleyeceğiz.
Ağaçtaki cevizin üzerinde kaplı olan o YEŞİL kabuğun; diş, cilt ve saç sağlığına, çayının ise akciğer hastalıklarına ve öksürüğe şifâ olduğu da bilinmektedir.
Bu yeşil kabuğun; bol miktarda C vitamini, iyot ve diğer birçok vitaminleri, Hormonal aktiviteyi arttırır, tiroit sorunlarına yardımcı olur. Hücreleri yenilerken, vücuttaki zehirleri etkisizleştiriyor...
Cevizin KURU kabuklarının ise içerisinde kalsiyum, magnezyum, çinko ve demir gibi oldukça faydalı mineraller bulunur. Kemik sağlığına ve vücut direncine faydaları çoktur. Kuru kabukları çay gibi haşlanarak suyunun içilmesi, zayıflamaya, kanseri engellemeye, stresi azaltmaya, bağırsak ve kalp sağlığına, cilt, saç ve diş sağlığına, vs. fayda sağlar.
Cevizin (Akciğer şeklindeki) İÇ ZARI bile, son derece önemli bir lif kaynağıdır.
İçerisinde kalsiyum, magnezyum, çinko ve demir gibi oldukça faydalı mineraller bulunur. Çayı içilerek öksürüğe, astıma, bronşite vs. akciğer sorunlarını gidermeye çok faydalı olduğu biliniyor. Gargara yapıldığında, ağızdaki iltihap ve yaralara faydalıdır.
Şimdi de esas CEVİZ İÇİNİN faydalarına bir göz atalım:
Gereksiz zannederek attığımız, yeşil ve sert kabuklarının bile faydaları böylesine çok yüksek ise, varın siz bu hârika nimetin faydalarını düşününüz.
CEVİZ İÇİNİN FARDALARI:
Beyin sağlığına katkılarıyla, hafızayı güçlendirme etkisine sahiptir.
Kalp sağlığını koruyan omega-3 yağ asitleri ve antioksidanlar açısından zengindir.
Kanser savaşçısı olmasıyla bilinen ceviz, kilo kontrolü sağlar ve diyabet için de yararlıdır. Bağırsak sağlığına, sperm canlılığına faydalıdır. Depresyona karşı direnç sağlar ve uyku kalitesini arttırır. Tansiyonu dengeleyici etkisi yanında, vücuttaki İnflamasyonu azaltır.
E ve F vitaminleriyle cilt sağlığına yararlıdır.
Ayrıca, CEVİZ YAPRAĞI bile benzer özelliklere sahiptir.
Böylesine müthiş faydaları olan CEVİZ Nİ’METİ hakkında, “Aman Allah’ım, bu nasıl bir nimetmiş böyle” diyerek, bu nimeti bizlere bahşeden Yüce Rabbimize, cân-u gönülden şükretmek, İNSAN olmanın gereğidir…
- Demek ki bu konular, okul kitaplarımızda “Tabiat ana yaratıyor veya idare ediyor” diye anlatıldığı gibi değilmiş meğer.
Çünkü TABİAT bir eserdir ve kendisi de yaratılmıştır.
Tabiat cansızdır, akılsızdır, şuursuzdur, kördür, sağırdır.
Bırakın bizlerin ihtiyaçlarımızı bilmeyi, kendisinin bile ne işe yaradığını bilemez.
Tabiattaki, konumuz olan ceviz ağacı da, kendisinin bile ne olduğunu bilmezken, bizlerin hangi mevsimde, nelere ihtiyacımız olduğunu nereden bilecek?
Yüzbinlerce sebze ve meyvelerden sadece birisi olan CEVİZ ağacı, topraktan ceviz için hangi minerallerin ve moleküllerin emilmesi gerektiğini, nereden bilecek?
O ODUN, kılcal kökleriyle, o mineral ve molekülleri emmiş olsa bile, 30-40 METRE yükseklikteki en üst dallarına takılan meyve ve yapraklarına, hangi pompa ile yollayacak?
Sadece 3-5 cm. kaldırma gücü olan ozmotik ve difüzyon basınçla mı?..
- Hele hele böylesine çok önemli bir meyvenin, insanlar tarafından tanınması, BEYİN gibi en önemli bir organımıza çok faydalı olduğunu vurgulamak için, bu meyveye BEYİN şeklinin verilmesi gerektiğini, Allah aşkına o ODUN nereden bilecek?..
Demek ki bütün bu anlatılanlar, minerallerin, moleküllerin o ODUNUN işi de asla olamaz.
Çünkü atom, molekül, mineral ve odunda, asla Merhamet, Şefkat, Kudret ve İlim yok.
Öyleyse bu mûcizekâr olaylar ve bütün meyve ve sebze nimetlerinin bizlere, gerekli mevsimlerinde gönderilmesi; kesinlikle Merhâmeti, Şefkati, Kudreti ve İLMİ sonsuz ve sınırsız olan Yüce Allah’ın bizlere ikramıdır.
Bizlere düşen ise o Yüce Kudreti, ceviz ve diğer tüm eserlerine Mânâ-yı Harfî ile bakarak ve ALLAHÜEKBER (yâ Rabbi sen EN BÜYÜKSÜN) demektir.
Merhâmeti, Şefkati, Kudreti ve İLMİ sınırsız ve EN BÜYÜK olan O Yüce Allah’ı, lâyıkıyla ve gerektiği gibi TANIMAK, SEVMEK, ÖVMEK ve O’na her gün 5 vakit SECDE etmek düşüyor…
Ne mutlu, bizlere bir sene nâfile ibadet sevabı kazandıranbu TEFEKKÜRÎ güzellikleri, tekrar tekrar okuyup iyice anlayanlara.
Ne mutlu bu yazıyı paylaşarak, birçok dost ve sevdiklerini de bu güzelliklere hissedar edenlere. Ve kendisi de “sebep olma sevabı” kazananlara… Vesselâm.
Facebook Yorum
Yorum Yazın