BEŞER OLARAK RASULULLAH (SAV) !..
" Mesih ( İsa) ve ( Allah'a) yakınlaştırılmış melekler, Allah'ın kulu olmaktan geri durmazlar. Kim O'na kulluktan geri durup kibirlenirse, ( bilsin ki Allah) hepsini ileride huzuruna toplayacaktır." ( Nisâ sûresi, âyet 172)
Bu ayeti celileden yola çıkarak, gündemimizde, kul olarak Rasulullah (sav)'i yazmak istiyorum. Bilindiği üzere, şu günler Hz. İsa (as)'ın doğmuş olduğu günler kutsanmakta ve kutlanmaktadır.
Yukarıda belirtilen ayette, Yüce Allah Hz. İsa'ya kulluk edenler başta olmak üzere Yüce Allah'tan başkalarına kulluk edenlere hitap etmekte, gerek Hz. İsa'nın, gerekse Yüce Allah'a yakınlaştırılmış meleklerin Allah'a kulluktan geri durmadıklarını, çekinmediklerini bildirmektedir.
Maalesef, beşeri ilahlaştırma, kulluktan çıkarma ameliyesi, inancı müslümanların arasına girmiş, onu beşer ötesi kulluğa yükseltip, dergahlarda, tekkelerde, Mehdi ve Mesih inançlarında yaymağa çalışmaktadırlar. Halbu ki:
" Hz. Muhammed'in insan olarak yaptığı işler ve uyduğu töreler, gelenekler ve sünnetler: Hz. Peygamber insandı ve bir toplumda yaşıyordu. İnsan olarak yerdi, içerdi, uyurdu, yatardı, kalkardı, otururdu.
Bunları yaparken toplumun geleneğine, göreneğine, örfüne yani toplumun sünnetine uyardı. Böyle yapması normaldi ve gerekliydi.
Zamanındaki ve toplumundaki geleneklere, sünnete göre giyinir kuşanırdı. Toplumun da bulunan eşyayı kullanırdı, hasır üzerine yatar, bir taşı yastık yapardı.
Gölgede oturur, avucu ile su içerdi. Saçını ve sakalını uzatır, onları düzeltir, tırnaklarını keserdi. Bütün bunları yaparken insanlara karşı daha iyi ve hoş bir görüntü vermeye çalışırdı. Onların tuhafına gidecek şeyler yapmazdı ve göze batacak şeylerden, acaipliklerden kaçınırdı.
Şimdi, Hz. Peygamber bunları yaptı diye bunlar da ona uymak dini bir gelenek, görenek veya sünnet olmadığı gibi bunun hiçbir sevabı da yoktur. Aslında bunlarda sahabe bile Hz. Peygamber'e uymazdı.
Gelenek, görenek, örf ve törende birleştikleri halde genelde her birinin kendi şahsına ait basit de olsa farklılıkları vardı. Hz. Peygamber'e tıpa tıp uymaya kimse yeltenmezdi.
Ama Hz. Peygamber öldükten sonra onun insanlık işleri de bazı kimseler tarafından din yapıldı ve din olarak da yapılmaya devam ediyor. Hz. Peygamber'in karpuzu nasıl yediğini bilmediği için karpuz yemeyen kimsenin bulunduğunu öğrendiğim zaman, akılsız adam kendisini Allah'ın verdiği karpuzu yeme nimetinden mahrum ediyor, demiştim.
Kur'an, karılarının hatırı için balı kendisine yasaklaması hususunda Hz. Peygamber'i uyardığı ve vaz geçmesi için tenbihlediği, bütün insanlara hitaben " Allah'ın hoş ve güzel rızıklarını haram kılan kimdir?" diye soruyor. " ( Prof. M. Bağcı)
" Yemin olsun ki biz " Allah'a kulluk edin ve Tağut'tan ( azgınlık edenden) kaçının!" diye ( emretmeleri için) her ümmete bir elçi göndermiştik. Allah onlardan bir kısmını doğru yola ulaştırmıştır; bir kısmı da sapkınlığı hak etmişlerdi. Yeryüzünde dolaşın; sonra yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bakın." ( Nahl sûresi, âyet 36)
" De ki: " Ben yalnızca sizin gibi bir insanım. Bana ' ilahınızın tek bir ilah olduğu' vahyolunuyor. " Artık kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa iyi işler yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın!" ( Kehf sûresi, âyet 110)
Netice olarak;
Aziz Rasulun peygamberliğini ona yakıştırmayanlar, onun varlığını kulluktan çıkarıp, tıpkı Hristiyan aleminin İsa'yı tanrılaştırıp göklere çıkardıkları gibi, Müslümanlar arasında da onu ilahlaştıranlar, göklere çıkaranlar az değildir.
Bilhassa, ülkemiz gündemine bakacak olursak, gelenekçi çevreler, Mehdi , Mesih tellallığı yapanlar gündemi meşgul etmektedirler.
Tıpkı alemi Hristiyanın yapmış olduğu gibi, nasıl ki, İsa göklerde kulaç atıp insanlara öylece oradan bakıyorsa, bizim gelenekçilerde Hz. Muhammed'i orada görmekten imtina etmemektedirler.
Bir kısım sofiyanın yapmış olduğu gibi, kimileri, kutsal miracı bahane ederek, elli vakit namazın varlığını öne sürenler, namazı beş vakte düşürenler, illada başka peygamberler olmayıp, Hz. Musa'yı dillendirenler,
Rasulullah (sav)'in bir posta memuru gibi yüce Allah'ın huzuruna gidip gelmesini öne sürenler, gün geçtikçe. zaman ilerledikçe, gerçeği arama, bulma, Kur'anî yaklaşımlardan gittikçe uzaklaştıkça rivayetler öne sürülmekte, insanlığın tertemiz inançları alt üst edilmektedir.
Hasılı, bizler, Rasulullah (sav)'i kul olarak, son Rasul olarak biliyor, öyelece iman ediyoruz.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın