BEN ORUÇLUYUM DİYEBİLMEK
" Meryem oğlu İsa şöyle dedi: Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki, bizim için, geçmiş ve geleceklerimiz için bayram ve senden bir âyet ( mucize) olsun. Bizi rızıklandır, zaten sen, rızık verenlerin en hayırlısısın." (Mâide sûresi, âyet 114)
Aziz peygamber (sav)'de, bir hadisi şeriflerinde; " İnsanoğlunun yaptığı her şey kendisi içindir, oruç müstesna! O benim içindir ve onun mükâfatını ben vereceğim..." ( Buhârî Savm 9 )
Bu yazımla, Avrupa'dan yazmakta olduğum yazılarıma son vereceğim. Çünkü, İnşallah 02 Haziran 2018 tarihinden itibaren, sevda dolu vatanıma, bayrağıma, milletime, devletime, İlçeme silaı rahim yapmaya gideceğim.
Rabbim nasip ederse, İlçem'deki internet üzerinden zaman zaman yazı yazmağa devam edeceğim. Çünkü, benim için okumak, araştırmak, Kur'an'ın derinliklerine nüfuz etmek bende hastalık derecesinde bir aşk ve bitmeyen bir ihtirastır.. Rabbim!.. Hayırlı amel lütfetsin!..
Yazımda, özet olarak şunları vurgulamak istiyorum: Malumdur ki, oruç ayı, şeytanların bağlandığı bir ay olması hasebiyle, müminler, dillerine, ellerine, gönüllerine, gözlerine, ayaklarına gereken ihtimamı göstermektedirler!..
Bilhaassa, millet olarak bir seçim arafesinde bulunmamız nedeniyle, sinirlerin gergin, öfkelerin, küfürleşmelerin ayyuka çıktığı, gönüllerin kırıldığı, her alanda, internet üzerinden, gazete yoluyla, telefonla ve televizyon vasıtasıyla kalplerin incitildiği, gönül dünyamızın sıskalandığı bir dönemi yaşamaktayız.
Oysa, böylesi mübarek bir ayın derinliğini anlamış olsaydık, aziz Kur'an'ın bu ayda nazil olduğunu kavrayabilseydik, bu milletin evlatlarının tamamı, birer Yunus olacak, Mevlana'nın sevgi ve saygısında, hoşgörüsünde kaybolacak, herkes; herkese " ben oruçluyum" diyebilecekti!..
Demek ki, Müslümanlarda bir boşluk, oruca karşı bir lakaydilik bulunmaktadır. Kimse, kimseye ben " Oruçluyum' diyemediğine göre, kalpler kırılmakta, hatırlar yıkılmakta, ağızlardan nahoş, oruca yakışmayan sözler dökülmektedir.
Hal böyle iken, bizler, oruçlu ağızla, oruç tutarak küfürleşmeye devam edersek, kalp kırar isek, ana-avrad küfürleşmeye devam edersek, Ramazan ayının hikmeti, sahurların bereketi, iftarın mübarekliği, ibadet coşkusu nerede kalmaktadır? Halbu ki;
Oruç tutan insan, kavgalara, galiz sözlere, günah ve sapkınlıklara karşı kalbini bağlayamamış ise, tutmuş olduğu orucun anlamı nerede kalmıştır?
Böyle bir tavır içersindeyken, oruçlunun lisanının iftarı, elinin sıyamı, duygularının frenlenmesi, gözünün iftarı nerede kalmıştır?
Ramazan ayında, gönlümüz istiyor ve arzu ediyor ki, tüm Müslümanlara melekleşsin, manevi alanlara kanat çırpsın, uçsun, tüm kirli işlerden, yaramazlıklardan feragat gelsin, bütün organizmalarına oruç tuttursun!..
Bendeniz, şöyle düşünmekteyim. Kendini, nefsini, öfkesini yenemeyen Müslümanların yapacakları tek çare, Kur'an'a baş vurmak, onunla oturup, onunla kalkmaktır. Sanırım, bu tenbihimiz, nazari itibara alınır ise, görülecektir ki, her tarafta, her alanda melekiyyet kavramı neşvü nema bulacak, herkes, herkesle dost ve sırdaş olacaktır.
Netice olarak;
Millet olarak, birazda öfkeli, asabi, çabuk hey heylenen bir milletiz. Zaten, bu özelliğimiz sebebiyle, her alanda, her tarafta bir kısım çirkinlikler bu sebep dolayısıyla tebarüz etmekte, birbirimizi incitmekte ve üzmekteyiz..
Hac gibi mukaddes bir alanda bile, zaman zaman kendimizi frenleyemiyor, kavgalara muhatap olup, şemsiyelerin havalarda uçuştuğunu, olmadık, yakışıksız çirkin küfürlerin Kabe'nin hemen yanı başında bile tezahür ettiğine şahit olmaktayız..
Oda mes'elesi, otobüs sorunu, sen önde otursun, bende arkada kaldım gibi eften-püften sorunlar sebebiyle birbirimizi kırmakta ve kavgalar çıkarıp, küfürleşmekteyiz.
Demek ki, adımız Müslüman, ama, kalbimiz de kin, nefret, buğz, galiz sözler, benlik, senlik, enaniyyet, hoş görüsüzlük, ucup, şeytana uyma gibi fiiller her alanda bizi boş bırakmamaktadır.
Yiğitlik, kahramanlık, olgunluk nedir biliyor musunuz? " Ben oruçuluyum" güzel sözünü dillendirmek, bu sözü her tarafa nakış nakış işlemektir. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın