BAŞBUĞ TÜRKEŞ'İ, RAHMETLE ANIYORUZ!..
" Muhammed Allah'ın Elçisi'dir ve onun safında oolanlar, hakkı inkâr edenlere karşı kararlı ve ödünsüz, birbirlerine karşı ise kararlı ve ödünsüz, birbirlerine karşı ise çok merhametlidirler. Onları hep rükuu ve secde halinde Allah'ın kerem ve rızasını ararken görürsün; onların nişanları yüzlerindeki secde izleridir. Bu onların Tevrat'taki temsilidir. Bir de onların İncil'deki temsili var. Onlar filiz vermiş tohum gibidir; derken ( Allah ) o filizi güçlendirir ve kalınlaştırır ki kökü üzerine dimdik dursun da üreticiyi sevindirsin. Böylece O, hakkı inkâr edenleri de kinlerine mahkûm etmiş olur. ( Ne ki) Allah onlardan iman eden ve ıslah edici eylemler ortaya koyanlara sınırsız bir bağış ve büyük bir ödül vaad etmiştir." ( Fetih sûresi, âyet 29)
Bu ayeti kerimeden yola çıkarak, bu gün vefat günü olan ve yirmi beş yıl önce Hakka yürüyen büyük insan, Müslüman Türk davasının savunucusu, yılmaz bekçisi merhum Alparslan Türkeş'ten bahsedeceğim. Makamı cennet olsun!.. Nurlar içinde yatsın!..
Onun hayatını yakinen takip eden dostlarımız bilirler ki, merhum Türkeş, ömrü boyunca yılmamış, bükülmemiş, hayatında yılgınlık, bükülme, eziklik denen şeyler görülmemiştir.
O bir devlet adamı, devlet ve milletini seven, milleti için her tehlikeyi göze almış bir kahramandı. Hayatını birazcık kurcalarsanız, muazzam bir mücadele süreci görmüş olursunuz.
1944 tarihindeki " Turancılık davası", akabinde 27 Mayıs ihtilaline bulaşmış olması, peşinden 13 Kasım tarihinde bilhassa şahsına ve diğer arkadaşlarına karşı yapılan 13 Kasım ihtilali, sonunda Hindistan eziyeti ve 12 Eylül askeri ihtilali neticesinde uzun süren hapislik hayatında, kat'iyyen bükülmemiş. onurundan taviz vermemiş, kahramanlığından geri adım atmamıştır.
Hindistan ülkesinde, merhum Menderes'in idam edilmemesi için uğraş vermiş, ama , ne yazık ki, iktidarı ele geçiren zihniyet mensuplarına meramını anlatamamış ve mazlum Menderes'in idamına engel olamamıştır.
Rahmetli Türkeş; bir ömür boyu idealist, aydın, ileriyi gören, milletini seven, devletine meftun bir gençlik yetiştirmek için bütün gayretini göstererek, tarihe imza atacak, adını kıtalar ötesine duyuracak, bu gün bile devletin tam orta yerinde görev almış bir kitle yetiştirmiştir.
Türkeş, ileriyi gören, keşfeden, devlet aleyhine ne gibi cürümler işleyecek zihniyeti bilir, ona göre iktidar mensuplarını uyarmadan çekinmezdi. Onun içindir ki,
Bendeniz, 1973 yılında kendisini tanıma, sohbetinde bulunma nimetine kavuşmuş oldum.45 dakikalık sohbetimde, millete, vatana, gençliğe ait düşüncelerini bıkmadan, usanmadan bana anlatmış oldu.
Hatta, Diyanet İşleri Başkanlığına sızmış bulunan Cemalettin Kaplan'ı anlatmış oldu. Onun vatanı sevmediğini, devlete, bayrağa hasımkâr biri olduğunu anlattı. Ben o zaman, çok genç yaşta olmam hasebiyle, sözleri karşısında irkildim, Kaplan'ın böyle birisi olmasını Türkiye'yi terketmesinden, Almanya ve bir çok Batı ülkesinde devlet aleyhine faaliyette bulunmadan dolayı tanımış oldum.
Hatta, 1993 yılında Hac görevlisi olarak Medine'de bulunduğum sırada, Kaplan'cıların ayrı bayrak çektiklerini, ayrı ve küçücük bir devlet kurmaya çalıştıklarını görmüş oldum. Apayrı bayraklarını görünce, ğayri ihtiyari, Başbuğ Türkeş'i alkışlamaktan geri durmadım.
Bu gün bile, yerine bıraktığı D. Bahçeli ve siyasi ekibi, millete, devlete, bayrağa, vatanın bölünmez bütünlüğüne karşı dik durarak görevlerini yapmaktadırlar. Allah uzun versin, ömrü vefa edinceye kadar da bu ulvi görevlerini yerine getireceklerdir.
Netice olarak;
Başbuğ Türkeş'i, 4 Nisan gününde bundan 25 yıl önce kaybettik, lakin, onun direktifleri, fikirleri millet beyninde yaşamaktadır. ve devamlı da yaşayacaktır!..
Ümid ederim ki, merhum Türkeş'in dos doğru bir yolda yürümesi, gençliğe önderlik yapması unutulacak, geri plana atılacak bir fikriyat değildir.
Demek ki, devlet adamı olmak kolay bir mes'ele değildir. Zaman zaman merhum Türkeş'i, asrı saadet devrine götürür, onun Halid'leştirir, Hamza'nın yanına bırakır, sahabe ile omuz omuza yürütmüş olurum.
Hüseyin Nihal Atsız hoca, Osman Yüksel Serdengeçti ve benzeri yiğitlerde Türkeş'in fikirdaşları olarak, neslimize öncülük yapmışlar, yapmaya da devam edeceklerdir.
Son sözler olarak Türk-İslam davasının yılmas bekçisi ve savunucusu merhum Türkeş'i rahmetle anar, tüm arkadaşlarına Fatiha'lar gönderirim. Makamları cennet olsun!.. Yüce Allah, bu devlete kem nazarla bakmayı. bakanları kahrı perişan eylesin!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın