Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

Anneler Gününde İslam'ın Kadını

 " Erkek ya da kadın kim bir mümin olarak salih amel yaparsa hiç şüphesiz ona güzel bir hayat yaşatırız ve mükâfatlarını yaptıklarının en güzeliyle veririz." ( Nahl sûresi, âyet 97 ) 

     Şu günlerde, tüm dünya milletleri arasında bir gayret, bir koşuşturma, çarşı pazarda bir farklılık görülmektedir. Neden ve niçin , bu yoğunluk göze çarpmaktadır?

      " Anneler günü" kutlamaları için  çiçekçilerde, giysi dükkanlarında ve tüm hediyelik alınacak satış bölümlerinde bir koşuşturma almış başını gitmektedir. 

      Ne diyelim? İslam'ı bağrından çıkmamış bu kutlama merasimlerini alkışlamam mümkün değildir. Sebebi ise, Batı aleminde farklı bir şekilde kutlama payılır iken, şampanya, bir buket çiçek, bira, viski alemleri ortamı rahatlatır iken, İslam aleminde modern geçinen ailelerde farklı, kırsal bölge insanlarında daha sönük geçmektedir. 

       Ülekimzed ise, genellikle, gelenekçi bir yapı hakimdir kadınlar alemine!.. Çünkü, ataerkil bir toplum olduğumuz için, örneğin, mescidlerde, camilerde, cumalarda, bayram ve cenazelerde kadının adı yoktur ve hemde bulunması mümkün değildir. 

      Mistik çevreler, sufi kesimler bunu bildikleri için, kadınları, cennet çağrısı ile, cehennem korkusu kendilerine bende etmektedirler. " El aldım", " el verdim", " şu kadar sayılı tesbih" ve benzeri uuydurmalarla günler, yıllar ve ömürler geçip gitmektedir. Onun içindir ki;

      " Kadın, tüm insanlık aleminin yarısıdır. Ancak İslam dışı inançlar ve ideolojilerin İslam coğrafyasında yerleşip yaygınlaşmasıyla bu " yarı" da devre dıışı bırakıldı. Aişe (ra)Ajda'ya, Rojda'ya, Hatice'de Hadise'ye , Havin'e dönüşünce Müslime kadın; mümin, aydın ve mücahid nesillerin yetişmesinde saf dışı bırakılmıştır. 

     Davet ümmetinin manevi, toplumsal, siyasi ve ahlaki uyanış ve dirilişinde kadına rol verilmeyereketkisiz eleman haline getirilmiştir. Bu durum otomatikman erkeğin de devre dışı kalmasına sebep olmuştur.

      Bu sebeple mümine kadının özgürlüğü demek; aslında - ilk mürebbiye olmaları hasebiyle çocukluklarından itibaren- erkeğiyle kadınıyla tüm toplumun özgürlüğü, uyanışı ve dirilişi demektir. 

     Bu özgürlüğün,uyanışın ve dirilişin asıl dinamiği de kadın ve erkeklerin Allah'ın (cc) dinini sadece seccade üzerinde değil, hayatın her alanında din edinmeleridir. 

     Bilinmelidir ki eğer kendilerine irşatta ulunulup doğru yol gösterilirse Allah (cc) kadınlara İslam'a karşı kendilerini duyarlı kılan ince bir şuur vermiştir. İslam'ı, ahlâkı ve her türlü hayırları öğrenip uygulamaya oldukça müsait bir yapıya sahiptirler.  Hatta uygun şartlar oluştuğunda Müslime kadınlar, İslam'a erkeklerden daha çok ihtimam gösteriyor demektir." ( Tevhid, sayı 88, sayfa 40, K. Çağlar) 

     Bu noktadan hareketle, İslam tarihinde, Hz. Hatice'nin mal varlığından fedakarlığı, Hz. Aişe'nin erkeklere bile taş çıkartırcasına faydalı ilmi, Nesibe annenin Uhud gününde Resulullah'ı koruyuşu ve ondan dua istemesi, Hz. Fatıma'nın çekmiş olduğu acılar, ve Kerbela çorak kurak arazisinde Hz. Zeynep annenin dua dua yakarışı, yalvarması tarihen sabit hususlardır. 

     İslam'ın kadınları, uzun tınaklarla, renga renk boyalı saçlarla, cicili, bicili mini eteklerle saat başı değişen flörtlerle anneler gününün kat'iyyen kutlamaz, kutlayanları da sevemez.

      İslam kadını, evinde, sokakta, işinde, gücünde pür tesettür, ilmi iile amil, ameli ile salih, çocuklarına iyi, örnek bir anne, bağında, bahçesinde elleri nasır bağlamış şekilde hanım efendidir. 

     İşte, böylesi annelerin gününü kutlamak, ellerinden öpmek, hayır dualarını almak asli görevimiz olmalı, bunu böylesi hanım efendilerden istemeliyiz. Sokak sokak şampanya patlatan, senede bir gün bir buket çiçekle anneler gününü kutlayan hanımcıklar, varsın kendi alemlerinde yaşasınlar. 

     Sonuç yerine;

     Tabii ki, İslam'ın hanım efendisi üçüncü sınıf bir yaratık, varlık değildir. Onun şahsiyeti bağımsız, özgür, İslam'ın emrettiği kadar, Allah'ın emirlerine uygun yaşayarak kimliğini isbat eden hanım efendidir. 

     Çünkü, böylesi durumları bu milletin hanımları İslam tarihinde okumuş, görmüş, örneklendirmiş hanımlardır. Hz. Aişe (ra); çoğu zaman erkek sahabilere dini sahalarda, fıkhi durumlarda meydan okumuş, görüş, düşünce ve ilmi ile İslam hanımlarının takdirini kazanmış bir hanım efendidir. Dolayıısıyla;

     " Anneler mekteptir, onları iyi yetiştirir isen,
       Seçkin bir toplum yetiştirmiş olursun sen."

     21 cnci çağın İslam hanım efendisi üçüncü sınıf insan, varlık, anne değildir. Onurlu, şahsiyetli, ne istediğini bilen, İslam'ın kat'iyyen kabul etmediği, üfürük, büyü, tılsım, şeyh, mürit işlerine kafa yormayan hanım efendidir. 

     İslam'ın hanım efendisi, heva ve hevesini, ihtiraslarını ön plana çıkarmış hanım değildir. Aile terbiyesini, disiplinini koruyan, eş ve çocuklarına amade sahasında hem Rabbına, hem de eşine müşfik bir hanım efendidir. 

     Son söz olarak, annelerimizin anneler gününü kutluyor, onların şefkatli, müşfiek , narin ellerinden öpüyor, nice nice sağlıklı, mutlu, huzurlu, Kur'an dolu, maneviyat yüklü günler diliyorum. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir 

Facebook Yorum

Yorum Yazın