ANNELER GÜNÜ !..
" Zira senin Rabbin, başkasına değil yalnızca kendisine kulluk etmenizi emreder. Bir de ana babaya iyilik etmeyi... Eğer onlardan biri ya da ikisi senin yanındayken yaşlanırsa, sakın onlara "Üf !" bile deme ve onları azarlama! Aksine onlara gönül okşayıcı şeyler söyle!" ( İsrâ sûresi, âyet 23 )
" Nitekim ( Allah şöyle buyurur): " Biz insana anne babasına ( iyi) davranmasını emrettik. Annesi onu ağır acılara katlanarak karnında taşıdı ve onun sütten kesilmesi iki yılda gerçekleşti. Şu halde ( ey insan), Bana ve anne babana şükret; ( ama sonunda) dönüş yalnızca banadır." ( Lokman sûresi, âyet 14 )
Bu ayeti kerimeler ışığından yola çıkarak, 12 Mayıs 2019 günün dünyaca kutlanacak olan " anneler günü" ne değinmek, kısa da olsa yorum getirmek istiyorum:
Evet, alemi İslam'daki eli öpülesice anneler mağdur ve mazlumdur. Çünkü, onlar, aç bi ilaç, gömleksiz, giysisiz, iftarsız ve sahursuzdur. Birde bu yetmezmiş gibi, dünya emperyallerinin kurşunları onların üzerlerin de vınlamakta, miitralyözleri tepelerine düşmekte, sonra da kızılca kıyametler kopmaktadır.
Ağlatan soru!..
" Suudi Arabistan'ın büyük bir Müftüsü, Somali'den bir soru aldığında göz yaşlarını tutamadı. Ona Soma'lili adamın sorduğu soru şuydu:
"Biz ne iftar ne de sahur yapıyoruz. Allah bizim orucumuzu kabul eder mi?" Soru gerçekten ilginç, üzülecek, insanı kedere, yasa, mahviyete boğacak sorulmuş bir sorudur.
Tabii ki, bu soruyu Paris'li, İstanbul'un İstiklal Caddesinde yaşayan, Batı ülkelerinde keyif içerisinde yüzen, tırnakları ojeli, dudakları al-yeşil boyalı. saçları hippi vari hörgüçlü, eli sigaralı, bardağı viskili ve biralı anneler anlayamaz.
Bu sorunun içeriğini, dehşetengizliğini, canı yanan, evladını kör kurşunlara vermiş, birini bulursa, diğerini bulamayan anneler anlayabilir.
Bir kaç yıl önce idi. İlçem Afşin Ulu camiinde bir şehid cenazesine katılmıştım. Doğu bölgemizde şehid düşen bir emniyet görevlisi ve henüz beş yaşındaki oğlunun cenaze namazı idi!..
Cenazeyi baştan sona kadar takip ettim. Saatlerce cenazeye baktım kaldım. Nihayet dualar edildi, o zaman K. Maraş İl Müftüsü ( merhum) cenazeyi kıldırdı. Ama, benim dikkatimi çeken husus şu idi.. Hayatta kalan annenin acı feryadı idi..
Şehidin annesi, küçücük tabutun başına dikilmiş, hem tabutu tutuyor, öpüyor , hem de şunları söylüyor: " Oğlum, henüz küçüktür, onu babasından ayırmayın, cenazesini babası ile yan yana gömün, çünkü o korkar." diyordu.
İşte, bu ağıt, benim düşüncemi mefluç etmiş, o gündür bu gündür, annenin o sözlerinden, çığlıklarından, hıçkırıklarından dolayı, ne zaman aklıma düşmüş olsa hüzünlenir, mahvı perişan olurum.
Baba ve küçük oğlunun cenazesine katıldım.. Ama ne katılma!.. Ölü, cansız ceset gibiydim. Hem yürüyor, hem de o annenin hıçkırıklarını, sözlerini tekrar ediyordum.. " Oğlum; henüz küçüktür. Onu babasından ayırmayın, cenazesini babası ile yan yana gömün. Çünkü o korkar." sözünü hala bu gün olmuş idrakimde tutar, unutmamaya çalışırım.
Evet; " Anneler günü kutlu olsun!"
Buyurun, nasıl kutlayacaksak öyle kutlayalım. Acaba kutlayabilecek miyiz? Alemi İslam'daki milyonlarca anne perişan, bedbin, rezil, rüsvay iken, kimi açlıktan, kimi kocasından ayrılmış, kimi evladını kaybetmiş iken, kimisi de üzerlerine gelen kurşunlara hedef olur iken, buyurun nasıl kutlanacaksa, bizler de öyle kutlayalım!..
Yemen'li anne mağdur ve mazlum iken, Suriye'li anne, evinden, barkından, vatanından kovulmuş iken, bizim Doğu ve Güney Doğu bölgemizde, annelerin üzerlerine her an, her dem terörist tarafından bombalar sağnak sağnak yağar iken, nasıl olur da, bizler, gülerek, neşelenerek, keyif ederek, kahkaha atarak , şen ve şakrak " anneler günü" nü kutlamış oluruz?
Hemen ülkemiz yakınında bir Filistin, bir Beyt-ül-Makdis dramı yaşanmaktadır. Anneler buralarda yerlerde süründürülmekte, bebeler hunharca dövülmekte veya öldürülmektedir. Bu şartlar muvacehesinde , biz Müslümanlar olarak nasıl bir "anneler günü" kutlamış oluruz..
Mübarek Ramazan ayının içerisinde bulunuyoruz.. Kimi Müslümanlar, mükellef sofralarda iftar açarken, kimileri de, çöplükten annesine ekmek parası tedarik etmeye çalışır iken, bizler, Batı ülke ve milletlerine uyup da nasıl bir yanlışın kurbanı olmuş oluruz?
Sonuç olarak;
Ben, " Anneler günü" nü kutluyorum. Tıpkı şehid Hazreti Hüseyin'in annesinin elini öptüğü gibi öperek kutluyorum. O anne ki, Hz. Fatıma'dır. Evladlarını, Emeviyye'nin yağlı hançerlerine kurban etmlş bir annedir.
Hz. Fatıma'nın kızı, Zeynep, Kerbela'nın susuz arazisinde örselendiği, şehidlerin cesetleri atlara çiğnetildiği için, ben, yılın annesi olarak Hz. Fatıma'yı veya Hz. Zeynep'i seçmek istiyor, onların ruhaniyetlerine Fatiha'lar gönderiyorum.
Veya, Afşin İlçesi'nde yukarıda ifade edildiği gibi, " çocuğum küçüktür, onun cenazesini babasının yanına gömün" diye feryat ve figan eden annenin ellerinden öpüyor, onun yılın annesi seçilmesini arzu ediyorum.
Diğer taraftan, "Anneler", bütün yıl boyunca elleri öpülecek, saygı duyulacak, hizmet gerekiyorsa, onları sırtlarımızda taşıyarak gönüllerini almak, haklarını ödemek istiyoruz.
Varsın Batı ülkeleri göstermelik de olsa " anneler günü" nü kutlamış olsunlar. Evlerden dışarı attıkları annelerini, yaşlılar yurdunda teselli etmiş olsunlar.. Bizler, Kur'anî Müslümanlar olarak, böyle bir tutum ve davranışı içerisinde olmayıp, annelerimizin dualarını içimize çekerek yaşamak zorundayız.
Tüm bu isyan dolu ifadelerime binaen, yine de diyorum ki, "ANNELER GÜNÜ" kutlu ve mutlu olsun.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın