Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ALLAH'IN, SOYSUZ ALÇAK DEDİĞİ KİMSELERLE ORTAK NOKTALARIMIZ OLAMAZ!

     " Elbet doğru yol kendilerine açıklandıktan sonra ona sırtlarını dönenler olur: Şeytan onların tasavvurlarını yamultmuş ve onlara boş umutlar vaad etmiştir. " ( Muhammed sûresi, âyet 25) 

     " Böyle olmuştur, çünkü onlar Allah'ın indirdiklerinden hoşlanmayanlar " Bazı konularda sizin talimatınıza uyacağız" dediler. Ama Allah onların gizlediklerini bilir." ( Muhammed sûresi, âyet 26) 

     " İyi de, melekler onların suratlarına ve sırtlarına vurarak canlarını alacakları  zaman halleri ne olacak?" ( Muhammed sûresi, âyet 27)

     " Böyle olacak, çünkü onlar Allah'ın lanetlediği her şeye sarıldılar ve O'nun hoşnutluğundan nefret ettiler: ve böylece ( Allah) onların emeklerini boşa çıkardı." ( Muhammed sûresi, âyet 28) 

     Tabii ki, yüce Allah'ın " Soysuz ve alçak" dediği kimselerle her hangi bir teşriki mesaimiz olamaz. Onların yapmak istedikleri, dine, dini duygu ve hayat tarzına düşmanlıktır. Hal böyle olunca, dün ve bu gündür bu kesimlerin, bu zihniyet mensuplarının yapacakları iş, dine, dindara, mü'mine düşmanlıktır!.. 

      Böylesi bir düşmanlık, taa bidayetinden bu yana yapıla gelmektedir. Her dönemde aynı düşmanlık, soysuzluk ve alçaklık metod, şekil ve sistem değiştirerek İslam'a ve Kur'an nizamına yapılır olmuştur. Şu alıntımızda vurgulandığı gibi:

     " ... Allah'ın " soysuz ve alçak" olarak nitelendirdiği kimselerle ortak noktalarımız olamaz. Eğer böyle bir şeye yelteniyorsak bu onlara kendi adımıza vereceğmiz tavizler sebebiyle oluşabilir. 

     Bu durumda yaptığımız şeyleri hiçbir zaman Müslüman olarak yapmış olmayacağız . Çünkü biz, Kur'an'da bizlere bildirilen bilgilere sahibiz ve tüm bu işbirlikçiliği hata sonucu yapmış olamayız. 

     Eğer doğru yol bize gösterildikten sonra hala bu tür davranışlardan uzaklaşmıyorsak üzerimizde münafık alametleri var demektir. Doğru yol bizlere gösterilmişken davamıza arka dönmemizin kendimizce haklı gördüğümüz yanları olacaktır tabii. Ama şüphesiz Allah her şeyin doğrusunu bilmektedir. Gerekli cezayı o  verecektir. " ( İktibas, H. Ertürk, Eylül 2010, say, 22)  

     " Fakat kendisine doğru yol ayan açık belli olduktan sonra Peygamber ile yollarını ayıran ve mü'minlerin yolundan başka yollara sapan kimseyi kendi tercihiyle baş başaa bırakacak ve onu cehenneme sokacağız. O ne berbat bir ikametgahtır! " ( Nisa sûresi, âyet 115) 

      İslam davasına sırtını dönüp, şeytanın uşağı, maskarası olan insancıklara acımak lazımdır. Aziz Kur'an, insanlara , hak yolu izhar etmiş iken, insanların eğri-büğrü yollara sapması ne demektir? 

     Görünen odur ki, dünkü zamanlarda, Mekke sokaklarında putçuluk, puta tapma düşüncesi hakimdir. Lat, Menat, Uzza'ya ibadet etme, onlardan yardım isteme hüküm ferma idi. 

      Böylesi bir saçmalık, her devire göre şekil değiştirmiş, günümüze gelince de putçuluğun adı sosyalizm olmuş, komünizm olmuş. ırkçılık olmuş, Liberalizm olmuş ve maddi şeylere inanılır, tapılır olmuştur. Onun içindir ki,

     Günümüz müslümanlarına düüşen en önemli görev ve mes'uliyet şudur. Hangi sapık, batıl fikir ve düşünce olursa olsun, bu sapkınlıklar nereden gelirse gelsin, Müslüman karndeşim onu elinin tersiyle itecek, onu " soysuz ve alçak" bilecektir.. 

     " Her ne sebeple olursa olsun böyle bir uzlaşma içerisinde bulunuyor isek bunun gerçek nedenini ve içimizde sakladığımız gizli duyguları Allah eksiksiz olarak bilmektedir ve  hesap vermek bizim için kaçınılmazdır. 

     Bu nedenle ayette de belirtildiği müşriklere tıpkı münafıkların söyledikleri gibi " bazı hususlarda size itaat edeceğiz"  sözünü vermeyelim. Ya da bunu onaylayan davranışlar içerisinde bulunmayalım. Çünkü" ( a.g.d.) 

     " Onlar, kendilerinin inkâr ettikleri gibi sizin de inkâr edip kendileriyle aynı seviyeye düşmenizi istiyorlar. O hâlde Allah yolunda hicret edinceye kadar onları kendinize sır ortağı edinmeyin! Eğer düşmanlığa yönelirlerse, onları nerede bulursanız yakalayın, öldürün ve onlardan kimseyi ne dost, ne de yardımcı tutun!" ( Nsiâ sûresi, âyet 89) 

     Netice olarak;

    Çağın Müslümanları, saflarını berrak şekilde tayin etmeli, kimselere tabasbus etmeden Kur'an yolunda yürümelidirler. Çünkü, bu zihniyet mensuplarından ne kendilerine, nede İslam'a bir fayda mülahaza edilmemektedir. 

       Çünkü, Mekke döneminin kodamanları olan Ebu Cehil'ler, Ebu Lehep'ler ve benzerleri inatlarından dönmemişler, gittikçe de inatlarını artırarak aziz Peygambere husumetlerini göstermişlerdir.

      Çağımızın " Allah'ın onlar için soysuz ve alçak" dediği kimselerde tıpkısının aynısı olarak kendi ataları olan münkirlerin, mülhidlerin yollarını adım adım takip ederek, İslam'a düşmanlık yapacaklar ve yapmaktadırılar. 

        Zaten, kalplerinde azıcık  yumuşaklık bulunsaydı, inatlarında direnmeyecekler, batıl yollarda yürümeyeceklerdi. Ne yazık ki, Allah'ın "  soysuz ve alçak" diye nitelendirdiği kimselerle, bizim her hangi bir meşguliyetimizin olması mümkün olmayacaktır. 

      Yaşamış olduğumuz çağda müşahede etmekteyiz ki, zamanın mürtedleri, her an, her dem sokakları kirletmekte, ırz, namus, haya, terbiye demeden edepsizliklerini aleniyete dökmüşmüşler, utanmadan, arlanmadan, haya etmeden icra etmektedirler. 

      Rabbimiz!.. Bu tür " soysuz ve alçaklara" imkan vermesin, kahhar ismi hürmetine bunları kahretsin!... Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın