ALLAH'IN, BEDİR SAVAŞINDAKİ YARDIMI!..

 " İçinizdeki iki grubun - Allah onların velisi olduğu hâlde- paniğe  kapıldığını da ( biliyordu). Artık mü'minler yalnız Allah'a güvenmeliler." ( Âl-i imran sûresi, âyet 122) 

     " Nitekim siz oldukça zayıf bir hâldeyken, Allah size Bedir'de  de yardım etmişti. O hâlde, Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ki, şükredenlerden olasınız." ( Âl-i imran sûresi, âyet 123) 

     " Hani sen inananlara demiştin ki: " Gönderilmiş üç bin melekle Rabbinizin imdadınıza yetişecek olması sizin için yeterli değil mi?" ( Âl-i imran sûresi, âyet 124) 

     Rasulullah (sav), bu müjdeyi savaş öncesi ordusunu yüreklendirmek için söylemiş olmalıdır. Burada üç bin, bir sonrakinde beş bin, Bedir'le ilgili olarak şu ayeti kerimeyi de dikkatlere arzetmek istiyorum: 

     " Hani Rabbinizden imdat diliyordunuz; bunun üzerine size şöyle icâbet etmişti; " Birbirini izleyen bin melekle imdadınıza yetişeceğim!" ( Enfâl sûresi, âyet 9 ) 

     Malumdur ki, kulun gücünün bittiği yerde Allah'ın yardımı yeter. O anın " bittim noktası" olduğunun delili, aziz peygamberimiz Rasulullah (sav)'in şu duasıdır: 

     " Allah'ım! eğer şu bir avuç insanın yok olmasına izin verirsen, yeryüzünde kulluğu sana tahsis eden kimse kalmayacak!"  diiye dua ediyordu. Dolayısıyla;

     Melekle yapılan yardımın nasıl anlaşılması gerektiğini açık ve net ifade eden cümleler. Yani, Allah'ın yardımını, koyduğu yasaları gözeterek yapar. Müminlerin yüreklerini takviye , bunun ifadesidir. Akleden kalbe yapılan bu büyük yardımı- hâşâ- bir blöf gibi gören anlayış, insanın gücünü- kas kuvvetine- indirgeyen mekanik anlayıştır. 

     Milletimizin büyük şairi Akif Çanakkale şiirinde de bu hususta şöyle haykırmıştır: 

     " Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhidi, 
        Bedr'in arslanları ancak bu kadar şanlı idi!"

     " Bu ayetlerden açık ve net bir şekilde Allah'ın (cc) kudretini , aynı zamanda bu kudretin İslami hareketin üzerindeki etkilerini görüyoruz. İslami mücadelede de bireyler kendileri ve davaları için en iyi olduğunu düşündükleri hususları amele dökmek isterler.

     Bunun şartlarını zorlarlar, fakat neyin hayır neyin şer olduğunu mutlak olarak bilemezler. Gaybın bilgisi Allah'ın katındadır. O, bir şeyi Müslümünlar için takdir ettiğinde bu hoşumuza gitse de gitmese de bizim için hayır olan demektir. 

     Allah Rasulü (sav) ve ashabı kolayca ganimet elde etmek için sefer planlamışlardı. Ancak Allah (cc) kâfirlere unutamayacakları bir darbe indirdi. Buna da Allah Rasûlü'nü ve ashabını vesile kıldı. 

     Karşılaşılan zorluklardaki en selametli yol, tedbirleri aldıktan sonra teslim olmaktır. Allah (cc) dinini zayi etmeyecektir. Kendi dinine yardımcı olanları yardımsız bırakmayacaktır. Bizler  buna yakinen inanırız, bununla birlikte bunun nerede ve nasıl olacağını bilemeyeiz. " ( Tevhid, sayı 90, E. Yelgün, say. 23) 

      Dolayısıyla, Bedir cengi, tüm  İslam ve Türk tarihinde örnek alınacak bir cenk olmuş, ister Uhud olsun, ister Ahzab olsun, ister Malazgirt ister feth-i mübin olsun. isterse Çanakkele olsun tüm zaferlerimizde ilham aldığımız, örnek edindiğimiz şanlı bir harp planı olmuştur. 

      Netice olarak;

      Müslümanların Bedir'deki galibiyeti, küfrün başı Ebu Cehil'in orada katledilmesi, küçüçük bir askeri kuvvetin yığınlarca küffar ordusunu yenerek, İslam'ın, azim, gayret, sebat emrinin yaşanmasıdır. 

      Bedir cenginden önce, Peygamberimizin halası Atike'nien görmüş olduğu muhteşem rüya, küfrün ve ehli küfrün belini kırmış, morallerini tamamen alt üst ederek, daha harbe başlamadan yenildikleri müşahade edilmiştir. 

     Bu sebeple, Müslümünların karşılaştıkları zorluklardaki en selametli yol, tedbirlerini aldıktan sonra yüce Allah 'a teslim olmaktır. Çünkü, yüce Allah aziz İslam'ı zayi etmeyecektir. 

       İslam'a yardımcı olanları da yardımsız bırakmayacaktır. Bizler, mü'minler olarak buna yakinen inanırız, bununla birlikte bunun nerede ve nasıl olacağını bilemeyiz. Dolayısıyla,

      Dün- bu gündür, Müslümanların Bedir cenginden, zaferinden alacakları büyük büyük dersler, ilham bulunmaktadır. Atalarımız da, zaten bunu yapmışlar, Bedir'i, örnek alarak, tüm Fetih hareketlerine katılmışlar, her seferde de başarılı olmuşlardır. 

     Rabbimiz!.. Bizleri, bu şuurdan, bu düşünceden mahrum eylemesin!.. Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir