Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ALLAH'A GÖNÜLDEN TESLİM OLDUK MU?..

     " Peki ama, insan hatırlamaz mı ki hiç bir şey değilken kendisini de Biz yarattık?" ( Meryem sûresi, âyet 67). Yüce Allah zikredilen ayeti kerimesinde böyle buyurmuş iken, insanların kendilerini gönülden, isteyerek, samimi olarak Allah'a teslim etmeleri, inanmaları istenir iken, talihsizliğe bakınız  ki, bu inancın, bu teslim olmanın yerini başka şeyler almış, bunlara canü gönülden inanılmış veya bunları " yedek tanrılar" olarak devreye sokulmuştur. Şu ayeti celileye nazar  edelim:

     " Ve sadece O'dur her şeyi yoktan var eden, sonra bu ( yaratılışı) tekrarlayacak olan: Bu O'nun için çok kolaydır; zira göklerde ve yerdeki  en güzel örnekler O'na aittir: mutlak üstünlük ve mutlak hikmet sahibi de yalnızca O'dur." ( Rûm sûresi, âyet 27)

     Veya " Göklerde ve yerde en güzel özellikler/ nitelikler O'na mahsustur". Buradaki " örnek"  ile 28'deki " örnek" arasında bir irtibat vardır Burada kastedilen açıktır ki " yaratış örneği" dir. 

     Bu ayeti kerime ve mealinden anlıyoruz ki, yüce Allah dışında hiç bir kimseden istimdat, yardım, tevessül istenmesi Kur'anî verilere mugayir olup, bu inanışlar tamamen beşeri düşünceler olup inanılması, bu doğrultuda yaşanması abesle iştigaldir. Şu alıntımızda beyan edildiği gibi;

     " Böylece din, insanların dosdoğru kurtuluş yolu iken, bid'atlarla, dua ve ibadetlerde aracılarla, Allah'ın yanında insan üzerinde başkalarına da tasarruf yetkisi tanıyan şefaat inançlarıyla şirk bataklığına dönüştürülmüştür. Allah'tan yardım istemek yerine, "  İzâ tehayyertum fi'l umûr festaînû min ashabi-i kubûr" ( İşlerinizin içinden çıkamadığınız zaman ölülerden yardım isteyiniz.) 

     Türünden uydurma rivayetlerle, hayatı boyunca " la ilahe illallah"  ilkesinin gereklerine muhalefet ederek yaşayan, içinde debelendiği günah bataklığından tevbe ve istiğfar etmeden ölen fasıklara, facirlere mücrimlere, zalimlere, tağutlara sırf " lâ ilahe illallah" dedi diye kurtuluş için yeşil ışık yakan şefaat ümitleriyle yanlış yollar gösterilmekte ve tevhid, şirk bataklığına dönüştürülmektedir.

     Buda kendilerine herkesten daha yakın, daha şefkatli, daha merhametli, daha bağışlayıcı , daha çok bilen, gören ve işiten, her şeye gücü yeten olarak, Allah'ı gereği gibi anlamayan kişilerin bid'at çıkarmaları, Allah'la beraber başkalarına da dua ederek tevessül yapmaları ve şefaat ümidine kapılmalarıyla olmaktadır. Allah'ın öğretilerine uyacağı yerde kişilerin hevesini tanrılaştırması olayı budur. 

      Onun için bid'at , tevessül ve şefaat anlayışları şeytanın Bermuda üçgeni olup insanları ağına düşürdüğü ve saptırma amacına ulaştığı en sinsi ve tehlikeli tuzaklardır. Çünkü din ve dindarlık adına bu yollara girilmektedir. 

     Bunu görmek için Cahiliye Arap toplumunun din ve ibadet anlayışına, Müslüman toplulukların din yerine onların yaptıklarının aynısı olan bugünkü uygulamalarına, türbeler, yatırlar, erenler, cinler, burçlar, gavslar, ruhaniyetler, vd. nesneleri aracılar ve şefaatçılar yaparak onlara sığınmalarına bakmak yeterlidir." ( Şeytan Üçgeni, İ. Sarmış, sayf, 11) 

     Şimdi aşağı satırlarda arzedeceğim ayeti kerime meali, bu gerçeği bizlere göstermektedi: Oysa, hali hazır, asırlardan beri ölülere okuduğumuz Yasin suresi, ölülerle hiçde ilgisiz olmasına rağmen biz müslümanlar bunu  alışkanlık haline getirmiş okuyup, hayatımızı devam ettirmekteyiz. 

     " De ki: " Onları ilk defa kim yoktan var ettiyse O hayat verecek. Zira O, her tür yaratığın ve yaratmanın akıl sır ermez bilgisine bütünüyle vakıftır." ( Yâsin sûresi, âyet 79)

      Yazımız başlığından da anlaşılacağı üzere, ne yazık ki, İslam toplumları olarak tam tamamına yakın şekilde Allah(a yüzlerini  döndermemiş, teslim olmamış durumdayız. İllaki, bizi kurtarmaları için birilerini devreye sokuyor, ondan medet, istimdat umuyoruz. 

     Netice olarak;

      Müminlerin elinde Kur'an, kalplerinde iman var iken niçin, kendileri gibi birer kul olan fanilerden medet ve istimdat beklemektedir?  Halbu ki,

      Yardım istenen insanlarda yardım isteyen insan gibi birer fani kul ve insandır. Bu nedenle, herkes kendi başını kaşımalı, başkasının başını kaşımaya zaman bulmamalıdır.

     Aziz Resul (sav),in, kızı Fatıma (ra) tenbihini kat'iyyen unutmayalım. " Kızım Fatıma!.. Babayın peygamber oluşuna güvenme, başıyın çaresine bak" ikazını kat'iyyen unutmadan yaşamalıyız. Aksi halde,

     Birileri kendini kurtarsın, kendi başının çaresine baksın da sonrası sair insanlara yardıma koşsun. Ama, onların koşmaları için böyle bir imkanları bulunmamaktadır. 

     Rabbimiz!.. Bizlere şuur, ihlas, güçlü iman nasibi müyesser eylesin!.. Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın