ALLAH DEYİP GEÇEBİLİRSİN AMA ŞEYH DEYİP GEÇEMEZSİN !..
Dün ve bu gündür milletçe yaşamış olduğumuz kâbus, kaos içeren durumlar alabildiğince çoğalarak gitmektedir. Ulema, bilgin insanlar bu tür çelişkilerin önüne geçememekte, milletin düşünce dünyasını dejenere eden bu hallerden müsterih kılamıyoruz.
Sokaklarda boy boy çalım satanlar, her şeyi, ibadeti, taatı, takvayı kendinde görenlerden toplum halas değildir. Hamdü sena olsun ki, ülkemiz de boy boy yükselen Kur'an Kursları, yetişen kelamlar. göz dolduran imanlı gençliğimiz, İHL. okullarında yetişerek, İlahiyata adım atanlar bunların dikkatini çekmemekte, aksine, iğreti bir gözle bakarak, bunların amel ve ihlaslarını tahfif etmektedirler!..
Halbu ki, Başkanlığın eğitim merkezleri, Aşere takrib kursları, ihtisas alanları gittikçe göğsümüzü kabartmakta yarınlarda bunların gür, coşku dolu sadaları arşı inletecek şekilde boy gösterecektir.
Ama, ne hazindir ki, üç kuruşluk dünyevi çıkar, menfaat milletin moralini bozmakta, yürüyen kağnının önüne, taş atılmakta, tekerin dönmemesi, tökezlemesi için her iğrenç eylem reva görülmektedir.
Menfaat, çıkar, din sıırtından vurgun vurmak, saf, masum insanları korku ile korkutarak onlardan menfaat, sömürü, temin etmek ne kadar utanmazlık , ne kadar dine hasımca yaklaşmaktır.
Süslü püslü kılık kıyafetlerle, ortalıklarda boy göstermek dine hizmet değildir. Aslolan hizmet, ene ve gururu al aşağı ederek, gençlikle bir olmak, onların dünyasını anlayarak bu kitlelere verimli hizmet sunmaktır.
Üniversite gençliğinin imdadına yetişmek, burslar vermek, yatacak yer bulma, iaşe ve ibate sunmaktır. Yoksa, İstanbul Fatih alanında, süslü, püslü elbiseler, cübbeler içerisinde çalım satmakla İslam'a hizmet sunulduğu nerede görülmüştür.?
İslam alemi, ilim, bilim insanı yetiştirmek için uğraş veriyorken, birileri çıkıp hem de saçlı, cübbeli sarıklı insanlar diyebiliyorsa ki
Zaten, bu cenahın işi ve gücü, küçük hesaplar peşinde koşmak, mürid avına çıkıp insanlara " dini tebliğ etmek" adına artistlik-diyebiliyor- " iyi ki okullarda okumamışım, diploma sahibi olmamışım" diyorsa, neslimizin kıyameti kopmuş demektir.
Öylesine,. kahve önlerinde, meyhane piyasasında " Ey ihvanlar" demekle neyi hallettiniz, kime yarandınız?
Maalesef, ülke gündemi bunlar tarafından bir ağ gibi çevrelenmiş, trilyonluk servetle insanlığın gözlerini kamaştırmaktadır. Adıyaman çevresinde kümelenmiş bir yapı vardır ki, hiç bir Müftü efendi orada rahat çalışma içersinde değildir. Ama, ne zaman ki, gidip Gavs'ın (!) eteğine yapışmış ise, kısmen de olsa orada icrayı faaliyette bulunması, hizmetine devam etmesi mümkün olmuştur.
Müftü efendi, ne zaman ki, gavs'ın kerametlerini, olmadık icraatlarını, sünnet dışı hallerini gündem yapmış ise, işte, o andan itibaren işi bitmiş, cehennemlik ilan edilmiş, normal şartlar altında çalışmasına imkan verilmemiştir.
Maalesef, velilik, pirlik, evliyalık, kutupluk, gavs'lık, ermişlik bunların tekelindedir. Her kim ki bu düsturlara karşı çıkmış, Başkanlığın hizmetini övmüş ise," vay senmisin bunu yapan, bunu söyleyen"diyerek tu-kaka edilmiştir ve edilmektedir.
Netice olarak;
Ülkemizdeki, Kur'an hizmetleri -tamamen olarak Arapça eğitim olmasa da- imkanlar dahilinde ifa edilmeye devam edilmektedir. Mini mini gençler, hafızlık okullarında yetişmeye çalışan çocuklar, camilerde, cemaatın karşısında bülbül gibi şakıyıp Kur'an hatmi okumaktadırlar!
Ama, birileri Allah deyip geçerek, "Şeyh" deyip geçemediği için bu âli hizmetler nazari itibare alınmamaktadır. Bunların işleri, güçleri uzun sakallarla, ellerde bastonlarla, ağızlarda sigaralarla, sarıklarla toplum nezdinde boy göstermek, güya (!) emr-i bil maruf, nehyi anil münken hizmeti yaptıklarını sanmaktadırlar!..
Hamdü sena olsun ki, her yıl tatilimi ülkemde geçirmekteyim. Başkanlığın, böylesi üstün hiizmetlerini görmekle mutlu oluyor, gönülden, kalbi olarak mesrur oluyorum. Burada, devletin bu kitlelere yardımını, bina vermesini tebrik ediyorum.
Çünkü, bu binalarda, 15 Temmuz önceleri hurafe, bid'at, tahayyülat anlatılmakla, gençliğin beyinleri yıkanıyor, rüya esaslı, Fetö asıllı icraatlar tatbik ediliyordu. Hamd olsun, şimdi onların yerinde yeller esiyor, oralarda genç yavrular Kur'an hizmeti görmektedirler.
15 Temmuz hurafeciliği, bütün boyutlarıyla bizatihi aynen yaşamaktadır. Politik cenahta bu kirli yapıya göz yumarak, onların tahayyülatlarına, efsunlarına aldırış etmemektedirler. Dolayısıyla,
Biz millet olarak, sonsuz imanımızla ALlah'a inanıyor, ama, yapay, uydurulmuş, çelişkili yapılara itibar etmiyoruz. Rabbimiz! Bu aziz milletin yâr ve yardımcısı olsun!.. Birini bin yapsın!. Kur'an hafızlarının ayaklarına taş değdirmesin!.. Amin!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın