Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

Alevi Kızla Sünni Erkek Evlenebilir mi?

Ümmet olarak, millet olarak mezhebi ayrılıklar sebebiyle büyük sıkıntılar yaşamakta, zorluk çekmekteyiz. Mes'eleleri aziz Kur'an'a götürmediğimiz için, onun yüce emirlerinden istifade edemediğimiz için mağduruz ve perişan bir şekilde yaşamaya devam ediyoruz. 
     Maalesef, ne yazık ki, ümmet ve millet olarak en mağduriyeti mezhepçilikten, mezhebi ayrımcılıklardan çekmekte ve yaşamaktayız. Aziz Kur'an'ın emirlerine ve ayeti kerimelerine  göre, bir Müslüman erkek, Ehl-i kitap bir hanımla evlenebilir iken, namaz kılmasa da, hacca gitmese de, oruç tutmasa da, Allah, Muhammed ve Ali diyen bir Alevi hanımla evlenememektedir. 
      Bilhassa, böylesi bir kaotik durum ülkemizde yaşanmakta, bu sıkıntıyı taa dimağlarımıza kadar hissetmekteyiz. 2020 yılında, İlçem Afşin'da, bir Alevi kızla, bir Sünni erkek, birbirlerini beğenmişler ,sevmişler,  büyüklerinin bu işe sıcak bakmaması nedeniyle evlenmek, yuva kurmak üzere kaçmışlardı. 
       Kızın babasına dünür gidilmiş, ama, alınan cevap hep menfi olmuştur. " Ben kızımı Sünni bir erkeğe veremem" olmuştur. Sonuçta, kaçan gençler, üç beş gün gizlendikten sonra, beni ve erkek yakınlarını haberdar etmeleri üzerine, araya girmiş, mes'elenin Müslümanca, insanca, döğüşsüz, kavgasız kapanmasını arzu etmiştik. 
      Ama, gelin görün ki, aradaki engel sadece mezhep faktörü idi.. Alevi dostların büyükleri ile görüştüm, sorunu enine boyuna izah ettim. Dini yönden soruna yaklaştım ama, her defasında sonuç olumsuz olarak tecelli etti. 
      Bu sebeple, bendeniz kendi kendime kahırlandım!.. Neden? sorusunu sürekli kendime sormak zorunda kaldım. Ne acı ki, halen de söz konusu gençlerin büyükleri ile araları menfi yönde olumsuzdur. Yani, konuşmamaktalar, küs olarak yaşamaya devam edilmektedir. Dolayısıyla,
      Yazımın burasında eserlerini yakînen okumuş olduğum büyük âlim Prof. Dr. Hüseyin Atay hocamızını bu husustaki görüşünü burada almak istiyorum: 
     " Bir alevi kızla bir sünni erkek evlenmeye karar vermişler. Analar ve babalar razı, ancak oğlanın küçük dayısı asla izin vermiyor. Müftülere gidilmiş, din adamlarına sorulmuş, hepsi evlenebileceklerine dair fetvalar vermişler, buna rağmen dayı razı olmuyormuş.     Bu arada bana da geldiler, elbette ben de evlenmelerinin doğru olacağını ve dayıyı dinlememeleri gerektiğini söyledim. Anne ve baba razı ise, öteki kişinin o şekilde davranması, sosyal mikrop dediğim kategoriye giriyor.      Sonra dayı için, bu adam intikam alıyor, hayatında ne oldu, dedim. Buna karşılık: " İstediği kızla evlenmesine engel olduular. " Kendisi istediği kız ile evlenemediği için, başkalarının istedikleri ile evlenmelerini sistemiyor.      Kuşkusuz, onun istediği ile evlenmesini engelleyen ana ve babalar da çocuklarının isteklerine meşru bir sebep olmaksızın engel olmamalıydı. İşte bir suçun işlenmesi, nasıl başka günahlara sebep oluyor.     Bu gibi kadın ve erkek ilişkilerine zarar veren toplumsal mikroplar; dedikodular, töreler, iftiralar ve kıskançlıklardır. Din bilginlerinin, ahlâkçıların, sosyal bilimcilerin ve hukukçuların bunların kaldırılmaları için çalışmaları bilim gereğidir." ( ( Dini hüküm ve eylemlerde değişim, H. Atay, sayfa 116) Mes'ele nerede düğümlenmektedir biliyor musunuz ? Sakat, bilinçsiz din algısındadır!.. Mes'eleye Başkanlığın, yani Diyanet'in yleterince eğilmemesindedir. Yine İlçem'de, yaşamış, soruşturmayı bizzat takip etmiş bir Diyanet görevlisi olarak, 1982 yılında bir Alevi köyünde, bir Alevi hanımın cenazesinin Sünni imamlarca kıldırılmaması sebebiyle, zorluk yaşanmış, imamlara, dini hükümleri anlatamamıştık..
     Sonuç yerine;
     Ülkemiz sınırlarında olsun, yurt dışı Türkleri arasında olsun, milyonlarca mezhebi Alevi olan insanımız yaşamaktadır. Gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında, her din görevlisi bu soruna kendisini hazırlamalı, bir mes'ele zuhur ettiği zaman hemen çareyi Alevi, Sünni cihetinden değil, Kur'an ve İslam açısından çözüme kavuşturmalıdır. 
     Yıllar önce, Hollanda'da Din görevlisi bulunduğum sırada, bir Alevi hanım cenazesi olmuştu. Davet edildim ve cenaze başında birikmiş beş on Alevi Dervişin yanında cenaze namazını kıldırdım, sonra da, ölenin evine giderek, Yasin tilavetinde bulundum. 
     Çok da güzel oldu. Herkes memnuniyetini izhar ederk, Alevi ve Sünni çıkmazının böylece kapanmasını arzu ettiler. Onun içindir ki, günümüz de, " Cem Evleri" ha bre çoğalmaktadır. Çoğalsın!.. Bunda bir sorun bulunmamaktadır. Sorun, Camii ile Cem evinin sentezini yapamamak, hoca efendilerin, Cem evlerinde bilgilerini, görgülerini, tecrübelerini orada toplananlara aktarmamalarıdır. 
       Hal böyle iken, şunu teklif ediyorum: Dede efendi, buyursun camide bildiklerini, görgülerini anlatsın ve insanımızı irşad etsin!.. Bunda da  bir sorun bulunmamaktadır. 
      Sorun; Din adamı Cem evine gittiği zaman " Bu bizi Sünnileştirecek" yanlış düşüncesine kurban gitmektir. Çünkü, işimiz, her din görevlisinin mesleği, mezhepçilik yapmak değil, Kur'anî emirleri her insanımıza, isteyene anlatmaktır. 
     Rabbimiz!.. Bu millet evlatlarına, Kur'anî yaklaşım nasip eylesin!.. Selam ve dua ile...
     Şerafettin Özdemir

Makale Yorumları

  • Ibrahim sahin13-08-2022 07:40

    Sünnileri yezit gören bir anlayış ile beraber olmak veya evlenmek ne kadar doğrudur.

Facebook Yorum

Yorum Yazın