Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ALAMUT KALESİNDEN PENSİLVANYA'YA

ALAMUT KALESİNDEN PENSİLVANYA'YA; KAN, KITAL VE TEDHİŞ HAREKETLERİ!..

" Gerçekten Allah kendi nefislerinde olanı değiştirip bozuncaya kadar bir toplulukta olanı değiştirip bozmaz." (Ra'd sûresi, âyet 11 )

Yazımız, önemli, önemli olduğu kadar da dünü güne taşımak, günümüzde de geçmiş tarihte vuku bulmuş, bir sapkının, bir imansızın hayatından, eylemlerinden, yapılanmasından, insan katlinden etkilenerek, esinlenerek, aynısını ve tıpkısını günümüz dünyasına ve bilhassa Türkiye'de gerçekleştirmek isteyen ruh hastasından bahsetmektedir.

Zaten, yazı başlığı da bunu ifade etmektedir. Alamut kalesi, Hasan Sabbah ve bu günkü Pensilvanya çıkmazı, soytarılığı ve suikastidir.

Hasan Sabbah; bir " Assassin-suikast" lideridir. Hem de tarihte emsali görülmemiş bir katil, cani, sapkın ve batıl ve batini bir mezhebin lideridir.

Hasan Sabbah; Büyük Selçuklu Devleti zamanında yaşamış olan, tarihin en eski ezoterik ve batınî örgütü haşhaşileri kuran ve ölene kadar yani 34 yıl liderliğini yapan bir İran'lıdır.

Alamut kalesi, ulaşılmaz, çıkılmaz, erişilmez bir kaledir. Bu günkü, Pensilvanya lideri ve ikamet etmiş olduğu malikanede tıpkı Haşhaşilerin liderinin kalesi gibi, erişilmez alanı gibi bir yerdir. Hasan Sabbah;

Tarihiteki en gizemli insanlardan biri olarak adı geçer. Tam adı Hasan bin Ali bin Muhammed bin Cafer bin Hüseyin bin Sabbah el-Hamari'dir. ( 1034-1124)

Böylesi bir gizemli hayattan ders çıkaracak olursak, Pensilvanya sapkınının hayatı da gizemli, esrar dolu, bilinmez, kısmen tanınır, müridanını, bağlılarını esrar içirerek efsunlamış, uyutmuş bir sapkındır.

Hasan Sabbah 70'den fazla devlet büyüklerine suikast düzenlemiş, cinayet işlemiş bir örgüt lideri olarak, Nizam'ül-Mülk gibi nice devlet otoritesini katlettirmiştir. Zaten, Hasan Sabbah'ın en çok kötülüğünü, suikastını görmüş Büyük Selçuklular, Abbasiler ve Eyyubiler gibi " Sünni" devletler olmuştur.

Hatta, Moğolların, İslam alemine saldırısı, hücumları, işgalleri de bu sebepten ötürü olmuştur. Mes'eleyi, günün sapkınına getirecek olursak, yine gizemli bir hayat, ne idüğü belirsiz, kimliksiz, her telden çalan, kimi zaman Türk, kimi zaman Kürt, kimi zamanda beynelmilel bir kişilik sahibi zattır.

" Lidere mutlak itaat" mecburiyeti, dünkü Hasan Sabbah'da bulunduğu gibi, bu günkü Feto çömezlerinde de aynısı ve tıpkısı bulunmaktadır. Sözde lidere bağlılık, cennet vaadi, ölümüne itaat, konuşmamak, susma hakkı kullanmak, meslekten atılsalar, işsiz, güçsüz, eşsiz, ailesiz kalsalar bile doğruyu anlatamamak!.

Dünkü zamanlarda, Hasan Sabbah; afyon içirdiği, esrar yutturduğu müridanı, cennete girme, cennete ulaşma vaadiyle, silahlandırıyor, genelde cuma saatlerinde camilere yollayıp, devletin lider mevkiinde bulunan insanlarını katlettiriyor ve sonrada suikatçı kendi kendini öldürüyordu.

Pensilvanya baykuşu da öyledir. 15 Temmuz gecesinde, bu millete, bu devlete vermiş olduğu zarar, tahribat anlatılmakla bitirilemez. Meclisin bombalanması, askeri alanların topa tutulması, köprülülerin işgali ve 150 küsur şehid, 2000 küsur bigünah insanın sakat kalması gibi..

Hasan Sabbah sahtekarı " İsmaili" idi!.. Ya bu milletin ekmeğini yemiş, suyunu içmiş havasını teneffüs etmiş sapkının görüşü, mezhebi, dini, imanı nedir? " Sünni"mi, "Şia"mı, nedir, ne değildir? Kim bilmektedir?..

Nizam'ül-Mülk; büyük siyaset ve devlet adamı, Hasan Sabbah mel'ununun sır dolu kalesini dört ay kuşatmış, en sonunda bu kuşatmayı hayatı ile ödemiştir.

Pensilvanya azgın ve sapkını da öyledir. " Sahte cennet vaadi" ile, köprüleri işgal etmiş, tarihte, hiç bir din adamının yapmadığı, yapamaz olduğu rezilliği işlemiştir. Muaviye'nin, Mervan ve Yezid'in bile yapmadığı bir fiiliyatı icra etmiş, memleketi işinden çıkılmaz hale düşürmüştür.

Sonuç olarak;

Büyük Selçuklu devleti; haşhaşilere karşı " Cavlaklar" isimli bir tim kurmuş başaramamış ama, 21 nci asrın engin görüşlü, devlet adamları, kumandanları, siyaset insanları bu mes'eleyi kökünden halledecekler, Pensilvanya canavarını ölse de, kalsa da Pensilvanya'dan Türkiye topraklarına getireceklerdir.

Ve bundan sonra da, ülkemizin sokaklarında, meydanlarında, caddelerinde, köprü üstlerinde hiç bir " Dinciyim", " Şeyhim"," Mehdiyim", " Mesihim" diyen bir haşhaşi soytarısı kendi hayal gücü ile hareket edemeyecek, bu millet evlatlarını kandıramayacaktır.

Onun içindir ki, başta Diyanet İşleri Başkanlığı'mıza, İlahiyat Fakiltelerimize, tüm akademisyenlerimize bu hususta büyük işler, büyük görevler ve sorumluluklar düşmektedir.

Her şeyden önce " Kur'an'ın Güncellenmesi" mevzuunda, alimlerimiz üzerlerine düşen görevlerini yapmalılır ki, bu tür sapkınlar, zavallılar, çömezler, yaşama imkanı bulamasın, millet evlatlarını sahte cennet ile, sahte hurafi avuntularla, göz yaşı ile, selle, sümükle kandırmasın!.. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın