Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ !..

  " Sizi toprak türünden yaratması, O'nun mucizevi işaretlerinden biridir; sonra siz ( bir süreç içinde) beşer olarak gelişip kişilik kazandınız." ( Rûm sûresi, âayet 20 ) 

     " Yine sizin için kendileriyle huzur bulasınız diye kendi türünüzden eşler yaratması, aranıza sevgi ve merhameti yerleştirmesi de O'nun mucizevi işaretlerinden biridir: Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir topluluk için alınacak bir ders mutlaka vardır." ( Rûm sûresi, âyet 21) 

     Malum olduğu üzere 8 Mart 2021 günü " Dünya Kadınlar Günü"dür. Her yıl olduğu gibi, milletler, bu günü değişik şekillerde, milletler  geleneklerine göre kutlayacaktır. 

      Tabii ki, ülkemizde, bağında, bahçesinde, tarlasında, çiftinde, çubuğunda çalışan hanımlar, bu günü "es" geçecek, " her işimiz bitti de, bu gün mü kaldı?" diyeceklerdir. 

     Lakin, kimi hanımlarımızda belkide sokaklara dökülecekler, kadın cinayetlerinden, darp edilmelerden, baskılardan, tecavüzlerden söz edecekler, meydanlarda nutuk atacaklardır. 

      Ama kimse, örtünmenin, tesettürün, insan onuruna uygun biçimde giyinmenin insanlıkla yaşıt olduğundan, cinselliğini keşfeden Hz. Adem'in ve eşi Havva'nın yapraklarla örtünme özelliğini hesaba kat'iyyen katmazlar. 

      Demek ki, örtünme, tesettür, insan rüşdünü isbat eden hususlardır. Bu husus, hem aziz Kur'an'da enine boyuna izah edilir iken, diğer taraftan İncil'de ve Tevrat kitabında da anlatıldığı bir gerçektir.

      Günümüz dünyasında Batı aleminde kadın:

     Batı aleminde kadın, her ne kadar birey olarak, özgür görünüp rahat hareket etse de, dansta, diskoda, aşkta, meşkte, içki içmede, sigara kullanmada, filört etmede daha rahat olsada, aslında, tam manasıyla özgür, rahat değildir. 

     Batı da, kadın alemi, Kilise'ye gitme, ayin yapma, " Amen" duasında bulunma diye bir sorunu kalmamıştır. Bazan, komşu hanımlara sormadan edemiyorum: " Pazar günleri Kiliseye gidiyormusunuz?" diye.. Ama, almış olduğum cevap, bir baş sallamadan başka bir şey değildir. 

     Maalesef, Batı aleminde, çıplaklık kültürü her tarafı kasıp kavurmaktadır. Kadın, cazibe ve güzelliğini sergilemek, bu durumun göstermek için her türlü manevrayı yapmakta, utanma, ar, haya, hicap denilen mefhumları kaldırmış, tamamen, şayet bu hal özgürlükse, bireycilik ise, kendini tamamen üryan göstermeyi, görünmeyi marifet bilmektedir. 

      Bizde veya sair İslam ülkelerinde kadın!.. 

      Zaten, Suriye ülkesinde, Irak'ta, Yemen'de, Libya'da,  kadının hali ortadadır. Daha doğrusu içler acısıdır. Avrupa'ya adım atmak, orada yaşama imkanı bulmak için kadın, kız, çoluk, çocuk denizlerde boğulmayı, ölmeyi göze almışlar, demek ki, bu ülkelerin hanımlarının İslamî görüntüleri tamamen baş örtüsünden ibarettir. 

       Türkiye'mizde de, durum çokda farklı değildir!.. 

      Kadınlar, sokak ortalarında öldürülmekte, dövülmekte, darp edilmekte, kurşunlanmaktadır. Neden ve niçin? Çünkü, ülkemiz hanımları, gelenekçi İslam'ın, atalarcı İslam'ın içerisinde boğulup, boğdurulmuş olarak yaşamaktadır. 

      Ramazan ayında, teravih namazı için camii kapıları kadınlara taa ardına kadar  açılır iken, cuma, bayram ve cenaze namazları için camilerin kapıları kadınlara kapalıdır. Bu sebepledir ki, İslamî açıdan ülkemizde kadın özgürlüğü, daha doğrusu Kur'anî anlamda bir özgürlükten bahsetmek, "vardır" demek abesle iştiğaldir. 

      Türkiye'de, hanımların özgür olduğu birr alan bulunmaktadır. Bir tarikata üye olma, bir şeyhin elini, eteğini öpüp, şeyhten yardım bekleme, istimdat isteme özgürlüğüdür. Böylesi bir ögürlük ise? Bana göre, bu tür bir davranış, özgürlük değil, bilakis, köleliktir, şirktir, Allah'a isyan, sünnete baş kaldırmadır. 

      Büyük şehirlerimizde, " 8 Mart dünya kadınlar günü"nde, boş duracak değillerdir. Baloya katılma, kadın haklarından dem vurma, Taksim meydanında yürüme, " ezana hayır", " dini bilgiler istemiyoruz", yürüyüşleri yapılacak, yumruklar sıkılacak, içmenin, boşanmanın, istenilen şekilde yaşamanın kınanmaması için nümayişler vuku bulacaktır.

     Netice ve sonuç olarak;

     " 8 mart kadınlar günü" kadınların çekmiş oldukları ızdıraplara, kaoslara, dertlere derman olmamaktadır. Gerek dünyada, gerekse ülkemizde, kadınların özgür olabilmeleri için, baskıdan kurtulmaları, darptan, dayaktan kurtulmalarıdır..

     Kadınlar düşünmelidir.. İnsan olduğunu, birey olduğunu, her hak ve yetkilere sahip olduklarını düşünmelidirler. Erkeğin kölesi, esiri, hizmetkârı, şehvet gidericisi olmadıklarını düşünmeli ve ona göre eylem insanı olmalıdırlar,..

       Diğer taraftan, kadınların, istemiş oldukları hak ve özgürlüklere sahip olabilmeleri için, yılın 365 gününde, zamanın bütün anlarında " kadın kimdir?", " rolu nedir?", sadece çocuğunun annesi, erkeğinin ihtiyacını temin eden bir yaratık mıdır? düşüncelerini düşünmeli, ondan sonra da " 8 Mart dünya kadınlar günü"ne iştirak etmelidir. 

      Yoksa, sadece sokaklarda köpek gezdirmekle, kedi beslemekle, çıplaklıkta serbest olmakla bu hakkın temin edileceğini düşünmüyor, düşünemiyorum. Bunların tamamı, tali mes'elelerdir. Asıl olan, niçin yaratılmış olduklarını anlamaları, ona görede Allah'a kulluk yapmalarıdır. 

     Rabbim!.. Tüm kadınlarımıza, Kur'anî anlayış, Nebevi yaşama biçimi nasibi müyesser eylesin!.. Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın