31 MART'TAN 15 TEMMUZ'A İHANET SİLSİLESİ!..
Böyle bir yazımı kaleme alırken utanarak, sıkılarak, haya ve hicap duyarak alıyorum. Çünkü,
Hiç bir milletin içerisinden böyle kalkışma, ihanet, arkadan hançerleme, ihanet şebekesi vaki olmamıştır. Ne ABD'de, ne İngiltere'de, ne Almanya'da nede sair ülkelerde!..
Ama, ne yazık ki, bizim milletin helal nimetini yemşler, utanmadan, sıkılmadan dobra dobra yaşamışlar, envai çeşit in'amını tüketerek hınzırca semirmişlerdir.
İşte, bunlardan birisi ki, 31 Mart vak'asıdır. Yani II. Abdülhamid'e kurgulanan tuzak ve İstanbul sokaklarının velveleye verilmesi sonucunda padişahın kalleşçe al aşağı edilmesidir.
Ondan sonra yaşanan, görünen odur ki, Dünya Siyonist Yahudileri, Masonları meydanı boş bulmuşlar ve emellerine nail olmuşlar, adım adım İsraili devletini kurma yolunda yürümüşlerdir.
Akaabinde koskoca imparatorluk parçalanmış, bölük pörcük uluslara, milletlere terkedilmiştir. Suriye ülkesi, Arabistan krallığı, Lübnan ve Ürdün perişanlığı gibi...
Diğer taraftan, 15 Temmuz diye bir ihanet kalkışması yaşadık ki, bunu satırlara dökmekten, yazmaktan utanıyor, haya ediyorum.
Zavallı, gariban fakir fukara Anadolu çocukları bir simsarın elinde oyuncak yapılmış, çocuklar, istikballerinden, geleceklerinden al aşağı edilmişlerdir.
Söz konusu ifritin çalmadığı kapı kalmamış, girmediği ocak, el atmadığı sine ve vicdan bırakılmamıştır. Terü taze neslimiz, böylesi bir ifritin elinde oyuncak olmuş, inancından edilmişler, Kur'an istikametinden, sünnet düşüncesinden ırağ edilerek ABD'nin ve dünya masonlarının kulu ve kölesi yapılmıştır.
Ve 15 Temmuz gecesi geldiği zamanda, bütün şer güçlerini sokağa salmış, bir hayli masum ve günahsız insanını kanı akıtılmıştır.Hedefleri, Devletin en ince notalarını ele geçirmek, kendi inançları olan Haşhaşiliği hükümran etmekti.
Hemen acil olarak Diyanet teşkilatını lağvetmek, İmam-Hatip okullarını, İlahiyat fakültelerinin kapılarına kilit vurmaktı. . Camilerde ezan sesini susturmak, kendi inandıkları ütopik ham hayallerini deruhte etmekti. Onun içindir ki,
Millet olarak, 31 Mart'tan bu yana 27 Mayıs'ı gördük, merhum Başbakanı idam ettiler, 12 Mart rezaletini takip ettik, 12 Eylülü gırtlağımıza kadar yaşadık. 28 Şubat despotluğunu en ince ayrıntısına kadar görmüş olduk.
Maalesef,, dünya masonik güçleri zannettiler ki. tıpkı 31 Mart sözde darbesi gibi olur, astığımızı asarız, kestiğimizi keseriz..Ama, emellerine, muradlarına nail olamadan bu aziz toprakları, şehidler yurdunu terketmek zorunda kaldılar.
Oun içiindir ki, bu milletin sinesinde barınan münkirlerin, müfritlerin piyon ve tuzakları kat'iyyen bitmeyecektir. Ne 31 Mart hastalığı bitecek, nede 15 Temmuz kalkışması son bulacaktır.
Netice olarak;
Bu gün yaşıyoruz ki, her an, her dem, Fetö çömezleri yakalanmakta, hesap vermek üzere Adli makamlara teslim edilmektedir.
Tabii ki, güçlerini, kudretlerini Batı ülkelerinden, ABD. canavarından almaktalar, kırk yıldan bu yana içimize çöreklenmiş bulunan ifrit yuvalarını harekete geçirmektedirler.
Ülkemiz ceza evlerinde yatmakta olan zavallı, satılmış biçareler kimi abla olarak, kimi ağabey olarak fırsat kollamakta, fırsatını bulunca da ABD'ye kaçmaktadırlar.
Son sözler olarak diyorum ki, bu aziz millet evlatlarının uyanık, dikkatli ve rikkatli olmaları lazımdır. "Su uyur, düşman uyumaz " gereğince bunlar uyumamaktadırlar.
Bunların emel ve arzuları büyüktür, önce devleti çökertmek, Başbakanı, Devlet Başkanını yok etmektir. Tıpkı II. A. Hamid Han gibi, sözü Siyonist mekanizmalara bırakmıştır.
Rabbimiz!.. Bu tehlikeeli düşünceyi hak ile yeksan eylesin!.. Kendi inlerinde, gizlendikleri menfezde yok etsin İnşaallah!...Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın