Vücuttaki kılları aldırmak günah mı?
Erkeklerin veya kadınların bacaklarındaki tüyleri yolmalarının caizliği nedir? - Erkekler göğüs kıllarını alabilirler mi?
- Erkeklerin veya kadınların bacaklarındaki tüyleri yolmalarının caizliği nedir? - Erkekler göğüs kıllarını alabilirler mi?
Erkekler İçin Vücuttaki Tüylerin Durumu:
Etek ve kasık arası tüylerinin temizliği, göbek altından başlayıp avret mahhalindeki kılların alınmasıyla gerçekleşir. Bu temizlikte dübürün, yani dışkı yerinin etrafındaki kılların da alınıp alınmayacağı konusu sık sık sorulmaktadır.
İslamî kaynaklarda, etek tıraşı için daha çok "'ânet" kelimesi kullanılmıştır. (Misal olarak bk. Gazalî, İhya, I/146, ) ki, bu tâbirde, "dübür" dâhil değildir.
Nitekim İmam Nevevî, bu konuda şu bilgiyi vermektedir:
"Tıraş edilmesi sünnet olan etek bölgesi:
Her iki cins için, bilinen avret yerlerinin çevresi ve üst kısmıdır. İbn Sureyc'e nispet edilen "Kitabu'l-Vedâi' adlı eserde -ki bu kitabın İbn Sureyc'e ait olduğunu zannetmiyorum- dübürün çevresindeki kılların tıraş edilmesinin de sünnet olduğuna dair bir bilgi gördüm. Bu doğru değildir. İtimada şayan hiçbir kaynakta böyle bir şeye rastlamadım. Şayet kirlenmeye sebep olduğu düşünülerek tıraş edilirse, bunda da bir sakınca yoktur." (Nevevî, el-Mecmu, I/289).
İslamî Kaynaklara göre, bu temizleme işi, kişilerin kolayına geldiği şekilde; kılları yolarak, "Kils taşı / kılları söken bir ilaç"la veya tıraş ederek yapılabilir.
Demek ki, "dübürü”ü tıraş etmemekten dolayı herhangi bir günah söz konusu değildir. Ancak dübürün etrafındaki kılları almanın da bir günahı yoktur.
Her hafta etek tıraşı olmak, bıyıkları kısaltmak, koltuk altını temizlemek, tırnakları kesmek sünnettir. Bunları kırk günden fazla yerine getirmemek -bütün mezheplere göre-mekruhtur. Hanefilere göre bu tahrimen mekruhtur. Şayet başındaki saçını da tıraş etmeyi adet edinmişse, onu da haftada bir tıraş etmesi sünnettir.(bk. Cezerî, el-Fıkhu ala’l-Mezahibi’l-arbaa, 2/44-46; Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 1/311).
Ayrıca normal saç tıraşının zamanı saçın dağınık, çirkin bir şekil almasına meydan vermeyecek şekilde ayarlanmalıdır. Çünkü Efendimiz (asm):
“Başında saçı olan ona ikramda bulunsun / düzgün tutsun, bakımını-temizliğini yapsın.”(Neylu’l-Evtar,1/123)
buyurmuştur. Saçın bir kısmını kökten tıraş etmek, bir kısmını bırakmak mekruhtur. Bu, Efendimizin (asm) uygulamasına aykırıdır.(bk. Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 1/311).
Şafii mezhebine göre, burun kıllarını çekmek mekruhtur. Eğer fazla uzadıysa, -makasla- keserek kısaltmak sünnettir.(bk. Cezrî, a.g.e. II/44).
Hanefîlere göre; burundaki kılları çekmek doğru değildir. Çünkü bu hastalık yapar. (Fetevâyi Hindiye; Celal Yıldırım; İbn-i Âbidîn)
Malikîlere göre, -erkek olsun, kadın olsun- güzelliği bozan, insanı rahatsız eden bedendeki bütün kılların temizlenmesi caizdir. Kocanın hoşlanmadığı kılların temizlenmesi ise, kadına vaciptir.(Cezerî, el-Fıkhu ala’al-mezahibi’l-arbaa-, II/45).
Hanefîlere göre, erkeklerin sırt ve göğsünü tıraş etmesi edebe aykırıdır.(Cezerî, a.g.e.) Bu ifadeden anlaşılıyor ki, Hanefilere göre de sırt ve göğüs kıllarını aldırmak, haram veya tahrimen mekruh değildir. Olsa olsa, tenzihen mekruhtur, edebe aykırıdır.
Kasıklar, en geç kırk gün içerisinde mutlaka tıraş edilmesi gertekir... Koltuk altlarını yolmak sünnet olmakla beraber tıraş etmekte de bir sakınca yoktur. Tıraş edilen, yolunan ve kesilen kılları gömmek menduptur. Hela ve hamama atmak ise günah değilse de uygun görülmemiştir. (bk. Kurtubî, el-Camiu lî-Ahkâmi'l-Kuran, II/105; Alâuddîn Abidîn, el-Hediyyetu'l-Alâiyye, s. 335). Bir bez veya tuvalet kağıdı gibi bir şeye sarılarak gömülebilir veya çöpe atılabilir.
Bu temizlik, bütün peygamberlerin şeriatlarında var olagelen bir temizliktir. Bu temizliğin cünüp iken yapılması mekruhtur. Uygun olanı, kişiye gusül farz olmadan bu temizliklerin yapılmasıdır. Bedenden ayrılan her parça temizken ayrılmalıdır.
Beden temizliğinde kullanılan malzemenin ve âletlerin ayrı bir yerde, özel kaplar içerisinde, mikrop kapmıyacak şekilde muhafaza edilmesinde zaruret vardır. Çoğu zaman temizlik sırasında kesilmeler, kanamalar görülebilir. Temiz olmayan makine ve malzemedeki mikroplar da bu kanla bedene karışabilir, küçük bir ihmalden büyük bir rahatsızlık durumu ortaya çıkabilir.
Ayrıca bu kılları tüy giderici maddelerle gidermek de mümkündür.
Kadınlar İçin Vücuttaki Tüylerin Durumu:
Cenab-ı Hak her insanı ayrı bir güzellikte yaratmıştır. Birlik mührünün açıkça okunduğu insan simasındaki güzellik, fıtrî ve tabiî olanıdır. Bunu muhafaza etmek, sahip olduğu özellik ve güzelliklere şükredip, Allah'ın uygun görüp ihsan ettiği kadarına razı olmak kulluğun bir derecesi ve işaretidir.
Bunun için hayatî ve zarurî bir maslahat yoksa, vücutta bulunan mevcut durumu değiştirmeye gitmemek lâzımdır. Çünkü böyle rast gele yapılan bir tasarruf insanı ağır bir mesuliyet altına sokabilir.
Bir zaruret yokken insan bedeni üzerinde yapılan değişiklikleri şiddetle yasaklayan Peygamberimiz (asm), başına ilâve saç takana, cildine dövme yapana ve yaptırana, güzelleştirmek maksadıyla dişini inceltip seyrekleştirene, kaş ve kirpiklerini yolan kadınlara, Allah'ın yarattıklarını değiştirdikleri için, ilahi rahmetten uzak kalmış olacaklarını bildirmiş ve ikazda bulunmuştur.
Fıkıh âlimleri bu hadisten hareket ederek yüzünde sakal ve bıyık biten kadının onları gidermesinin caiz olacağını; ancak kaşları inceltmenin, tabi şeklinden çıkarmanın, kirpikleri düzeltmenin veya takma kirpik kullanmanın caiz olmadığını belirtirler. Çünkü diş, kaş ve kirpik birer aza mesabesindedir. Aslında olmayıp sonradan biten yüzdeki kıllar ise bu sınıfa girmediğinden, kadının bunları gidermesin de bir mahzur görülmemektedir. Aynı şekilde kadının bacağındaki kılları gidermesinde de bir mahzur yoktur. Çünkü bu kaş gibi bir uzuv mesabesin de değildir.
Fıkıh kitaplarına baktığımızda şu hükmü görmekteyiz:
Kadını çirkinleştiren yüzdeki tüyler alınır. Erkeklerde görülen sakal, bıyık gibi şeylerin kadınlarda görülmesi halinde; alınması câizdir.
“İbn-i Âbidin, sakal ve bıyığın kadında fıtrat olmadığını, bu sebeple (eğer çıkarsa) kesilmesinin (müstehab) olacağını beyan etmiştir!"
"Bu kılları gidermenin en uygun yolu tıraş olmak değil, ağda, pudra veya benzeri tıbbî şeylerle yolmaktır.” (Kadın İlmihali, Mürşide Uysal, s. 370)
Anlaşılan odur ki, dindar hanımın kendini beyine karşı cazip duruma getirmesi müstehabdır. Beyini yabancıların cazibesinden korumuş olma hikmeti de vardır bunda.
Kaşların arasında ya da kaşların kenarlarında biten kıllara gelince:
“Normal kadın kaşının bir şekli (normal sayılan şekilleri) vardır. Bunların dışına çıkan, göze sakil (çirkin) gelen, sahibini çirkin gösteren ve bu yüzden onu rahatsız eden fazla kıllar alınabilir. Normal kaşları, modaya uyarak inceltmek, yerlerini değiştirmek... caiz görülmemiştir.” (Prof. Dr. Hayreddin Karaman)
Kadınların yüzlerindeki kılları yolması, kaşlarını inceltmesi, kirpiklerini uzatması konusunun şer'i hükmü İslam alimlerini bir hayli meşgul etmiştir. Hz. Peygamber'in (asm) bu konu ile ilgili bir hadisinde;
"Allah yüz tüylerini yolan ve yolduran kadına lanet etsin." (Buhari, 'Libas', 84; Müslim, 'Libas', 120)
buyurmuş olması, bu ifadenin hangi fiilleri kapsadığı İslam hukukçuları arasında tartışma konusu olmuştur.
Alimlerin çoğuna göre; kadının kocasına güzel gözükmek için ve onun izni ile yüzünde, kadınlara mahsus olmayan tüylerin (sakal, bıyık tüyleri) bitmesi halinde bunları alması, güzelleşmek için makyaj yapması, kaşlarının etrafındaki dağınık tüyleri (iki kaş arası, etrafı) alması caiz olup, hadisteki yasak, kadının dışarı çıkmak için, yabancılar için yüz kıllarını yolması ve kaşlarını alması ile ilgilidir.
Sonuç olarak, hadiste yasaklanan kıl koparmayı, herhangi bir hastalık veya illet sebebiyle kadının yüzünde sonradan biten ve yüzünü çirkinleştiren yüz kıllarını (sakal, bıyık kılları) koparma değil de, başkalarına güzel görünmek maksadıyla kaşları inceltmek veya yukarı kaldırmak için kaş kıllarını yolmak, almak olarak anlamak daha doğrudur.
İnsan, Allah'a inandığı, inanması ölçüsünde Rabb'inin kendisine emanet ettiği vücudundan ötürü saygılı olması, nimetlerine şükürle karşılık vermesi gereğindendir. Bunun için Müslüman hanımın, Allah'ın (cc) yüzüne verdiği güzelliği bozmadan muhafaza etmesi, esere olan saygısının, ruh ve gönül huzurunun manevi ışıltısını yüzüne aksettirerek güzelliğine güzellik katabilmesi ise, eserin sahibi Yüce Allah'a olan sevgisinin ifadesidir. (Dr. Jale Şimşek)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ
Diyanetliler Platformu Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
Kaynak:Ajanslar
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 2İNANILMAZ
- 1ÜZGÜN
- 1KIZGIN
Yorum Yazın