Öğretmene saygı kalmadı mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eğitim reformu sinyalinin ardından değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Bayram Özer, çarpıcı tespitlerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eğitimde topyekün reform sinyaline, akademi camiasından büyük destek geldi.
Eğitim reformu için Yeni Akit'e değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Bayram Özer, eğitimdeki sorunlarla ilgili çarpıcı tespitlerde bulundu.
"Abartılı bir özgüven aşılaması, otorite boşluğu ve disiplinsizliğe neden oldu"
Türk İslam medeniyetinde hürmet ve saygının önemli olduğuna değinen Doç. Dr. Bayram Özer, "Türk İslam kültürü ve medeniyetine göre öğrenmenin ve eğitimin doğasında öğreticiye hürmet ve saygı esastır. Bu anlamda öğrenci her zaman için dersin öğreticisine saygılı davranmak ve hürmette kusur göstermemekle görevlidir. Ancak Türk Eğitim Sisteminde uzun yıllardır eleştirel düşünme ve yaratıcılık gibi düşünme becerilerinin öğretilmesi diye süslü bir isim altında öğrencilere gereksiz ve abartılı bir özgüven aşılanması için çalışıldı ve bunda da büyük oranda başarılı olundu. Bu çalışmaya velilerin çocukları ile olan iletişimleri konusunda arkadaşça davranmaları hakkındaki tavsiye ve yönlendirmeler de eklenince ortaya çıkan sonuç hem anne babalar için hem de eğitimciler için büyük bir sorun haline dönüştü. Çünkü artık çocuklar evde anne babalarını okulda ise öğretmenlerini kendi akranları gibi görmeye ve onlarla arkadaşlık seviyesinde iletişim kurmaya başladılar. Bu yüzden günümüzde anne babaların çocuklarıyla ilgili şikayetleri ve öğretmenlerin öğrencileri ile ilgili şikayetlerinin temelinde bir otorite boşluğu ve disiplinsizlik yatmaktadır." dedi.
"Öğrencilerin asi davranışlar sergilemesi otorite boşluğundan kaynaklanmaktadır"
Anne, baba ve öğretmenlerine karşı asi davranışlar sergilenmesinin otorite boşluğundan kaynaklandığını söyleyen Özer, "Gazali’ye göre öğrenci kendisine ilmi öğretene tevazu ve teslimiyet göstermeli. Bunun için, ilim öğrenmek isteyen kimse, bir hastanın uzman bir doktoru dinlediği gibi hocasını dinlemeli, ona tevazu göstermeli, kendisine hizmet etmekten şeref duymalı ve bunun sevap olduğuna inanmalıdır. Ancak yukarıda da ifade edildiği üzere anne babaya ve öğretmenine karşı asi tutumlar sergileyen ve onları sözlerine itimat edilmesi gereken saygın birer yetişkinler olarak görmeyen öğrenciler, karşımıza davranış sorunları olan ve sürekli motivasyon ve dikkat sorunları yaşayan bireyler olarak çıkmaktadır. Öğrencilerin bu tür psikolojik sorunları yaşamasında, günümüz okul ve ev hayatındaki otorite boşluğunun büyük bir etkisi bulunmaktadır." ifadelerinde bulundu.
"Öğretmen ve öğrenci arkadaş gibi olmamalı"
Öğretmen-öğrenci ve anne-baba-evlat ilişkisinin arkadaş ilişkisi düzeyinde olmaması gerektiğine vurgu yapan Özer, "Bizim gibi geleneklerine bağlı ve duygusal toplumlarda ise otorite boşluğu eğitimin en önemli sorunudur. Bu yüzden şimdiye kadar ısrarla söylendiği gibi okulda öğretmenler öğrencilere karşı arkadaş gibi değil öğretmen gibi davranmalı ve öğrenciler de bu rolleri kabullenmeli ve aynı şekilde evde de anne babalar çocuklarıyla arkadaş gibi değil, anne baba gibi iletişim kurmalıdır. Öğretmen ve anne baba rollerinin doğru bir şekilde yerine getirilmesi şartıyla tabi ki." ifadelerini kaydetti.
"İlim alanı insanlara iyi bir maddi hayat vaadetmiyorsa kıymetli de olmuyor"
"Eğitim sistemimizde öğrencilerle ilgili yaşadığımız ikinci temel sorun ise; öğrencilerin ilim elde etmek ve bu sayede insanlığa faydalı olmak için okumaması." sözleriyle bir diğer yaraya parmak basan Bayram Özer, "İlim tahsil etmenin yani eğitimin daha genel tabiriyle okumanın en güçlü amacı geçim derdi olduğu için, insanlar günümüzde kendisini en kısa yoldan bu amacına ulaştıracak ilimle meşgul olmaktadır. Eğer herhangi bir ilim alanı insanlara iyi bir maddi hayat vaadetmiyorsa kıymetli de olmuyor. Dünyayı ve insanın kendisini anlamasını sağlayacak olan temel ilim alanları da bu yüzden gerekli kıymeti bulamıyor. Dolayısıyla günümüzde olduğu gibi, bütün bireyler kendi yeteneğine uygun bir alana yönelerek başarılı olmak ve insanlığa bu yolla katkıda bulunmak yerine, kendisine uygun olmadığı halde, maddi bir gelecek vadeden alanlara yönelerek bir kaynak israfına sebep olmaktadır. Bu ise insan yetiştirme sistemleri açısından en istenmeyen durumdur." diye konuştu.
Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ
Diyanetliler Platformu Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
Kaynak:Yeni Akit
- 0SEVDİM
- 2ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın