İyi bir imam hangi özelliklere sahip olmalıdır?
Yenişafak yazarı Prof. Dr. Faruk Beşerin \"İyi bir imam hangi özelliklere sahip olmalıdır?\" konulu yazısı....
Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
Bu soruyu her meslek erbabı için sorabilirsiniz, ama bu imamlar için daha anlamlıdır. Çünkü imamların özellikleri bütün toplumu ilgilendirir.
Daha önceleri vaaz etmenin püf noktaları diye bir yazı yazmıştım. Şimdi de, hayata imamlıkla başlamış birisi olarak imamlarla ilgili düşüncelerimi yazacağım. Bunlar elbette benim tespit ve gözlemlerimdir, başkaları başka şeyler de söyleyebilir.
Şöyle başlayalım; imamlık dışarıdan görüldüğü gibi kolay değildir. Onun için imamlar ne yapıyorlar ki, diye sormak, işi bilmeyenlerin tavrıdır. İkinci olarak, imamların amiri bütün bir cemaattir, herkes kendini imamlara talimat verme yetkisine sahip görür. Bu açıdan imam sabırlı olmazsa tatsızlık kaçınılmazdır. Üçüncü olarak, imamlar devletten en çok takip ve baskı gören memur kesimidir. Son iki başkan dönemi hariç, bu baskıyı bütün imamlar yaşamıştır ve hala korkuyu üzerinden atamayanlar vardır. Onun için kınayanların kınaması insaflı olmalıdır.
Şimdi gelelim iyi bir imamın temel özellikleri konusunda söyleyeceklerimize:
Niyet ve gaye
Her işte önemlidir ama sahih bir niyet bu meslekte daha da önemlidir. Ben neden imamlık yapıyorum, sorusunu kendisine soran bir imamın aklına ilk gelen şeyler, insanlara Allah için öncülük etmek, dosdoğru namaz kılmalarını sağlamak, onları Allah için bilgilendirmek ve bilinçlendirmek, onlara güzel bir Müslümanın nasıl olduğunu göstermek gibi şeyler ise niyeti sağlam demektir. Çok kazanmak, rahat etmek gibi şeyler geliyorsa bence bir başka meslek seçmelidir.
Heyecan ve aşk
Sağlam bir niyetle mesleğinde heyecan duyması, imamlığa ve camiye adeta âşık olması bir imamın canlı olduğunu gösterir. Bu durum sürdükçe hizmetteki yükselişi de sürer. Bu hal aynı zamanda cihat ruhudur, ya da bu hali yaşayan birisi cihat ediyor demektir. Ümmeti canlandırıp yükseltecek olan şey cihat ruhudur. Bu ruh olmazsa diğerleri fazla iş görmez.
Resulüllah'ın makamında bulunduğu bilincinde olmak
Bilindiği gibi Resulüllah Efendimiz (sa) ümmetin her bakımdan imamıdır. İmamlar da onun bu görevini kısmen, yani imamet-i suğra düzeyinde temsil ederler. Mihraba geçerken, burada peygamber bulunmadığı için onu temsilen yerine ben geçiyorum diye düşünürse görevinde ona layık olmaya çalışır.
Bilgi ve tefekkür sahibi olmak
Allah katında, hatta insanların nazarında sağlam bilgi kadar insanı büyük, saygın ve izzetli kılan başka bir dünya metaı ve makamı yoktur. Onun için 'rütbelerin en yücesi ilim rütbesidir', 'kim biliyorsa güçlü odur' demişler. Herkesin bildiği o meşhur ayeti kerimeyi şöyle de anlayabiliriz: “Bir bilgi sahibinin üzerinde olan, ancak ondan daha çok bilendir”. İlmini Allah için tahsil etmiş ve ihlas ile amele dönüştürmüş bir imamın, sadece cemaatini değil, çevresini bile yavaş yavaş aydınlattığını, dönüştürüp oluşturduğunu ve sanki bir su sızıntısının etrafını yeşerttiği gibi yeşerttiğini görürsünüz. Elbette bir imam için öncelikli bilgi, mesleğiyle, cami ahkâmıyla ve her şeyden önce namazla kıraatle ilgili bilgidir, yani ilmihalidir. İlmihal, herkesin kendi bulunduğu hal ile ilgili gerekli bilgilerdir. Ve nihayet bilginin tefekkür boyutuna ulaşması gerekir. Tefekkür, birilerinin felsefi düşünce diyecekleri, yapıp ettiklerinin ve hayatın nedenlerine, niçinlerine ikna edici, tutarlı cevaplar bulabilmek ve ileri doğru da düşünebilmektir.
Namazı dosdoğru kıldırmak
Aslında bir imamın baş görevi budur. Bunun nasıl olduğunu bir kitapçık (Namazı Dosdoğru Kılmak) ve ayrıca bir yazı ile anlatmaya çalışmıştık. Ama kalbiyle ve kalıbıyla Allah'ın huzurunda olduğu bilinci, huşu, okuduklarını düşünerek kılmak, ihsan ile yani Allah'ı görüyor gibi ibadet etmek ve tadili erkân 'dosdoğru kılınmış bir namaz' için ilk akla gelen özelliklerdir.
Yüce ahlak sahibi olmak
Elbette bu sadece imam için gerekli değildir, ama imam bu konuda da önde olmalıdır. Güzel ahlakı sevmeyen ve övmeyen kimse yoktur. Ama bunun kazanılması o kadar kolay değildir. Merhum Ali Fuat Başgil. Ahlaki davranışların doğuştan gelen ve kazanılan olmak üzere iki çeşit olduğunu söyler. Doğuştan gelenler değiştirilemez ama eğitilebilir. Kazanılanlar ise değiştirilebilir der. Buna aynı zamanda duygu eğitimi de diyebiliriz. Kur'an-ı Kerim ifadesiyle tezkiye-i nefis budur. Bunu kazanabilmek için okumak elbette gereklidir ama böyle bir ahlakı yaşayanlarla beraber olmak, kazanmak için daha kestirme bir yoldur. Gazali'nin İhya'sı bu konuda okunması gereken kitaplardandır.
Gelecek yazımızda önemli birkaç madde daha yazmak istiyorum.
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın