İslâm'ı, kapitalizm boyasıyla boyayarak pazarlamaya çalışıyoruz
Günümüz İslam dünyasında ortak bir sese sahip olamadığımızı söyleyen Müslüman Kardeşler'in kurucusu Hasan El Benna'nın torunu ünlü İslam düşünürü Tarıq Ramadan, İslami düşünceyi bir kenara bıraktığımızdan yakınıyor. Özümüzden uzaklaşmanın çağımızın en büyük problemlerinden biri olduğunu ifade eden Ramadan, "İslâm'ı, kapitalizm boyasıyla boyayarak pazarlamaya çalışıyoruz" diyor.
Günümüz İslam dünyasında ortak bir sese sahip olamadığımızı söyleyen Müslüman Kardeşler'in kurucusu Hasan El Benna'nın torunu ünlü İslam düşünürü Tarıq Ramadan, İslami düşünceyi bir kenara bıraktığımızdan yakınıyor. Özümüzden uzaklaşmanın çağımızın en büyük problemlerinden biri olduğunu ifade eden Ramadan, "İslâm'ı, kapitalizm boyasıyla boyayarak pazarlamaya çalışıyoruz" diyor.
Müslüman Kardeşler'in kurucusu Hasan El Benna'nın torunu ünlü İslam düşünürü Tarıq Ramadan, geçtiğimiz hafta İstanbul'daydı. Esenler Belediyesi tarafından düzenlenen Uluslararası Şehir ve Sivil Toplum Zirvesi'ne katılan Ramazan, İslam'ın Martin Luther King'i olarak tanınıyor. Oxford Üniversitesi'nde dersler veren İslamolog Ramazan ile İslam dünyasının içinde bulunduğu durumu ve geleceğini Yeni Şafak ile konuştu. Ramazan, günümüz İslam dünyasında ortak bir duruşun sergilenmediğini ve bu nedenle de otorite sorununun olduğunu söyleyerek İslami düşünceyi bir kenara bıraktığımızdan yakınıyor. Özümüzden uzaklaşmanın çağımızın en büyük problemlerinden biri olduğunu ifade eden Ramazan, "İslamı, kapitalizm boyasıyla boyayarak pazarlamaya çalışıyoruz" şeklinde konuşuyor.
Günümüz İslam dünyasının genel sorunu neler sizce?
İslam dünyasının birçok sorunu var. Bu nedenle de bir türlü bir araya gelemiyor. Birleşme ve çeşitlilik konusunda bir kriz yaşıyoruz. Nasıl bir araya geleceğimizi bilemiyoruz. Ayrıca bir otorite sorunumuz var. Bu yüzden bir sesimiz yok. Suriye, Irak, Yemen, Libya gibi ülkelere baktığımız zaman buralarda bir kriz yaşandığını görüyoruz. Dolayısıyla her ülke kendi iç sorunlarıyla ilgileniyor. Yani ulusal problemlerine odaklanıyor.
CESARETLİ MÜSLÜMANLARA İHTİYACIMIZ VAR
Bu noktada neler yapılmalı?
Belli bir topluluğa ait olarak bu topluluğun insanlığa hizmet etme sorumluluğuna sahip olduğunu kabul etmezsek ümmet kavramı tekrar canlanmayacaktır. Eğer cesaretli Müslümanlar olamazsak, ümmet kavramı yeniden canlanmaz. Yani yine vatansever olalım, kendi ülkemizi sevelim ama ümmeti de göz ardı etmeyelim. Çünkü İslam'da kısır bir aidiyet söz konusu değil. İslam, bir topluluktur.
Siz çoğunlukla "İslam ülkeleri" tabirini kullanmak yerine "Müslümanların çoğunlukta yaşadığı ülkeler" tabirini kullanıyorsunuz. Neden?
Çünkü Suriye'nin, Ortadoğu'nun hali ortadadır. Ortada bir İslam dünyası yok. Bu nedenle Müslümanların çoğunlukta yaşadığı ülkeler demeyi tercih ediyorum.
Saydığınız bu nedenlerden dolayı mı İslam dünyasında yeni alimler ve mütefekkirler yetişmiyor?
Aslında böyle insanlar var, yok değil. Sadece sistemi oluşturma noktasında sıkıntı yaşıyoruz. Batının bize dayatttığı şekilde düşünüp üretiyoruz. Yani İslami düşünceyi bir kenara bıraktık. Özümüzden uzaklaştık. İslamı kapitalizm boyasıyla boyayarak pazarlamaya çalışıyoruz. Bu çağımızın en büyük bir problemi. Çözmemiz gereken konılardan biri de sekülerleşmenin bizim toplumlarımızda meydana getirdği pozitivizm olgusu. Ortak değerler bütününü, kültürü, sanatı ve bilimi üretemiyoruz. Günlük yaşam içerisinde sıradan Müslümanlar alışılagelmiş kültürlerini devam ettiriyor ama evrensel olarak ortaya bir şey koyamıyoruz. Bu krizi aşmak için çalışanlar var ama yeterli değil. Her düzeyde akademisyenler ve entellektüeller aktif olmalı.
Müslüman Kardeşler'in kurucusu Hasan El Benna'nın torunu ünlü İslam düşünürü Tarıq Ramadan
KENDİMİZİ SAVUNMAYI BIRAKMALIYIZ
Siz özellikle Müslümanların yaşadığı alanlar üzerine yağtığınız çalışmalarla biliniyorsunuz. Bu konuda kitaplar da kaleme aldınız. Terör örgütü Daeş'in İslam'a verdiği zarar şu an ne boyutta sizce?
Bu örgütün faaliyetleri şu sıralar azaldı. Çünkü Irak ve Suriye'de bombalanıyorlar. Kur'an'dan bazı ayetleri sıralayarak Müslümanlar için savaştıklarını söylüyorlar. Bu örgütün İslamiyet anlayışları tamamen bozulmuş. Aynı zamanda İslami kurallara da tamamen aykırı bir şekilde hareket ediyorlar ve Müslüman dünyasının mutabık olduğu kurallara karşı hareket ediyorlar. Bunu bilmemiz gerekiyor. Bize yaptıklarını onlara yapmamamız lazım. Örneğin benim ismim öldürülmesi gereken Müslümanlar arasında. Çünkü onlara göre ben bir Müslüman değilim. Batı dünyasının yüzde 75'i hatta Müslümanlaırn da birçoğu ne yazık ki İslam ile Daeş'i ve Boko Haram'ı bir tutuyor.
Bunun önüne nasıl geçilir?
Aslında yaptığımız en büyük hata şu ki hemen savunmaya geçiyoruz. Savunmaya geçmememiz lazım. "Müslümanlık bu değil" demek yerine gerçek bir Müslüman olarak İslam'ın haysiyetli bir din olduğunu göstermemiz gerekiyor. Aynı zamanda bunun üzerine konuşmaktansa daha çok yapmamız gerekenler üzerine odaklanmalıyız.
ABD Başkanı Donald Trump'ın varlığı Müslümanlar için hala bir sorun mu?
Evet, hatta Trump, ilk etapta Müslümanları sınırdan içeri bile sokmak istememişti. Hatta olaylar böyle başlamıştı. Trump'ın Amerika ve Batı Avrupa'da yaşayan Müslümanlara karşı olan bu olumsuz görüşleri büyük bir problem yaratıyor.
EKONOMİK DENKLEM KURULMALI
Müslüman Kardeşler'in (İhvan-ı Müslimin) kurucu ailesinden gelen birisiniz. 2010 yılında başlayan Arap Baharı'nda Müslüman Kardeşler hayli etkili oldu. Sizce böyle bir hareket yine ortaya çıkar mı?
Ben o dönemde çok tedbirli davranmaya çalışmıştım. Aslında sokağa çıkan kişileri destekledim. Çünkü onların samimi olduklarını düşünüyorum. Ama Arap baharının arkasındaki süreçte herkesin samimi olduğundan o kadar emin değilim. Her zaman iyimser olmaya çalışıyorum. Başından beri de haklı olduğumu gördüm. O dönemde hep şunu söylüyordum: Siyasi bir denklemdense ekonomik bir denklem çok daha önemli. Dikkatli olun diyordum. Silah satımı son 10 yılda inanılmaz boyutlara ulaştı. Eskiden bu şekilde değildi. Devletler ciddi bir silahlanmaya gitti.
GELECEĞİMİZ ENDİŞE VERİCİ
Peki gerçek anlamda bir demokrasi ne zaman gelir Ortadoğu coğrafyasına?
Burada demokrasi aslında kurulabilir. Problem o değil. Yani Müslümanların demokrasiye hazır olup olmadığı değil buradaki asıl sorun. Batı'nın Müslümanlara hazır olup olmadığı sorusu . Müslümanlar istiyor ama Batı, Mısır'da en büyük dikdatörü destekliyor. Kimse de bir şey yapmıyor. Herkes istediği gibi öldürebiliyor mesala. Kendi demokrasi modellerimizi bulmalıyız. Kültürle, tarihle bütünleşmeliyiz. Demek istediğim şey şu ki İslam ve demokrasi arasında bir uyumsuzluk yok.
Mısır'ı neler bekliyor peki?
Durum çok endişe verici. Çünkü Batı tarafından desteklenen ordu herkesi hapse atıyor. Bence gelecekte güzel günler beklemiyor Mısır'ı.
Genel olarak İslam dünyasının geleceğini nasıl buluyorsunuz?
Bazı ülkelerde durum iyileşmişken Orta Doğu'da durumun bir türlü düzelmediğini görüyoruz. Ekonomik istikrarsız gibi konular var oldukça bu coğrafyanın geleceği pek parlak değil. Bu konuda asıl görev sivil toplum kuruluşlarına düşüyor. Onlar üzerine düşen görevi yerine getirmeliler. Bu anlamda Türkiye de demokratik hareketleri daha çok desteklemeli.
İSLAMİ DURUŞU KAYBETMEDİK
İslam medeniyetinin varlığını devam ettirebilmesi için neler yapılmalı sizce? Medeniyetimiz yok olma tehlikesiyle karşı karşıya mı?
Hayır, ben öyle düşünmüyorum. Çünkü dünyanın her yerinde kendi tarihlerini anlatan Müslümanlar var. Sömürgeciliğe, emperyalizme karşı dimdik ayakta duran Müslümanlar mevcut. Yani, İslami bir duruş var. Buradan hareketle medeniyetin de bitmediğini görebiliyoruz.
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın