Hz Peygamber Örnekliğinde Gençlerde Ahlak İnşası
Sosyal ve Kültürel İçerikli Din Hizmetleri Daire Başkanı İİdris Yavuzyiğit hocamızdan haftanın vaazı: 'Hazreti Peygamber Örnekliğinde Ahlak İnşası'
Şüphesiz insan için en değerli mefhumlardan birisi zamandır.
Her şey zaman içinde var olmakta, gelişmekte ve yine zaman içinde yok olmaktadır.
İnsan hayatında önemli bir yere sahip olan ilim, amel, servet ve diğer bir çok değer, zaman içinde elde edilebilmektedir. Gençlikte Allah’ın sağlık verdiği, insan için en önemli zaman dilimidir.
“Gençlik ilkbahar gibidir, yaşlılık ise kışa benzer, öyle bir kış ki, arkasından bahar gelmez.” Der Firdevsi
Onun için Gençlik; nimettir, berekettir, hazinedir, sermayedir, enerjidir, cesarettir, gelecektir, ömre bedeldir, ekip biçme vaktidir, imtihandır…
Genç “hazine” demektir. Gençleri ve Gençliği bir hazine olarak görüp değerlendirmek; insanı iki cihanda zengin kılar. Gençliği İhmal etmek ise ağzına kadar dolu bir hazine sandığını kaybetmek ve pişmanlık demektir.
“Gençlik, bir milletin geleceğe dair en kıymetli hazinesidir”
“Gençler, toplumların yolunu aydınlatacak kandillerdir.”
“Gençliği olmayan bir millet yok olmaya mahkumdur.” Hz. Ömer
Hazret-i Ali -radıyallahu anh- şöyle buyurur: “Elden gitmeden önce şu iki şeyin değerini takdir etmek zordur: Biri sağlık, diğeri gençliktir.”
Yarınların umudunu yüreğinde taşıyan istiklal ve istikbaline sevdalı genç kardeşim!
Millî ve Manevî değerlerini yücelten, onurlu duruşuyla geçmişten bugüne ve yarına bilgi ve birikim taşıyan, yaratılış amacını bilen, geldiği ve gideceği yerin şuurunda olan, mazluma umut, zalime korku salan, kimi zaman hırçın bir dalga gibi taşları döven, kimi zaman burçlarda dalgalanan bayrak gibi ruhuna sığmayıp kalıpları aşan, bin bir manayı yüreğinin derinliklerinde yaşayan, kimi zaman aşılması zor bir kale gibi dimdik hak ve hakikat için ayakta duran bir gençlik.
Özgürlüğün adı sendedir bilirim, yüreğin hiçbir yere sığmaz, esaret nedir bilmez bir kuş misali dolaşır durursun.
Sorumluluk sahibisin, imanından aldığın güç ve cesaretle hakkın ve hakikatin temsilcisisin.
Genç Kardeşim Olgunlaşarak merhameti kuşandın sen. Bir adın Güven, bir adın cesarettir senin, bir adın heyecan, bir adın umuttur.
Büyük davaları hep gençler sırtlamışlardır. İslam davası da gençlerin omuzlarında insanlığa ulaşmıştır.
Gençliğe sahip çıkan geleceğe de sahip olur. Arzumuz odur ki; gençlerimiz hayra motor, şerre fren olsunlar.
Öncelikle bizlere düşen, sizlere düşen, yeryüzündeki bütün insanların en büyük vazifesi yaratılış gayesini, yer yüzüne niçin geldiğini bilmek ve ona göre hareket etmektir.
Biz niçin yaratıldık, İnsan niçin yaratıldı? Bunca nimetler neden insanın istifadesine sunuldu? Neden yeryüzünün halifesi kılındı? Neden sorumluluk verildi? Yaratılış gayemiz nedir? Varlığımızın hikmeti nedir?
Bunu tespit etmek, bize düşen, insana düşen en büyük görevdir.
Biz boşuna yaratılmadık. Kulluk-imtihan
Kitabımızı okuduğumuz zaman, boşuna yaratılmadığımız gibi yaratıldıktan sonra da başıboş bırakılmadığımızı görürüz. “Yoksa insan başıboş bırakılacağını mı sanır.”
Hayatın amacını ifade eden, İman-Salih amel, hak ve sabrı bizlere bildiren bir sureyi paylaşmak istiyorum sizlerle:
وَالْعَصْرِۙ ﴿١﴾ اِنَّ الْاِنْسَانَ لَف۪ي خُسْرٍۙ ﴿٢﴾ اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ ﴿٣﴾
“Asra yemin ederim ki, İnsan gerçekten ziyandadır. Ancak iman edip iyi dünya ve âhiret için yararı işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler başkadır.” (Asr 1-3)
Seni yaratan, yaşatan Rabbin sana akıl verdi, irade verdi, sorumlu kıldı, halife seçti, en güzel nimetlerle donattı, mükemmel yaptı, iyi ve doğruyu gösterdi, kitap gönderdi, rol modellerle rotanı çizdi. Sana değer veren Rabbin senden elbette bir şeyler yapmanı bekliyor. Yürü artık meydan senindir.
İnsan, beden ve ruhtan meydana gelen bir varlıktır. Bedenin maddî gıdaya ihtiyacı olduğu gibi ruhun da mânevî gıdaya ihtiyacı vardır. Ruhun en önemli gıdası sağlam iman ve ihlâsla yapılan ibadettir ve güzel ahlaka uygun davranışlardır.
Gençliğimizi etkileyen faktörleri ve yaşadıkları bir takım psikolojik durumları bilincinde olmak gerekir:
- Kalıtımsal özellikler ve çevre
- Aile
- Eğitim hayatı
- Akran ve arkadaş çevresi
- Kültürel etkileşim
- Ekonomik şartlar
- Kitle iletişim araçları, dijital ortamlar
- Din
- İfsat projeleri ve istismar hareketleri gibi Gençliğimizi etkileyen faktörler var.
Gençliğimizi etkileyen psikolojik durumlar;
- Hormonal, fiziksel, duygusal, zihinsel, sosyal, cinsel, kişisel değişim ve gelişim zamanındasın.
- Büyüme hormonların aktif olduğu için ani değişimler yaşıyorsun.
- Vücudunda, zihin ve duygu dünyanda hızlı değişimlerin etkisi var
- Öz kimliğini oluşturmaya gayret ediyorsun.
- İş, akran vb. seçimlerin var.
- Kararsızlıklar içerisinde çatışmalar yaşıyorsun.
- Sağlığın, kişiliğin, ailen, evin, toplumun, okulun, mesleğinle ilgili kaygıların var.
- Kimsin? Niçin yaratıldın? Hayat amacın ne? Gibi sorular var zihninde.
- Fırtınalı bir denizde rotasını kaybetmiş gemi gibiyol aldığın zamanlar var.
- Sevilmek, beğenilmek, takdir edilmek, bağımsız olmak istiyorsun
Bir yanda içinde bulunduğunuz psikolojik yapı diğer tarafta arkadaş ve akran grupları, sanal alem-cilalı dönem, sahte rol modeller, ahlaki yozlaşma, kültürel erozyon, tüketimi tetikleyen reklam vb. unsurlar, inanç problemleri, manevi bozulma, yaratılış gayesinden uzaklaşma, cinsel arzu ve istekler, ailevi problemler senin kıymetli hazinen olan hayatını etkilemektedir.
Devlet olarak, Diyanet olarak bunun farkındayız. Bu olumsuzlukları en aza indirgemek için gayret etmekteyiz.
Olumsuzluklar seni hataya, harama, günaha, manevi ve ruhsal bozulmalara yöneltebilir. Sana düşen her daim uyanık ve dikkatli olmaktır. Her daim kurtuluş çaresinin olduğu bilinciyle hareket edip iradeni tamamen kaybetmemektir.
Bu hayatta ne ilk ne de sonsun. Niceleri gelip geçtiler bu hayattan. Kimi iyiliği, kimi kötülüğü tercih ettiler. Kimileri de kötülük içerisinden iyiliği yol bularak huzura erdiler. Umudunu asla kaybetme, iyilerden asla uzaklaşma… Zira hayat imtihanındasın…
Kur’ân-ı Kerim, peygamberlerin tertemiz gençliklerinden ve onlara ilk iman eden gençlerden bahseder.
- Hz. İbrahim. Genç yaşta şirk toplumuna, inkârcı babasına ve putlara karşı tavır koyan, İman ve İstikamet yolculuğunda Nemrud ve kavminin putlarına karşı tevhid mücadelesi veren, tek başına ümmet olan, Allah’ın dostu, örnek, cömert, Allaha teslim olan, güçlüklerden yılmayan, halim ve selim olan, eşi ve oğlunu Mekke’de bırakan bir peygamber…
- Hz. Yusuf. Kirli toplumda tertemiz kalmasını bilmiş, dürüst, ahlaklı, İffet ve faziletin önderi, karanlıkların anahtarı, affın adamı, küçük yaşlarda ailesinden, vatanından ayrı kalmak zorunda bırakılan, köle pazarlarında satılan, saraylara yerleşen, iftiralara maruz kalan, hapse düşen, rüyaları gerçek olan, hazine bakanlığı görevine getirilen bir genç…
- Ashab-ı Kehf. İnkârcı babalarına ve inkârcı topluma rağmen istikamet üzere kalmasını bilen, inançları uğruna fedakarca hareket edebilen, mağaraya sığınan ve yıllarca uykuda kalan genç bir grup…
- Hz. Meryem. Mescide adanan, Allahın ikramlarına mazhar olan, Hz. Zekeriya’nın gözetiminde büyüyen, çeşitli imtihanlara tabi tutulan, dışlanan, babasız evlat dünyaya getiren ve yetiştiren İffet abidesi bir hanımefendi…
- Hz. Hacer. Mekke’de yavrusu ile bir başlarına bırakılan, evladı için su bulma gayretiyle tepeler arasında dolaşan, eşine bizi kime emanet ediyorsun diyip Allaha boyun eğen ve yavrusunu büyüten fedakâr bir anne…
- Kadın erkek herkes için en güzel örnek olan Şuayb’ın iffetli utangaç kızlarından bahseder…
- Hz. Musa. Tüm erkek çocukların katledildiği bir zaman diliminde nehre bırakılan, saraya alınan, çocukları öldüren Firavunun evinde büyüyen, inancından taviz vermeyen, sihirbazları mat eden, nehri yararak inananlara yol açan, tüm imkanları elinin tersiyle itip insanlığı hidayete taşıyan bir genç…
- Genç yaşta Hz. Peygamberin yoluna girmiş ve o yolda yürüyerek büyük mesafeler kat eden gençlerden bahseder…
Hadis-i Şeriflerinde Efendimiz bizlere bildiriyor ki;
اِغْتَنِمْ خَمْسًا قَبْلَ خَمْسٍ: شَبَابَكَ قَبْلَ هَرَمِكَ وَغِنَاءَكَ قَبْلَ فَقْرِكَ وَصِحَّتَكَ قَبْلَ سَقَمِكَ وَحَيَاتَكَ قَبْلَ مَوْتِكَ وَفَرَاغَكَ قَبْلَ شُغْلِكَ
- “Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini biliniz: İhtiyarlıktan önce gençliğin, Fakirlikten önce zenginliğin, Hastalıktan önce sıhhatin, Meşguliyetten önce boş vaktin, Ölmeden önce hayatın kıymetini biliniz.” [Hâkim]
لاَ تَزُولُ قَدَمَا ابْنِ آدَمَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مِنْ عِنْدِ رَبِّهِ حَتَّى يُسْأَلَ عَنْ خَمْسٍ عَنْ عُمْرِهِ فِيمَا أَفْنَاهُ وَعَنْ شَبَابِهِ فِيمَا أَبْلاَهُ وَمَالِهِ مِنْ أَيْنَ اكْتَسَبَهُ وَفِيمَ أَنْفَقَهُ وَمَاذَا عَمِلَ فِيمَا عَلِمَ .
- İbn Mesut (r.a) Rasulullah'ın (s.a.v) şöyle buyurduğunu söyledi: Ademoğlu şu beş şeyden sorguya çekilmedikçe Rabbinin huzurundan ayrılamaz:Ömrünü nerede geçirdiğinden. Gençliğini nerede tükettiğinden.Malını nerden kazandığından. Nereye harcadığından.İlmiyle nasıl amel ettiğinden. (Tirmizi, Kıyame, 2601)
سَبْعَةٌ يُظِلُّهُمْ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَوْمَ لَا ظِلَّ إِلَّا ظِلُّهُ إِمَامٌ عَادِلٌ وَشَابٌّ نَشَأَ فِي عِبَادَةِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ … وَرَجُلٌ دَعَتْهُ امْرَأَةٌ ذَاتُ مَنْصِبٍ وَجَمَالٍ إِلَى نَفْسِهَا فَقَالَ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ …
- Hz. Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: "Resulullah (s.a.v) buyurdular ki: "Yedi kişi var, Allah onları hiçbir gölgenin olmadığı Kıyamet gününde kendi gölgesinde gölgeler: Adil imam, Allah'a ibadet içinde yetişen genç, Tekrar dönünceye kadar kalbi mescide bağlı olan kimse, Allah için birbirlerini seven, Allah rızası için bir araya gelip, Allah rızası için ayrılan iki kişi, Güzel ve makam sahibi bir kadın tarafından davet edildiği halde; "Ben Allah'tan korkarım" de(yip icabet etmey)en kimse, Allah'ı tek başına zikrederken gözlerinden yaş boşanan kimse. Sağ elinin verdiği sadakayı sol eli görmeyen; verdiğini gizli veren kimse" (Nesâi, Kudât 2)
إِنَّ الّٰلهَ يُحِبُّ الشَّابَّ الَّذِى يُفْنِى شَبَابَهُ فِى طَاعَةِ اللّٰهِ
- “Allah, Gençliğini, kendisine itaat etmekle geçiren genci sever”
- “İnsanlar içinde Yüce Allah’ın en sevdiği kimse, kötülükleri terk edip, iyiliklere yönelen gençtir.” (Ebu Davut, Salât, 26)
تَعَجَّبَ رَبُّكَ مِنَ الشَّبَابِ لَيْسَتْ لَهُ صَبْوَةٌ
- “Senin Rabbin, gayri meşru şehvet peşinde olmayan bir genci beğenmekte ve ondan hoşnut olmaktadır” (Ahmet b. Hanbel, Müsnet, 4/151)
- Peygamberimiz buyuruyor: "Dört şey sende olduktan sonra dünyadaki kaybından sana bir zarar gelmez. Emaneti korumak, doğru söylemek, güzel ahlak ve helal Iokma." (et-Tergib ve't-Terhib, III/289)
- Ebû Hüreyre (R.a.)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, Efendimiz şöyle buyurur: "İnsanın izzeti, inancını hayatına yansıtmasında, kişiliği, aklını hep hayra kanalize etmesinde, şeref ve asaleti de ahlakını güzelleştirmesindedir.” (Beyhakî, Sünen, 7/136)
Ebû Leheb (alevli ateşin babası, Abduluzza, Muhammed’in öz amcasıdır), Ebû Cehil (Amr bin Hişam, Ebu’l Hakem, “Bilgeliğin Babası”, 3 dil konuşabilen, Mekke Şehri’nin lideri), Utbe ibn-i Rebîa, Ümeyye bin Halef, Velid bin Muğîre (Ebu Cehil’in amcası, Halid bin Velid (Allahın kılıcı)’in babası), Übeyy b. Halef, Nad'r ibni Hâris ve As bin Vâil gibi kalpleri zindana dönmüş olan sabit fikirli bâzı yaşlılar, İslâm’a şiddetle karşı çıkarken, boykot uygulayıp, Müslümanlara zulmederken gençler, Efendimiz en sıkıntılı dönemlerinde İslam'la şereflenmişlerdi.
Erkam B. Ebil Erkam, Abdullah b. Mesud, Habbab b. Eret, Bilal-i Habeşi, Musab B. Umeyr, Muaz b. Cebel, Cafer b. Ebi Talip, Zeyd B. Harise, Talha b. Ubeydullah, Zeyd b. Sabit, Ebû Hureyre, Abdullah b. Ömer, Esma Bint Ebi Bekr, Âişe, Fatıma, Zeynep Binti Cahş
“Beni yaşlılar yalanladı, gençler tasdik etti.” buyurması gençlerin İslam'ın inkişafında ne kadar önemli roller üslendiğini bizlere göstermektedir.
Efendimiz (sas) II. Akabe Biatı sırasında henüz Müslüman olmamış Amcası Abbas’a ve birçok defa farklı zamanlarda şu sözü kullandığını biliyoruz: “Allah beni gençlerle rızıklandırdı.” Efendimiz Buyuruyor Ki: «Allah, Bana Gençlerin Yardımını Lütfetti» gibi pek çok ifadesi gençlerin ne kadar önemli bir fonksiyonu icra ettiğine şahitlik etmektedir.
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hayatı incelendiğinde görüleceği üzere gençliğe ve onların eğitime ağırlık vermiş, yanından ayırmamış, birlikte sıkıntılara göğüs germiş birlikte hicret etmiş, birlikte medeniyet inşa etmiş «her biri gökteki yıldızlar gibi» şahsiyete sahip gençlerle asr-ı saadet/ mutluluk asrını oluşturmuştur.
Onlardan bir kaçının hayat hikâyelerinden bazı kesitleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Zira sizler de bulunduğunuz ortamlarda, okullarınızda, işyerlerinizde, çarşı pazarda parlayan yıldızlar olmayı hak ediyorsunuz. Sizler “Kardeşlerimi özlüyorum” diyen Musab b. Umeyr’in ifadesiyle Peygamberimizin yüzünü güldürecek gençlersiniz.
Erkam B. Ebi'l-Erkam (Ö. 55) Evini İslam'a Açan Genç
- Mekke’nin nüfuzlu ve zengin ailelerinden Benî Mahzûm kabilesindendir. (Velid b. Muğire, Amr İbn Hişam (Ebu Cehi-Çağının Firavunu) bu kabiledendir) Babası Abdülmenâf annesi Tümâdır’dır.
- Henüz 17-18 yaşında İslam'a ilk giren 16. Müslümandır. 17.si eşidir.
- 1950 civarında ayetin nazil olduğu evin sahibidir.
- 23 yıl Resulullah ile beraber olma şerefine nail oldu. 83 yaşında Medine’de vefat etti.
- Kâbe'nin, Safa Tepesi'nin yanındaki evini Hz. Peygamber'in (sav) emrine verdi ve 6 yıl boyunca İslam'ın karargahı oldu. “Daru’l-İslâm” veya “Daru’l Erkam” diye anılmıştı.
- Bedir, Uhud, Hendek başta olmak üzere bütün savaşlara katıldı.
- Efendimizin vahiy katipleri arasında da yer aldı. Daha sonra zekat toplama memurluğuna tayin edildi. O, zühd ve takvasıyla meşhurdu. İbadetten büyük zevk alırdı.
- Allah Resulü (s.a.v.) hicretin ilk günlerinde bu yiğide karşı bizleri hayran bırakan büyük bir vefa örneği sergiledi. Daha Medine’de kendine ait bir ev bile yokken, Efendimiz (s.a.v.) Benî Züreyk mahallesinden bir ev ve yanında bir miktar arazi satın alarak Erkam b. Ebi’l-Erkam’a hediye etti.
- Bedir Gazvesinde Mekkeliler’den ganimet olarak alınan ve “Merzüban” diye anılan kılıcı Sevgili Peygamberimiz ona ikram etti.
16-20 Yaşında Şan, Şöhret Ve Serveti Terk eden Musab B. Umeyr Şöhreti, Saltanat Ve Serveti Elinin Tersiyle İten En Büyük Muhacir, Muallim, Şehid
- Mus’ab bin Umeyr, Mekke'nin en zengin ve asil ailesine mensup, refah ve bolluk içinde yetişmiş, Mekke’de en güzel, lüks ve gösterişli giyinen, kokular sürünen, kılık kıyafetiyle, nezaketiyle ve fiziki yapısı ile herkesin beğenisini kazanmış, son derece zeki, akıllı, aynı zamanda güzel ve açık konuşmasıyla da herkesin gıpta ettiği bir gençti.
- Annesi onun için Yemen’den, Şam’dan en pahalı kumaşları getirtir ve en güzel kıyafetleri ona giydirirdi. Ayakkabıları Hadramevt’ten sipariş edilir, uyandığında canı ister diye en leziz yiyecekler başucunda bekletilirdi. O, parayla elde edilebilecek her şeye sahipti.
- Hz. Peygamber (s.a.v.) O’nun hakkında şöyle buyurmuştur: “Mekke’de Mus’ab Bin Umeyr’den daha güzel giyinen, daha yakışıklı ve nimetler içinde yüzen başka bir genç görmedim”. (ibn Sa’d et-Tabakatü’l Kübra)
- Demirci Habbab ona yürek yangınını anlatmış ve ondada bir yangın olduğunu konuşmuşlardı. Erkam'ın evinde bulunan Rasûl-i Ekrem'in yanına geldi ve Müslüman oldu. Mus’ab b. Umeyr Müslüman olduğunu annesi dâhil hiç kimseye söyleyemedi. Gizli gizli Rasûlullah’ın yanına gidiyor, Ondan Kur’ân-ı Kerim dinliyor, Onunla birlikte namaz kılıyordu. Hunâs binti Mâlik, oğlunun Müslüman olduğunu duyunca çılgına döndü. Onu yakalayıp eve hapsetti.
- Mus’âb bir yolunu bularak evden kaçtı ve Habeşistan’a hicret ederek annesinin elinden kurtuldu. 4 hicretin sahibi en büyük muhacirdir.
- I. Akabe bey'atında Medineliler, kendilerine İslamiyet'i öğretecek bir öğretmen isteyince, Rasûlullah derhal onu bu göreve tayin etti.
- Bedir ve Uhud savaşında muhacirlerin sancağı O’nun elindeydi.
- Uhud Savaşı’nda şehit olduğu zaman, naşının üzerine örtülecek kısa bir gömleğinden başka bir şeyi bulunamadı. Onunla başı örtülünce ayakları açılmış, ayakları örtülünce de başı açık kalmıştır.
Üsame B. Zeyd (Ö. 54) Efendimizin elinde büyüyen sevdiği genç,
- Üsame, Peygamberimiz'in evlatlığı ve azadlısı olan Zeyd b. Harise'nin oğludur. Hicretten sekiz yıl önce (614) Mekke’de doğdu.
- "Hıbbu Rasûlillah" yani Allah Rasûlu'nun mahbubu, ahbabı, sevdiği bir gençtir.
- “Allah ve Resulünü seven Üsame’yi sevsin!” Bir gün Resûl-i Ekrem Efendimiz Üsame’yi bir dizine, Hasan’ı da diğerine oturtur ikisini göğsüne doğru basarak “Ya Rabbi! Ben bunları seviyorum, sen de sev.” buyururlar.
- Peygamber efendimizin en itimat ettiği kimselerden olup, sırlarının mahremi idi. Peygamberimiz, ince meselelerde Hazreti Üsâme ile istişâre ederlerdi.
- Uhud günü 15 yaşından küçük (12 yaş civarı) olmasına rağmen kendi yaşıtları olan Abdullah b. Ömer, Zeyd B. Sabit, Bera b. Azib’le beraber savaşa katılmak istemiştir. Hendek Gazvesi öncesinde boyunu biraz daha uzun göstermeye çalışarak (14-15 yaş) Resûlullah’a gelmiş, Resûlullah da ona şefkat gösterip savaşa katılmasına izin vermiştir.
- Üsame (r.a) Peygamberimizin gasl ve defn hizmetleriyle uğraşmış, yıkamak, kefenlemek ve kabr-ı şerife indirmek gibi hizmetlerde bulunmuştur.
- Mekke fethinde olduğu gibi Hz. Peygamber’in birçok seferde onu devesinin terkisine aldığı, Üsâme b. Zeyd’den 128 hadis rivayet edilmiştir.
- Üsâme siyah tenli, zeki, iffetli, takvâ sahibi, mütevazi, ihlâslı, insanları seven, kendisi de sevilen, hak bildiği şeyi hiç çekinmeden söyleyen biri olarak nitelenir.
Abdullah b. Mesud Ölümü Göze Alarak Kabe’de Açıktan Kuran Okuyan, Tevhidin Kalesi Genç
- Huzeyl kabilesindendir, Mekke'ye köle olarak gelmiştir. Babası Mesut b. Gafil’dir.
- Çocukluktan itibaren çobanlık yapmıştır.
- İslam geldiğinde 18 yaşlarındadır. İslâmiyet’i kabul eden 6. Müslümandır.
- Kızgın çöllere yatırılıp işkence edilmiş, Darul erkam ve suffa ashabındandır.
- “Sen İlme Meraklı Bir Gençmişsin” Kuranı açıktan Kabede okuyan ilk kişidir. Peygamber efendimiz, Abdullah bin Mes'ûd'u Kur'ân-ı kerîm öğretenlerin başında sayardı ve, “Kur’ân’ı dört kişiden alın: Abdullah b. Mes’ûd, Salim Mevla Ebû Huzeyfe, Muaz b. Cebel ve Übeyy b. Ka’b” Hz. Peygamber, onun Kur’an okuyuşunu dinlemekten zevk alırdı.
- Habeşistana 2 hicter ve oradan Medine'ye 3. hicreti olmuş,
- Bedirde bu ümmetin Firavnu olan Ebu Cehili öldürmüştür.
- Tefsir, hadis ve fıkıh ilimlerinde engin bilgisiyle sonraki âlimlere hocalık etmiştir.
- ‘Nefsim elinde olan Allah’a yemin olsun ki, bu incecik iki bacak Allah katında Uhud dağından daha ağırdır.’demişti.”
- Hz. Peygamber’e yakınlığı sebebiyle elde ettiği engin hadis bilgisine rağmen, rivâyet konusunda oldukca titiz davranırdı. Kendisinden 848 rivâyet bize intikal etmiştir.
- Hz ömer Kufe kadılığına tayin etmiştir. Beytül male bakmıştır, zekat toplamakla görevlendirilmiştir. Hz. Osman zamanında Kûfe kadılığından Medine’ye döndü ve kısa bir süre sonra altmış yaşını geçmiş iken Medine’de vefat etti.
Muaz B. Cebel
- 605 Medine-Hazreç kabilesinden Beni Udey Kabilesindendir. Babasını küçük yaşta kaybedince yetim olarak büyümüştür.
- 640 Ürdün Veba hastalığından Vefat-35 Yıllık Bir Hayat
- 17-18 yaşlarında iman etti. Musab B. Umeyr’den İslamı öğrendi.
- II. Akabe biatına katıldı.
- Muahad anlaşmasında Abdullah b. Mesud ve Cafer B. Ebi Talib ile kardeş oldu.
- Huneyn hariç (Mekkede Öğretmen olarak kaldı) Bütün savaşlara katılmıştır.
- 28 yaşlarında Yemen Valisi Tayin edildi. Ebu bekirin danışma heyetindendir. Hz. Ömer Suriyeye Kuran Öğretmek üzere göndermiştir.
- Bütün malını Allah yolunda harcayanlardandı. İhtiyacı olduğu halde Ömer’in gönderdiği dinarları dağıtmıştır
- Helal ve Haramı en iyi bilenlerdendi.
- Efendimizden birçok defa dua ve methü sena almıştır.
- Alimlerin öncüsüdür. «Muaz tek başına bir ümmettir» إنَّ مُعَاذاً كَانَ أُمَّةً وَاحِدَةً
- Kuranı en iyi okuyan, öğreten, bilen ve toplayan dört kişiden birisidir.
- Vefat ettiğinde ashabı kiram «İslamın Kütüphanesi Öldü» demişlerdir.
- Efendimizin «Ey Muaz Vallahi ben seni çok seviyorum» dediği kişidir.
- Hz. Ömer vefat edeceği zaman yerine birini bırak dediklerinde yaşasaydı Muaz B. Cebel’i bırakırdım dediği kişidir.
- Takva sahibiydi, gece namazlarına devam ederdi. Efendimizin sabahları nasıl gecelediklerini sorduklarındandır.
- Taun hastalığından iki kızını kaybetmiş, oğlu ölmek üzereyken nasıl hissettiğini sorması üzerine Hz. İsmailce bir cevap vermiştir. Kendiside taundan vefat etmiştir.
- Rasûlullah bir gün Hazret-i Muâz’ın elini tutarak: وَاللّٰهِ إِنِّى لَاُحِبُّكَ يَا مُعَاذُ “–Ey Muâz! Vallâhi seni çok seviyorum!” buyurmuştu. Muâz: “–Anam-babam Sana fedâ olsun ey Allâh’ın Rasûlü! Ben de Sen’i çok seviyorum!” dedi. (Ahmed, V, 244-245; Ebû Dâvûd, Vitir, 26; Nesâî, Sehv, 60; Tirmizî, Zühd, 30)
- 18 yaşında iman eden, 19 yaşında efendimizle tanışan, 28 yaşında yemene vali olan, 35 yaşlarında vefat eden, 17 yıllık İslam hayatının sahibi
- İçtihad nasıl yapılır? Tebliğde metod nasıl olmalıdır? Putlarla mücadelede tavır? Cihad ve ilm aşkı nedir? Zekatla ilgili fıkhi hükümler nelerdir? Haram ve helal neden önemlidir? Kuranın muhafızı nasıl olunur? Kuran ve sünnet bir insanı nasıl şekillendirir? Sorularının cevabı Muaz b. Cebel efendimizin hayatıdır.
Hz. Fatıma Binti Muhammed
Künye ve lakabı: Ümmü Ebiha, Zehrâ, Betûl, Razıye, Merzıyye, Zekiye. Doğum ve Ölüm yılı: 605 cemaziyelahir 20 Cuma, Mekke -632 ramazanın 3. günü Salı Medine – yaklaşık 28 yıllık bir hayat
Özellikleri: Duru, beyaz, güzel bir siması vardı, zeki bir kadın, ilim ehlinden, ibadete düşkün ve takva, edep ve iffet sahibiydi, (tabutun üstünün örtülmesini ilk isteyendir), Doğru sözlü ve cesur bir kızdı, efendimizin soyu onunla devam ediyor. 18 hadis rivayet etmişt, cennet kadınlarının üstünlerinden ve efendimizin en yakın sırdaşıdır. Konuşma ve sohbetinde Hz. Peygamber’e en çok benzeyen kişidir. “Kızım Fâtıma, geçmiş, gelecek, bütün kadınlardan üstündür. O, vücûdumun bir parçası, gözümün nûru ve kalbimin meyvesidir.”
- Hz. Peygamber’in Fatıma yanına geldiğinde yerinden kalkıp Fâtıma’ya doğru giderek ona hoş geldin dediği, kendi yerine oturttuğu,
- her yolculuğa çıktığında en son Hz. Fâtıma ile görüştüğü, döndüğünde de, önce mescitte iki rek’ât namaz kılıp sonra, Hz. Fâtıma’yı görmeye gittiğini
- Efendimiz damadını ve kızını evliliklerinin ilk altı ayında devamlı sabah namazına çıkarken kapılarının önünde durup: “Ey Muhammed’in ev halkı! Haydi Namaza!” diye çağırdığını unutmayalım.
مَنْ كَانَ يُريدُ الْعِزَّةَ فَلِلّٰهِ الْعِزَّةُ جَميعًا
“Kim izzet ve şeref istiyorsa, bilsin ki, izzet ve şerefin hepsi Allah'ındır…” (Fatır 10)
BİZİM KAYBEDECEK GENCİMİZ YOK
Bir gün bir Yahudi gencin ölmek üzeredir. efendimiz kalkıp o gencin evine gider: «Ey genç! Lailahe İllellah de kurtul» diyerek İslam'a davet eder. Genç kelime-i şehadet getirir ve o halde vefat eder. Efendimiz tebessüm ederek dışarıya çıkar ve «Bir genci benim elimle hidayete erdiren Allah’a hamd olsun. Genci imanla buluşturup huzuruna alan Allah’a hamd olsun» der.
Başka bir seferinde vefat etmek üzere olan bir komşusunun evine doğru giderken evden cenazesinin çıkarıldığını görüp olduğu yere çöker ve «Yetişemedik, kayıp gitti elimizden» diyerek hüzünlenir.
Sevgili genç kardeşim!
Beş şey gelmeden, beş şeyi ganimet bil diyen Efendimiz Yaşlılıktan önce gençliğin kıymetine vurgu yapmış, İnsanın ömrünü nerede geçirdiğinden kıyamet gününde sorgulanacağını bildirdikten sonra da Gençliğini nerede tükettiğinden de ayrıca sorgulanacağını belirtmiştir.
لاَ تَزُولُ قَدَمَا ابْنِ آدَمَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مِنْ عِنْدِ رَبِّهِ حَتَّى يُسْأَلَ عَنْ خَمْسٍ عَنْ عُمْرِهِ فِيمَا أَفْنَاهُ وَعَنْ شَبَابِهِ فِيمَا أَبْلاَهُ وَمَالِهِ مِنْ أَيْنَ اكْتَسَبَهُ وَفِيمَ أَنْفَقَهُ وَمَاذَا عَمِلَ فِيمَا عَلِمَ .
Gelin hadisi şerifi hep birlikte hatırlayalım: İbn Mesut (r.a) Rasulüllah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu söyledi: Âdemoğlu şu beş şeyden sorguya çekilmedikçe Rabbinin huzurundan ayrılamaz: Ömrünü nerede geçirdiğinden, Gençliğini nerede tükettiğinden. Malını nerden kazandığından. Nereye harcadığından. İlmiyle nasıl amel ettiğinden. (Tirmizi, Kıyame, 2601)
Sevgili Genç Kardeşim! Peki, gençlik Nasıl olur? Nasıl yaşanırsa kıymetli olur?
وَشَابٌّ نَشَأَ فِي عِبَادَةِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ …
1. Allah'a ibadet içinde yetişen genç… Neşeyi Allaha yönelmede bulan, gençliğini Allaha İbadet etmekle şereflendirenlerden olmalısın.
Efendimiz buyururlar ki: “Allah, Gençliğini, kendisine itaat etmekle geçiren genci sever”
Öyleyse bize düşen Allaha kullukta, ibadette, ahlakta, elinde imkân varken, birçok şeyi yapabilecekken tıpkı Yusuf peygamber gibi Allaha kulluğa devam etmektir önemli olan. Peygamber efendimizin çevresine baktığımızda tarihe adını altın harflerle yazdıran sahabe-i kiramın her birisi Zeyd, Musab, Üsame, Habbab, Abdullah, Enes, Cafer, Ali, Aişe, Fatıma, Esma, Zeynep, Sümeyye… Sizler gibi gençlerdi. Efendimiz onlarla İslam’ı tebliğ etti, onlarla hicret etti, onlarla mescidi nebeviyi inşa etti, onlarla zaferlere kavuştu, onlarla İslam medeniyet kurup karanlıkları aydınlık eyledi.
Erkam B. Ebil Erkam kendi 17 eşi 16 yaşlarında ve evliliklerinin baharında İslam’la şereflenmişler ve evini genç yaşında İslam’ın merkezi kılarak fedakârlığın örneğini hayatında görüyoruz. Bildiğimiz en önemli sahabeler bu evde iman etmişler, burada vahiyle şekillenmiş, buradan hayata iman ve ahlak taşımışlar ve burası yaklaşık 900 küsür ayetin nazil olduğu kıymetli bir mekâna dönüşmüştür.
Ömrünü efendimizin yanında geçiren, her türlü sırrına vakıf olan, efendimizin sevgilisi unvanıyla maruf olmuş bir sahabe Zeyd B. Harise bir köle çocuk iken bir komutan olarak şehid olduğunu hatırımızda her daim canlı tutmalıyız.
2. Kuran okumak, Kuran okumak demek Allah’la konuşmaktır. Ne zaman gönlün sıkışırsa, daralıp bunalırsan, konuşma ihtiyacı hissedersen, ne zaman huzur bulmak istersen Allah’ı an. Allah’ı anmanın en güzel yolu Kuranı okumaktan, anlamaktan ve yaşamaktan geçer. Unutmayalım ki Kalpler Allah’ı anmakla mutmain olur. Zira en sıkıntılı dönemlerde Hz. Ebubekir evinin bir Kur’an merkezi kılmış, Hz. Peygamber Kuran okuyunca müşriklerin ileri gelenleri dahi gizlice dinlemeye gelmiş ve tekrar tekrar gelmekten kendilerini alıkoyamamışlarıdır.
Musab B. Umeyr: Genç, Yakışıklı, Zengin, her yaptığıyla tirent olan Fenomen bir genç, Hayatında zevk ve safa ile dünyanın geçici lezzetlerinden arınmanın, ilmin, imanın ahlaka yansımasını, gençliğin cazibeler dünyasından ziyade Allah’ın rızasına ermenin yollarını, günahları terk etmenin hazzını yaşıyor, hicretler ediyor, malı, serveti İslam davası uğruna terk ediyor. Medine’ye ilk öğretmen olarak gönderiliyor ve bir yıl sonra Mekke’ye Efendimizin yanına geldiğinde “Ya Rasulellah, Medine de Kuranın girmediği, konuşulmadığı hiçbir ev kalmadı.” Diyecek kadar vefalı bir şehid.
Ebu Mahzurenin dilinde merhametin, şefkatle muamelede bulunulmanın, Kâbe’nin tepesinden bütün müminlere ulaşan bir nidaya dönüştüğünü biliyoruz.
3. Namaz Kılmak. Az önce zikrettiğim bir hadisin devamında ورجل قلبه معلق فى المساجد “Tekrar dönünceye kadar kalbi mescide bağlı olan kimse,” olarak namazlarımıza devam etmeli ve camilerden, cemaatle namaz kılmaktan geri durmamalıyız.
Allah ile beraber olmanın, konuşmanın ruhu yüceltip arındırmanın yolu günde beş defa huzura durmaktır. Namaz kulun Allah ile mutat buluşma vakileri, hasbihal zamanlarıdır.
4. Ahlaklı Olmak. Zira iman, ibadetler, Kur’an’ın gayesi, peygamberimizin gönderiliş amacı ahlakı tamamlamak, ahlaklı birey ve ahlaklı toplum inşa etmektir.
- وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ «Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.» (Embiya21/107)
- Muhakkak sen çok yüce bir ahlâk üzeresin" (Kalem, 68/4).
- Üsvetün Hasenetün- En güzel örnek
- كانَ النبيُّ ﷺ أحْسَنَ النّاسِ خُلُقًا،"Enes (r.a) şöyle buyurdu: Nebi (s.a.v) ahlakça insanların en güzelidir." (Buhari, Edeb, 6203)
- بُعِثْتُ ِلاتَمِّمَ مَكَارِمَ الاخْلاَقِ "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s: 5: 381)
- أكْمَلُ المُؤمِنِينَ إيمَاناً أحْسَنُهُمْ خُلُقاً، Hz. Ebu Hüreyre (r.a)anlatıyor: Resûlullah (s.a.v)buyurdular ki: "Mü'minler arasında imanca en kâmil olanı, ahlâkça en güzel olanıdır. .." (Tirmizî, Radâ 11)
- إِنَّ مِنْ أَخْيَرِكُمْ أَحْسَنَكُمْ خُلُقًا “Mü’minlerin en mükemmel olanı, ahlâkı en güzel olanıdır” (Buhari, Edeb, 38, VII, 81; Tirmizî, Radâ, 11, III, 466, 1162; Ahmed, II, 250.)
- البِرُّ حُسْنُ الخُلُقِ، "İyilik (birr), güzel ahlâktır. (Müslim, Birr 14)
- أيُّ الْمُؤْمِنِينَ أفْضَلُ؟ قَالَ: أحْسَنُهُمْ خُلُقاً، Usâme b. Şerik (r.a.)’den, bir grup insan gelerek Rasûlullah (s.a.s.)’e “Allah’a, kullarından en sevimli olan hangisidir?” dediler. Rasûlullah (s.a.v.) de şöyle buyurdular: “Ahlâkı en güzel olandır”
- Sa’d, Mü’minlerin annesi Hz. Âişe (r.a.)’dan sorar: “Ey Mü’minlerin annesi, bana Rasûlullah (s.a.s.)’in ahlâkını anlat.” Hz. Âişe; “Sen Kur’ân okuyorsun, değil mi?” dedi. Ben ‘evet okuyorum’ dedim. كَانَ خُلُقُهُ الْقُرْآنَ“İşte Rasûlullah (s.a.s.)’in ahlâkı Kur’an idi” dedi. (Müslim, Musâfirîn 18)
- يَا مُعَاذ، أحْسِنْ خُلُقَكَ لِلنَّاسِ Muaz İbnu Cebel (r.a) anlatıyor: "Yemen'e vali olarak giderken ayağımı özengiye koyduğum sırada Peygamberimizin bana son öğüdü: "Ey Muâz, insanlara karşı iyi ahlâklı ol!" olmuştur." (Muvatta, Hüsnü'l-Hulk 1)
Genç kardeşim! Allah seninleyken sen başkasıyla olmamalısın.
İman var, temeldir. İbadet var, binanın kaba halidir. Ahlak var, binanın tezyin edilmiş, donatılmış halidir. Kıyamet günü iflas edenlerden olmamak için yeniden hayata, imana, İslam’a, ahlaka, Rasulüllah’a, Kur’an’a dönmelisin.
5. İlim Sahibi ol. Hangi alanda ilerlemek istiyorsan genç kardeşim o alanda okumalar yapmak, o alanı en iyi bilmek, dini ilimlerle Kâinat ilimleri arasını ayırmadan yoluna devam etmelisin. Bütün ilimler Allah’ın ilimleridir. İlk emri “Oku” olan sonra yazmayı teklif eden İslam öyle bir Din’dir ki cehaletle bir arada yürümez.
Bir çiçeğin, bitkinin etrafında çıkan ve temizlenmediğinde çiçeği solduran ve koparan pislikleri temizlemek gerekir. Gençlikte böyledir. Etrafında zehirler, kötü akımlar ve kötülükler varsa onları temizlemez isek gençliğimizi elimizden alır. “En güzeline tâbi olacaksınız.”
Zeyd B. Sabit: ilmin lezzetini hayatında gördüğümüz sahabe, Miras Hukukunu en iyi bilen, en genç vahiy kâtibi olan, 5 dil bilerek Efendimizin tercümanı olan, Kuranın bir araya getirildiği komisyonun başkanlığını yapan kişi olması bizler için ne kadar önemli bir örnel olduğunu göstermektedir.
6. Sevgili Gençler Hangi işi yapıyorsanız yapın o işi en iyi şekilde siz yapın. Allah işini güzel yapanı sever, Muhsin demek bir işi çok iyi yapmak, Allah’ı görüyormuş gibi yapmak, yaptığın işe de Allahtan başkasını şahit aramamak. Peygamberimiz şöyle buyuruyor. “Allah yaptığı işi güzel yapanı sever”.
وَاَحْسِنُواۚۛ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُحْسِن۪ينَ
“İyilik edin, kuşkusuz Allah iyilik edenleri sever.” (Bakara 195)
Muaz B. Cebel “Bu Eller Allah’ın sevdiği ve yakmayacağı ellerdir.” Diyerek taltifte bulunurlar, haram helal duyarlılığının zirve ismi olup efendimizin “Seviyorum” dediği genç sahabelerden birisi
Bir gençten beklenen büyüklerine, küçüklerine, ailesine, vatanına, milletine, devletine, dinine, ümmeti Muhammed’e, milli ve manevi değerlerine sevgi ve saygı duyması, sorumluluklarının bilincinde olmasıdır. Elindeki güç ve kuvveti zararlı olan yollar için kullanmamak ve kendisine yapılmasını istemediği şeyi başkalarına yapmamaktır.
Kalbimizin, gönlümüzün, zihnimizin işgal edilmesine izin vermeyiz. Bunun yolu Allah’ı zikir, Kuran, Namaz ve Cehaletten korunmak, İlim-bilgi sahibi olmak, okuduklarımızla amel etmek…
Ümmetin, milletin yücelmesi hepimizin sorumluluğudur. Bu yüzden kendimizi geliştirmek zorundayız. Hiçbir bilgi sınıf geçmek değildir. İnsanlığa, ümmete nasıl faydalı hale dönüştürebilirim bilinci ile öğrenilmelidir. Kuru bilginin hiçbir karşılığı yoktur. Esas olan öğrenilen bilgilerin kullanılmasına yönelik adımlar atabilmektir.
Bize düşen rol modellerimizi iyi seçmektir. Hayatlarının her alanı tertemiz olan, ahlaklarıyla maruf olmuş, sizlere bir kaçını örnek verdiğim sahabelerin yaptığını yapmak, onların örnek aldıkları üsve-i haseneyi örnek almak, onların okuduğu, anladığı ve yaşadığı Kitabı okumak, anlamak ve yaşamak, ahlaklı bireyler olmaktır.
Yeryüzünde en kötü işgal şehirlerin, ülkelerin işgali değil kalplerin işgalidir. Kalpleri işgalden korumanın yolu Allah’ı her daim yanında bilmek, şah damarından daha yakın hissetmek, rızasını her şeyin üstünde tutmak, bilgili ve bilinçli olmakla mümkündür. Kalpler ancak onunla huzur bulur.
Biz, binlerce güzel örnek varken gözümüze, kulağımıza, zihnimize, fikrimize olumsuzlukları nakşetmek isteyenler var.
- Biz biliyoruz ki, Hz. Yusuf gibi İffet abidesi ahlaklı gençlerimiz var.
- Biz biliyoruz ki, Hz. Fatıma gibi haram helal bilincine sahip kızlarımız var.
- Biz biliyoruz ki, tesettürü yaşam tarzı haline getiren ve buna riayet eden kızlarımız var.
- Biz biliyoruz ki, haksızlık karşısında susmayan inancı gereği Ashabı Kehf'i örnek alan gençlerimiz var.
- Biz biliyoruz ki, vatan için manevi değerleri için nefes alan gençlerimiz var.
- Biz biliyoruz ki, ülkemizin geleceğini, İstiklal ve istikbalini İnşa edecek gençlerimiz var.
- Biz biliyoruz ki, Kur'an ve sünnetten ayrılmayan gençlerimiz var.
- Biz biliyoruz ki, helal ve haram konusunda hassas olan gençlerimiz var.
- Biz biliyoruz ki, günahlara mücadele eden, karanlıklardan aydınlığa çıkan gençlerimiz var.
- Biz biliyoruz ki, maddi zorluklarla mücadele ederken inandığı değerlerden taviz vermeyen gençlerimiz var.
- Biz biliyoruz ki, camileri mabet, Minare gölgelerini Mesken edinen gençlerimiz var.
- Biz biliyoruz ki, fen, tıp, teknoloji, sanat, kültür, İlim ve bilimde ülkemizi aydınlık yarınlara taşıyacak gençlerimiz var.
- Biz biliyoruz ki, iyilik yolunda koşan, yarışan, yardımlaşan, gözyaşı silen gençlerimiz var.
- Biz biliyoruz ki, bugün de yüreği İlk günkü ateşle kavrulan Hz. Ali, Bilal, Zeyd, Musap, Abdullah, Enes, Zeynep, Sümeyye, Fatıma, Ayşe, Meryem, Hatice gibi gençlerimiz var.
- Biz biliyoruz ki, Bilal'in sesini dünyanın dört bir tarafında yankılandıran, Kur'an'ın heyecanını kulaklarımızda hissettiren gençlerimiz var.
Elhamdülillah
Genç Kardeşim! Hayat yaşamaya, umut taşımaya, heyecan duymaya değer.
Cemil Meriç’in dediği gibi “Ulu çamlar, fırtınalı diyarlarda yetişir.”
İnsanı geliştiren, mükemmelleştiren zorluklardır. Büyük adamlar, büyük engellerle karşılaşıp, onu aştıkları için büyük adam olurlar. Büyük devletler, büyük badireleri atlatarak büyük devlet olurlar. Uçurtma, rüzgâra karşı durduğu için yükselir. Engelleri, fırsat bilerek hayata tutunacaksın.
Üç günlük dünyada değmeyecek şeyler için hayatını mahvetme. Ölüm nerede? Ne zaman? Gelecek bilemiyoruz. Onun için kalp kırmaya, vakti boşa harcamaya gerek yoktur. Yarın belki geç olabilir. Zaman kaybetmeden sevdiklerimize sarılalım, sorumluluğumuzun bilincinde olalım, Rabbimizi tanıyarak yaratılış amacına uygun bir hayat yaşamaya gayret edelim.
Yaşlı bir teyzenin torunların nasihat ederken söylediği bir sözü sizlere hatırlatmak istiyorum: “Yavrum, öyle bir hayat yaşayın ki, Allah’ın sizi yarattığına değsin!” ya sevgili gençler! “Allah sevgisiyle başlayıp, iman şerefiyle biten bir hayat, en mutlu hayattır.”
Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Cennette, sizin için sağlık vardır; Artık ebediyyen Hasta olmayacaksınız. Sizin için hayat vardır; Artık ebediyyen ölmeyeceksiniz. Sizin için gençlik vardır; artık ebediyyen ihtiyarlamayacaksınız. Sizin için nimetler (zenginlik) vardır; artık ebediyyen fakirleşmeyeceksiniz.” (Müslim, Cennet, 22)
Bir gün gelecek hayatımızı sahibine teslim edeceğiz ve başka bir hayat yolculuğuna çıkacağız. Son pişmanlık fayda vermez. Onun için Rabbimiz buyurur ki:
يَوْمَ تَشْهَدُ عَلَيْهِمْ اَلْسِنَتُهُمْ وَاَيْدٖيهِمْ وَاَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
"0 gün onların dilleri, elleri ve ayakları işledikleri şeyler hakkında kendilerine şahitlik ederler.“( Nur, 24/24
İslam'ın izzetiyle şereflenmiş örnek sahabe nesli, imanla yoğrulmuş, vahiyle şekillenmiş, ilimle bütünleşmiş, Efendimizin örnekliğinde ahlak ve maneviyat eğitiminden geçmiş, kimlik ve kişiliğiyle şahsiyet bulmuş ve yüzlerce yıldır birer yıldız gibi bizleri aydınlatmaya, bizlere örnek olmaya, bizlere cesaret vermeye, bizleri ulvi davaya sahip çıkmaya, hak ve adalet peşinde koşmaya, insanca yaşamaya, insanlık adına yardımlaşmaya davet ediyorlar. Ve kıyamete kadar da tarihin akışını değiştirmeye ve gençliği şekillendirmeye devam edeceklerdir.
Sevgili gençler gelin bu mübarek zaman diliminde, Cuma vaktinde, icabet saatinde, Allahın evinden, Bizleri ekranları başında izleyen kardeşlerimizle birlikte Rabbimize söz verelim.
Allah’ım, sana söz veriyorum!
- İyi bir insan/Müslüman olmaya,
- Ahlaklı olmaya,
- İffetimi muhafaza etmeye
- Sorumluluklarımı yerine getirmeye
- İbadetlerimi yapmaya
- Haramlardan ve Günahlardan uzak durmaya
- Helal olanı bulmaya
- Haksızlık yapmamaya
- Adaletten ayrılmamaya
- Emanetleri muhafaza etmeye
- Elime, dilime, belime hakim olmaya
- Devletime, milletime, dinime sahip çıkmaya
Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ
Diyanetliler Platformu Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
Kaynak:Dini Haberler
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 1KIZGIN
Yorum Yazın