Bedir Savaşındaki 313 Müslüman

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Bedir Savaşındaki 313 Müslüman
Bedir Savaşından Mücadele eden 313 Müsülüman, Bugünkü yaklaşık İki Milyar Müslümandan daha kalabalıktı.

Günümüz Müslümanlarının en büyük kanayan yarası, birbirinden kopuk ve birlik beraberlikten uzak olmasıdır! Oysa Allah Kur'an-ı Kerim'de ``Hep birlikte Allah`ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın...`` (Âli İmran, 103) buyurmuş ve iman edenleri uyarmıştır..

Bu konu da Hz. Peygamber de ümmetinin birlik ve berabelik içinde olmasını istemiş, ``birlikte rahmet, ayrılık da ise azap vardır`` diye buyurarak bunu dile getirmiştir. Hz. Peygamber başka bir hadisinde de birlik ve beraberlik içinde yaşamanın ne kadar önemli olduğunu, birliğin sağlanmaması halinde huzursuzlukların çıkacağını toplumu bir insan vücuduna benzeterek anlatmıştır.

Nasıl ki insanın biz uzvu (organı) hasta olduğunda bütün vücudu bundan etkileniyorsa, bir Müslümanın hasta veya sıkıntı da olması da tüm Müslümanları etkilemelidir. Bu sebepten Asr-ı saadette (Hz. Peygamberin döneminde) Müslümanlar ister Mekkeli olsun, ister Medineli olsun, isterse de habeşli veya acem olsun hiç bir ayrım yapılmaksızın manevi kardeş olmuşlardı. Öyle bir kenetlenmişlerdi ki yedikleri lokmada, oturdukları eve kadar herşeylerini birbirleri ile paylaşmışlardı! Nitekim İslam tarihinin ilk savaşı olan Bedir savaşında da bu birlik ve beraberliklerinin karşılığını da almışlardı.

Bedir savasında İslam ordusunun sayısı, 74 Mekkeli, geri kalanı ise Medineli Müslümanlardan olmak üzere 305 kişi idi. Çeşitli vazife ve mazeretli olanlarla bu sayı toplamda 313 kişi idi. Ayrıca orduda 70 deve ve 2 de at bulunuyordu. Müşrik ordusu ise Müslümanların 3 katı bir sayıda ve 1000 kişi idi. Ayrıca ordularında 700 deve, 100 de at bulunuyordu. Ancak Bedir savaşı bütün bu imkansızlıklara rağmen büyük bir zaferle İslam ordusun olmuştu.

Bedrin aslanları Allah yolunda birlik ve beraberlik içinde savaşmış, Allah'ın izniyle de zafer kazanmıştır. Elbette ki bu zafer Allah'ın onlara yardımı ile olmuştur. Nitekim bunu Kura'an'daki ayetlerden de öğrenmekteyiz! (Âli İmran, 123, 124, 125) Ancak bu olaydan anlamamız gereken mesele ise birlik ve beraberlik şuuru ile Allah'a teslimiyet göstermemizdir. İşte o zaman sayıların ve kuvvetlerin hiç bir önemi olmaz! Çünkü Allah herkesten ve herşeyden güçlüdür!

Bugün bizler bu kadar zayıf ve çaresiz isek bunun tek sebebi yine bizleriz. Nitekim bizler samimiyetimizi, teslimiyetimizi ve en önemlisi Allah'a olan güvenimizi kaybetmiş durumdayız! Kimi zaman menfaatlerimiz sebebi ile kimi zaman da korkularımız sebebi ile yapılanlara sessiz kalıyor hatta destek bile verebiliyoruz! Hergün ortadoğu da veya dünyanın dört bir yanında sadece Müslüman oldukları için ezilen, aşağılanan ve öldürülen insanları görüyoruz!

Peki bizler ümmet olarak bu yaşananlar karşısında neler yapıyoruz?

Ne yazık ki hiç birşey yapmıyoruz! Yada yapamıyoruz..

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyoruz! Ama o yılanın birgün gelip bizi de ısıracağını unutuyoruz! Oysa ki Allah Kur'an-ı Kerim'de ``Zalimlerin yanında olmayın; sonra ateş sizi de yakar. Allah`tan başka dostlarınız olmadığına göre bir yerden yardım da göremezsiniz!`` (Hud, 113) diye buyurmuştur..

Bizler Asr-ı saadette yaşayan Müslümanlar gibi zalime karşı dik durmadıkça ve Müslüman kardeşlerimize el uzatmadıkça, birlik ve beraberlik içinde ümmet şuurunu kazanmadıkça vallahi iflah olmayız! İste bu sebepten Bedir savaşındaki 313 Müslüman, günümüzdeki milyarlarca Müslümandan daha kalabalıktı..

Bizlere bunun ne kadar önemli olduğunu anlatan ``rume kuyusu`` olayını da sizlere anlatmak istiyorum.

Hicretten sonra Müslümanlar Medine`de içme suyu sıkıntısı çekmeye başlamıştı. Şehrin içme suyu kaynaklarının başında gelen Rrme kuyusu`nun sahibi bir Yahudi idi ve kuyunun suyunu da fahiş fiyatlara satıyordu. Hz. Peygamber ona ücret almaktan vazgeçmesini teklif edince geçim için başka bir gelirinin bulunmadığını belirterek bunu kabul etmemişti. Yokluk içinde mücadele eden Müslümanların durumuna zaten üzülen Hz. Peygamber bu su meselesine de ayrıca üzülmüştü..

Bunun üzerine Hz. Osman, Rume kuyusu`nu satın almak istedi. Ancak kurnaz sahibi satmak istemiyordu.Hz. Osman'da akıllıca bir teklifte bulunarak yarı hissesini bana sat ve kuyuyu da nöbetleşe kullanalım dedi. İyi de bir ücret verince de Yahudi tüccar bu fırsatı kaçırmayarak Hz. Osman'ı kuyuya ortak etti. Nasıl olsa kendi nöbet günlerinde yine Müslümanlara fahiş fiyata suyunu satacaktı. Ancak Müslümanlar sularını artık Hz. Osman'ın nöbet günlerinde alıyor ve hiç bir ücret de ödemiyordu. Bunun üzerine planları suya düşen Hz. Osman'ın, Yahudi ortağı kendi hissesini de ona satmış ve su sorunu da ortadan kalkmıştı..

Unutmamalıyız!

Bir toplumu yıkmak isteyenler, önce, onları meydana getiren şahsiyetler arasında ayrılık tohumları ekerek onları birbirine düşürüp, birlik ve beraberliklerini bozarlar. Maddi ve manevi güçlerini de kardeşlerine karşı kullanan ve düşmanlarını da unutanlar ise günümüzde de olduğu gibi kolayca başkalarına yem olurlar. Allah anlamayı ve uyanmayı nasib etsin..

Ümit Özdemir / BeyazGazete

Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ

 

Diyanetliler Platformu  Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

Kaynak:Ajanslar


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Kuranı Güel Okuma yarışması birincisi eşine şiddetten yargılanıyorÖnceki Haber

Kuranı Güel Okuma yarışması birincisi eş...

Bu tabut caminin kubbesine nasıl çıktı?Sonraki Haber

Bu tabut caminin kubbesine nasıl çıktı?

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!