Muhsin Başkan!
Bugünkü gazetemizin Okur Postası sayfasında Ahmet Bey imzasıyla yayınlanan \'Muhsin Başkan\' yazısı...
DiniHaberler.com.tr: Muhsin Yazıcıoğlu, 31 Aralık 1954‘te Sivas’ın Şarkışla ilçesinde doğdu. 1980 öncesi yüzlerce gencin yaşamını yitirdiği siyasi sağ, sol, çatışmaların yaşandığı dönemde Ülkücü Gençlik Derneği‘nin genel başkanlığını yaptı. 12 Eylül darbesinin ardından MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası’nda yargılanan Yazıcıoğlu, 5 yılı hücre’de olmak üzere 7,5 yıl Ankara/Mamak Cezaevi’nde hapis yattı. Yazıcıoğlu kurucusu olduğu Büyük Birlik Partisi‘nin genel başkanlığını 29 Ocak 1993‘ten şehit olduğu tarih 25 Mart 2009’a kadar sürdürdü. Muhsin Başkan son olarak, Kahramanmaraş mitinginden Yozgat-Yerköy mitingine giderken helikopterin (bana ve birçok Alperen’e göre) düşürülmesi sonucu şehit oldu.
1993 yılında, kendisi ile tanıştım. Davasına gönül verdim. Bir çok kez toplantı ve sobetlerin’de bulundum. Muhsin Başkan, kendisinin deyimi ile hormonsuz bir Anadolu insanıydı.Öncelikle çok güçlü bir imanı vardı ve iyi bir müslümandı. Ömrü boyunca, İslam’ı, vatan, millet sevdasını herşeyin önünde tuttu. Ülkesini sol cenah gibi , hem cezaevinde hem’de dışarda asla satmadı ve kötülemedi. Tam bir vatanseverdi. 28 Şubat döneminde ‘’BEN NAMLUSUNU HALK’A ÇEVİREN TANK’A SELAM DURMAM, TÜRKİYE’NİN SURİYE OLMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ” sözleri ve dik duruşu ile ideolojik olarak kendisi gibi düşünmeyen bir çok müslümanın da sevgisini kazandı. Kısacası adam gibi adamdı….
Böyle bir lider, tabiî ki zamanla birilerini çok rahatsız etti. Yaşamı boyunca bir çok kez suikast girişimine uğradı. Bir çok olay ile ilgili derin bilgi sahibiydi. Ama davası ve yolundan zerre kadar dönmedi, taviz de vermedi. KASET ve ŞANTAJ ile bugün birçok sol gurubu, CUMHURİYET ve SÖZCÜ gazeteleri başta olmak üzere kendisine köle yapan bana göre PKK’dan daha tehlikeli bir örgüt PARALEL yapı FETÖ, Rahmetli Muhsin YAZICIOĞLU’nu yanına çekmek istedi, ama olmadı. MUHSİN BAŞKAN’dan onlara ekmek yoktu, SOL CENAH gibi, ahlaksız bir yaşamı yoktu. Tabii KASET ve KONUŞMA bulamadılar…. Doğrusunu ALLAH CC. bilir ben bu suikast’ta bu yapının uzaktan veya yakından ÇOK ALAKASI OLDUĞUNU düşünüyorum. Daha sonra ise kendilerini temize çıkarmak adına o dönemin Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ı bile suçlamaya çalıştılar. Bildiğiniz üzere KUMPAS kurmada üstlerine yoktur.
ŞİMDİ SUİKASTI İRDELEYELİM VE SORULARIMIZI SORALIM
Helikopterin düştüğü zaman bölgede uçan savaş uçaklarının varlığı ilk olarak bu raporda tescillendi. Helikopterin beyni olarak nitelendirilen cihazlar ise kayıptı. Daha önce hazırlanan adli tıp raporunun aksine, merhum Yazıcıoğlu ve hayatını kaybeden 5 kişinin kanında yüksek oranda zehirli gaz vardı. Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı olaya el koydu. Helikopterin beynini söktüğü iddia edilen 4 muvazzaf asker, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından oluşturulan 3 kişilik kaza kırım heyeti ve bir teknisyen tutuklandı. Fakat daha sonra kaza kırım heyeti üyeleri tahliye edildi. 3. yargı paketinin yürürlüğe girmesi ve Özel Yetkili Mahkemelerin kaydırılmasıyla tahliyeler hızlandı. Şu an itibarıyla Yazıcıoğlu soruşturmasında tutuklu sanık kalmadı. Son sanığı ise ‘Özgürlük Hakimleri’ tahliye etti. Ancak soru işaretleri halen giderilebilmiş değil. Aradan geçen zamana rağmen olayın aydınlatılamamış olması, kayıp radar görüntüleri ve çalınan cihazla ilgili süren sessizlik, soruşturmanın üzerinin kapatıldığı ihtimalini akıllara getiriyor. Bu davada İnşallah, diğer davalar gibi faili meçhuller gibi olmaz….
Dönemin Kayseri ve Kahramanmaraş Valilerini kimler neden yanlış yönlendirdi?
Kayseri Valisinin açıklamaları var, Valinin Genel Başkanla ilgili, ‘ayağı kırık, şuuru açık’ şeklinde açıklamaları var. Sonra Kahramanmaraş Valisinin ‘Genel Başkan Göksun Hastanesine getirilecek’ şeklinde beyanı vardı. Bu iki beyan çelişkili.
4 dakikalık kayıp radar görüntülerine ne oldu? DDK’nın hazırladığı raporda yer alan Yazıcıoğlu’nu taşıyan helikopterin düştüğü zaman diliminde bölgede askerî uçaklar olduğu iddiası, Genelkurmay’ın resmî yazısıyla kesinleşti. Ancak askerî radarların kazanın olduğu 15.03 sularında 4 dakika arızalandığı açıklandı. Bölgedeki bütün radarlar kısa süreli karardığı için 15.03.02 ile 15.07.40 arasında görüntü alınamadığı belirtildi. Kayıp radar görüntüleri savcılık tarafından Genelkurmay’a soruldu. Fakat tatmin edici cevap bir türlü gelmedi.
Pilot Kaya İstektepe zehirlendi mi?
Kazayla ilgili akıllarda beliren en derin soru işaretlerinden biri de ölenlerin kanında çıkan karbonmonoksit gazı. Kazanın ardından yapılan ilk otopside, kanda karbonmonoksit bulunmadığına dair rapor düzenlendi. DDK’nın devreye girmesiyle yapılan ikinci incelemede ise kazada hayatını kaybedenlerin kanında yüksek miktarda zehirli gaza rastlandı. Özellikle pilot Kaya İstektepe’nin kanında tespit edilen yüzde 26’lık zehirli gaz oranı, tıpta zehirlenme başlangıcı olarak kabul ediliyor.
Uçuş bilgilerinin olduğu cihazlar neden söküldü?Kazanın ardından helikopterin uçuş bilgilerini muhafaza eden Argus 5000 CE ve SKYMAPIIIC GPS cihazlarının enkazdan kaybolduğu ortaya çıktı. Kaza yapan helikopter, eğer herhangi bir hava aracının müdahalesiyle düşürüldüyse ortadan kaldırılması gereken ilk cihazlar bunlardı. Çünkü uçuş bilgilerini muhafaza ediyordu. Meçhul bir subay, helikopterden cihazları söken askerlerin görüntülerini Cumhurbaşkanı Gül’e yolladı. Görüntülerdeki 4 muvazzaf asker, 3 kişilik kaza kırım heyeti ve bir teknisyen tutuklandı. Ancak 3. Yargı Paketi’nin ardından hepsi tahliye edildi. Cihazlar ise henüz ortada yok.
Gazeteci Güneş, kırık çenesiyle birkaç defa telefon ile nasıl görüşebildi ve düzgün konuşabildi?
Kazada hayatını kaybeden İHA muhabiri İsmail Güneş’in otopsi raporlarına göre çenesi, 4 kaburga kemiği ve bacağı kopma noktasında kırıktı. Ancak Güneş, ölmeden önce 112 Acil Servisi’yle telefonda uzun süre pürüzsüz ve düzgün konuştu. Doktorlar, çenesi kırık bir insanın bu kadar düzgün konuşmasının mümkün olmadığını belirtiyor. Ayrıca 112 Acil Servisi ile yaptığı ilk konuşmada helikopterin içinde sıkıştığını ve kıpırdayamadığını ifade eden Güneş’in cesedi, olay yerinden 500-600 metre aşağıda bulundu. Güneş, o bacakla o mesafeyi nasıl kat etti?
Muhsin Başkan’a ait, çanta ve telefon nerede? Helikopter’de, Muhsin Başkan’ın silahı, telefonları ve çantası vardı. Çantası hala kayıp. Telefonunun ise bir tanesi ortada ancak onun da hafızası silinmiş.
Enkaz, kazanın olduğu gün mü bulundu?
Helikopter enkazına 48 saat sonra ulaşılabildi. Oysa Genelkurmay Başkanlığı’nca hazırlandığı belirtilen ‘Gizli’ ibareli sunum dosyasında kazanın meydana geldiği 25 Mart 2009’da, olay bölgesi ve çevresindeki hava araçlarının radar izlerini gösteren belgeler yer alıyor. Buna göre arama kurtarma faaliyeti için Malatya’dan kalkan iki Skorsky tipi hava aracı saat 21.58 ve 21.47-21.58 arasında enkaz bölgesindeydi. Yetkililer, Enkaza aynı gün ulaşıldı ancak gizlendi şüphesini güçlendiren bu konuda da neden sessiz kalmayı tercih etti. Ne gariptir o kadar teknik imkana rağmen , helikopter enkazını ve cesetleri ise 17 kişilik bir gurup KÖYLÜ buldu….
Ölüm hepimiz için hak ve bizler müslümanız KADER inancımız ve tevekkülümüz tamdır Elhamdülillah. Rabbim nerede, nasıl ve ne şekilde öleceğimizi çok önceden belirledi. Ecel gelince ne kısalır nede uzar….
Ne demişti Muhsin Başkan; Bir Saniyesine Bile Hakim Olamadığımız, Hükmedemediğimiz Bir Hayat, Bir Dünya İçin Fırıldak Olmanın Anlamı Yok….
Yukarıda işaret ettiğim soruların cevabı bulunmadığı sürece, bu olayda adı geçen ve suç isnat edilen herkes zan altındadır. Bu olayın aydınlatılması, DEVLET’in boynunun borcudur….
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın